bugün

Bes gün sonra yeniden sözlükteyim ve çok özledigimi farkettim en çok da sözlük yazarlarının itiraflarını. Gerçi bir itirafım olmayacak ama ...
dua kapılarımın açık olduğu anda orhan gencebay ın dertler benim olsun u söyledim ve kabul oldu galiba.

bu kadar derdin başka açıklaması olamaz.
Nefret ettiğim kişiye aşığım. Dazed and confused dinleyerek hem onu bıçaklamayı hemde öpmeyi düşünürüm.
Evde misafir arkadaşım var. Şu an öyle bi pırtım var ki anlatamam, gidip yapamıyorum bu sessizlikte duyulacak diye. içimde patlayacak aq.
Ben dışında herkes beni sevdiğini düsünüyor,bense senin geri zekalı olduğunu düşünüyorum.
Öpüşmek, evrene ait en muazzam isteslik.
ırkcıyım...... hüüloooooooooooooooooooooooooooooooğ.
Moralsizlik, var olan uykumu kaçırıyor onu fark ettim. daha önce Değer verdiğim kişilere Yazdığım yazıların, Aramıza soğukluk girince bu yazıları kendilerine çevirip kullanmaları pek Hoşuma gitmedi. hani bir hal hatır sormak iyidir.
bütün paramı sigaraya veriyorum be sözlük.. günde 1 paket eskiden kesiyordu beni ama şimdi 2 paket içiyorum. elime ne kadar para geçerse geçsin-zaten çok geçmiyor ama arada sırada bir 50 liram oluyor-dayanamıyorum sigara yatıyorum. ama pişman mıyım diye sorarsanız, asla değilim. sigarayı çok seviyorum. ulan ne güzel şey!
bu durumda konu ona geliyor ve ben kilitleniyorum. yaptığı kötü şeyler aklımda fink atarken, sarıldığım nevresimimde bile onu arıyorum. bir yandan gözümün önünden sevgilisiyle mutlu mesut fotoğrafları geçerken, bir yandan da ay ışığının yüzümüze vurduğu, yalnızca ikimizin olduğu, büyük ihtimalle sırf o yanımda diye bana harika bir yermiş gibi gelen o parkta yüzüme batıp canımı yakan o sakallarına rağmen koklayarak öptüğüm yanakları geçiyor; gidemiyor. o görüntü gözümün önünden geçip gidemiyor. o koku hala benim burnumun direklerini sızlatıyor.
(bkz: tahrik oldum)
içimi dökmek için yazdığım girileri çok nadir tekrar okurum, çünkü okursam kendime sövüyorum arkadaşlar. ama espirikli, bilgi içerikli ya da ne bileyim güncel bir konuyla ilgili bir giri yazdıysam okuyorum tekrar. hatta durup durup ulan ne güzel yazmışım be dediğim oluyor. böyle de bir narsist itim. ehueheueh.
evet itiraf ediyorum. herkes beni bi bok zannetse, cesur umursamaz özgür vb. zannetse de bazı konularda çok korkak ve kırılganım sekiz yaşındaki kız gibi. sikiyim.
hiç bir entry'i okumadan geçtim, gözüm korktu. itirafta bulunamayacağım..

--spoiler--
çıktığım varken sınıf arkadaşımdan hoşlanmıştım, öğrenseler sıçarlar ağzıma.
--spoiler--
hâlâ ütü yapamıyorum ve bunu anneme söylerken hemen evlilik konusunu açıyor. Gerçi anneme hangi sorunumu anlatsam sonunu evliliğe bağlıyor. Sanki her eksiğin sebebi bu. Hayır yani Anneyle dertleşemiyorum. Evlenip sorunlarımdan bahsetsem, bu sefer de kuma getir filan der herhalde.

sabah sabah bu itirafı da götüme sokarım.
hala hersey cok farkli olabilirdi. etki/tepkiden haberi yok heralde.

ssss! soyleme sen yine de. kotu, uzen, yanlis yapan, sevmeyen olayim ben. kendini uzer yoksa. ben boyle iyiyim.
eğer bir kadın bir gün beni severse ben eşeğim diye buraya başlık açacağım.
Ehliyet sırasının amına koyim 1 saattir bekliyorum.önümde bi kaç kişi kaldı bitse de gitsek.modundayım
evliliğin bir gençlik heyecanı ve birlikte olgunlaşmak olduğunu göremeyip 30 yaş sonrasına bırakıp sonra da fenâ halde çuvalladığını ve feci biçimde yanıldığını görmek...
dün intihar etmek için kesin olarak karar kılmıştım, bu sefer yapacaktım. evde yalnız kalma fırsatını kolluyordum, derken de annem komşuya gideceğini söyledi, bana da fırsat doğmuştu.

annem evden çıkar çıkmaz evdeki bütün hapları alıp odama geçtim. son ses müzik açtım. hapları tek tek çıkardım. he öyle hafif haplar da değil he şeker hapı falan da var içinde, baya kuvvetli. kesin ölürüm diye umutluydum. her şey hazırdı ama bi eksik vardı. o da bi anlık deli cesaret.

önce ağladım biraz, salaklığıma, kötü bi insan oluşuma, insanları sürekli üzüşüme.. ben yaşamayı hak etmiyordum. sonra hapların hepsini aldım elime, ilk başta korktum, hiç bu kadar yakınlaşmamıştım intihar etmeye.

o sırada annem gelmiş, tabi ben odamda son ses müzikle oturduğum için duymadım, farkında değildim. bi hışımla odama girdiğinde fark ettim. beni o halde avucumda haplarla görünce bi tokat yapıştırdı yüzüme. nasıl canım acıdı. sadece yüzüm değil tüm vücudum acıdı sanki. zaten ağlıyordum o tokatla iyice şiddetlendi ağlayışlarım.

annem avucumdaki bütün hapları alıp çöpe attı, naptığını sanıyorsun sen diye bağırdı çağırdı. ama neden böyle bi şey yapmaya kalkıştığımı sormadı, beni intihara sürükleyecek kadar ne sorunumun olduğunu sormadı. gerçi sormamasına şaşırmadım da. pek ilgilenmez benimle. anca bağırır çağırır, he bi de tokat atar işte..

sonra bana bu olayı kimseye anlatmayacaksın, anlatırsan seni öldürürüm dedi. beni az önce intiharın eşiğinden kurtaran annem seni öldürürüm diyordu, çok ironik. ben de hiç bi şey demeden yattım yatağıma, ağladım saatlerce ağladım. ağlarken uyuyakalmışım işte.

bu olayı sadece tek bi kişiyle paylaşabilirdim. fakat o kişi artık benimle değil, benden nefret ediyor. zaten en çok onu üzmek beni bu hale getirdi..

o yüzden buraya yazmak istedim. yazayım ve biraz olsun rahatlayayım diye. omzuma çok ağır geliyordu bu yük.

çevremde beni anlayacak tek bi kişi bile yok artık.

sabah uyandığımda annem hapların hepsini ortalıktan toparlayıp saklamış, yerinde yoktu. intihar etmenin tek yolunun hap içmek sanıyor olmalı garibim. ben kafaya koydum, er ya da geç bunu yapıcam.

iyi ki varsın sözlük.
Misafirhaneye geçiyorum sozluk. Yurttan kurtuluyorum. Inşallah yeni sorunlar yumağının içine girmiyorumdur. Istanbul garip bir yer. Su an ailemin yanında olmayı çok isterdim. Eşe dosta yakın olmak iyi aslında. Garip hissediyor insan kendini bu koca şehirde. Dogdugun büyüdüğüm her akşam geldiğin yere bir zaman sonra misafirlige gidiyorsun. ne tuhaf di mi. Orabsenin evin asljnda ama esyasina kadar hersey sana garip gelmeye basliyor. Liseye doneyim orda kalayim. Hem okul vardı hem de evimdeydim çünkü. Evimi ailemi çok özlüyorum sozluk. Bana göre seyler değil bunlar ama istemediğin şeylere sürüklüyor hayat seni. Sen sen ol ailenin olduğu yer dışında iş güç kovalama sozluk. Hayat gurbetlik çekecek kadar uzun değil, boşver.
Bu başlıktaki dertleri okuyup okuyup "mnakoym ben yaşamıyormuşum ki..." diyorum.
Fark etmeden kendime ihanet ettim, bir yılımı boş geçirmişim.
Kimi asın kesin diyor. Kimi çözüm kimi çözülme diyor. Kimi leş diyor kimi it. Birileri birilerine hep giydiriyor. Ama laf ama elbise ama kefen ama sorumluluk.
Klavye kahramanları her yerde. Ne kadar savaşçı ne kadar kan meraklısı varlıklarız.
Hergün şehit, çatışma haberi geliyor. Korkuyoruz. Sevdiklerimizin zarar görmesinden, onları kaybetme düşüncesi bile yetiyor.
Torpil seslerine alışmıştık ama helikopterleri seslerinden taniyacagim aklıma bile gelmezdi. Tugaydan gelen sıra aralıklı atış sesleri öyle içselleşti ki.
Hastalansak yanılıp yenilip Erzincan a sevk etseler yolda indirirler heralde bizi.
3 hafta çıkmadım evimden. Bazı yakın arkadaşlarım o kadar uzak kaldı ki bana artık görüşmek istemediklerim bile var.
Tatiller yasak oldu. Tatil fotoları paylasanlari kıskandım.
Biliyorum ve hissediyorum buralar yakında cehenneme dönecek.
Adım atmaya korkuyorum sözlük... Herşey yanlış geliyor ve ben uyuyup uyanmamak istiyorum. Duygularım tercümesiz. Ve kimse çözemiyor beni. Mutsuzluğun dibini sıyırıyorum ve insanların hayatına girmeye korkuyorum. Yalnızlığımı bozduğuma değmeyecek diyerek hayatıma kimseyi almıyorum. iyi mi yapıyorum? Bilmiyorum.