bugün

itiraf ediyorum beni yazarlıktan çaylak yapan adminlere ve uludağ sözlük yetkililerine şuandan itibaren kıl oldum.
Sevgili sözlük, Yıllar sonra aklıma birşey geldi.
Ilkokula bir yaş küçük başladım. Birgün sınıftaki ilker isimli bir çocuğu dövdüm. Çocuk gidip ilkokul öğretmenim olan babama şikayet etti. E o zamanlar köy ilkokulundaysan, baban da öğretmense babanın öğretmenin olmasından daha doğal birşey yok.
Babam bana niye dövüştünüz diye sordu, sonra çocuğa sordu. Haklı olarak beni haksız buldu ve beni eşek sudan gelinceye kadar cetvele dövdü. Ağladım, ağlama diye daha çok vurdu, Ellerim artık titremeye başladı, git ellerini yıka gel dedi sonra bir posta daha dövdü. Yalan söylemeyeyim ama Bu dövme olayı on-on beş dakika sürmüştür fakat o bana saatler gibi geldi.

itiraf 1: oğlum ilker, seni sırf benden bir yaş büyük olduğun için ve seni dövebileceğimi kendime kanıtlamak için dövdüm. Bunun için senden özür dilerim...hassiktir lan, özür mözür dilemiyorum. Gittin hemen babama ispiyonladın. Senin yüzünden bir kamyon dayak yedim, ipne göt oğlanı Dalyarak seni.

itiraf 2: babam sert bir öğretmendi. sınıftaki herkesi döverdi ve eli ağırdı. Sınıfa girince sınıftan çıt çıkmazdı. Tüm ödevler zamanında yapılırdı. (bkz: dayak korkusunun motivasyon etkisi). Okulda bir tane daha öğretmen vardı. Babam 1,2 ve 3. Sınıfları , diğer öğretmende 4-5leri okuturdu. Diğer öğretmen daha yumuşaktı ama babamın köydeki itibarı daha yüksekti çünkü o yıllarda (80'ler) köylerde döven öğretmen daha iyi öğretmendi. Hocam, eti senin kemiği benim muhabbeti...Garip değil mi?
Bir kaç saat sonra hareket edicez. Rota Kanada, en az iki haftalık yol. Nedense o kadarda uzun gelmiyor. Çok değiştim. Eskisi gibi herşeyi sorun etmiyorum. Çaresizlik ve kadere olan inanç karakterimin yeniden şekillenmesini sağlıyor. Umut ediyorsun, başka da yapabilecek birşey yok açıkçası. Mutlak kabullenmişlik. Kimbilir oradan nereye gideceğiz. Keşke internet almasaydım. internet kendimi hapishanede bir gün istediğini yapmasına izin verilen mahkum gibi hissettirdi. Biraz yatayım bari, 2 saat sonra 16 saatlik Panama kanal geçişi ve manevrası var.
http://imgim.com/483incia1617425.jpg

(bkz: imrenmek)
sözlük, çok özlüyorum.
normalde 3 kişi çalıştığımız ofiste bugün tekim. çok güzel bi duyguymuş. olum süper lan.
şu entry'im tamamen düzmeceydi (#23704965). her zaman olduğu gibi yine çok güldüm sözlük, sizde bakıp biraz neşelenin diye itiraf ettim amk.
elde edemeyeceğim erkek yok.
Yanimda oturan sıra arkadaşım tam bir sürtüktür.
hep büyük riskler alıyorum bazen götümde patlıyor ama yine alıyorum. kendini sabote eden loser insan tipine dönüşücem diye çok ama çok korkuyorum.
(bkz: kaygı)
geçen hafta sonu kız bakmaya düğüne gittim. allahım, o ne kadar şişman kızlar. bacaklar macaklar dombili. arkadaş ben üreme faaliyetimi gerçekleştirmek için bir kadın arıyorum. çocuklarımı dünyaya getirecek. e zaten limit olarak belirlediğim kilodasınız. çocuk olacağı zaman da yavaştan kilo almayacak mısınız? alacaksınız. ama görünen o ki, siz bunu pek düşünmüyorsunuz ve düğüne ben gibi gelen gariban insanları üzüyorsunuz. yapmayın. gelmeyin düğüne. zzayıf olanlar kese kağıdı, şişko olanlar evlerden ırak. düğünün en güzel kadınları da evli amk.
hayatımda hiçbir şey bende kalmadı sözlük.

he derseniz ki ne kalmadı? hiç selam kalmadı, hiç hatır kalmadı, hiç vefa kalmadı.

mesela günah işledim cezası ahirete kalmadı, kimsenin hatrı kalmadı çünkü hepsini ödedim, kişiliğim kimseye gebe kalmadı, üzerimde kimsenin ahı kalmadı. bazen iyi davrandığım kişi kötü davrandı, sinirlendim kızdım da nefretim kalmadı.

kişiliğim küçük düşüncelerin içinde kalmadı, bencilce kararların içerisinde kalmadı. ne gidişlerim açıklamasız kaldı ne de düşüncelerim beyansız.

garip günler yaşıyorum sözlük, gelenler oluyor gelmesini istemediklerimle beraber ama artık kızgınlıklarım bile kalmadı, gidenler oluyor kendine tezat ama artık önemsemelerim bile kalmadı...
biraz birikmiş param var. hiç bilmediğim bir yere gitmek, orada yeni bir hayat kurmak istiyorum. neresi olduğu fark etmez ama biraz yeşillikli ve denizi olan bir yer olsun tabi.
gidip bir daha da gelmek istemiyorum. sıkıldım anasını sattığımın istanbulundan. betonların, lüks kafelerin, plazaların arasına sıkıştım. biraz huzur be.
hayatımın ilk hatasını ben yapmadım .
yok abi mutsuzum ben!

bu iş yerinde mutsuzum ve bütün hayatımı saglıgımı etkiliyor işe hiç gidesim yok bu sikko insanları görmek istemiyorum aslında işim rahat seviyorum da 3 yıldır da gayet keyifli çalışıyorum ama 3 adet kaltak var onlar yüzünden son 2 ayım zehir gibi geçiyor sinsi yalaka ve yalancılar işin kötüsü yetkileri de var yani yapabilcegim bişi yok müdür yalakası insanlar.

her günümü zehir ediyorlar boguluyorum resmen çalışmak istemiyorum yüzlerini görünce bile günüm berbat geçiyor tamam diyorum aldırma he he de geç diyorum yok olmuyor bir şekilde ugraşıyorlar benimle her defasında üstüme geliyorlar sesimi çıkarsam bir türlü çıkarmasam bir türlü ne bok yapacagımı bilmiyorum.

bıktım vallahi işten çıksam dert çıkmasam dert şuan bile öyle mutsuzum ki alıp çantamı çıkıp gidesim var.
sabah kaprisleriyle is arkadaşıma zulmeden gerizekalı hasta az önce tekrar kan vermeye geldi. her şey güzel başlamıştı ama ben bir kere kıl olduğum için özellikle canını yaktım, cok yaktım hem de. zaten soyleniyo kevase, bari boş konuşmasın dedim. Sonuç olarak ağlaya ağlaya ayrıldı yanımdan. hayret sabahki havası da kalmamış bana bir şey demeden gitti. hic etik değil biliyorum ama haketti bunu. bir takım sorunların var diye orda bulunma amacı tamamen sana hizmet etmek olan insanlara bu şekilde davranamazsın. umarım kolun kapar böcek kafalı.
gitme diyemedim.
Eski fotoğraflara bakıp ağlayacak yaşa geldiğime inanamıyorum.(24)
her yere saçma sapan entry döşedim.
şimdi şüphem o ki bunları okuyan benden soğur.
yeminlen soğur.
iyi ki yazarların itirafları diye bir başlık var burada ve hiçbir şey itiraf etmesek de gidip gelip içimizdekini döküyoruz. çünkü tam da şu an kalbim ağrıyor ve ağrımı dindirecek en azından hafifletecek hiçbir şey bilmiyorum...

annem beni her gün arıyor. gerçekten her gün. neredeyse her aradığında meşgule atıyorum. ayda yılda bir açıp gücüm yettiğince iyi bir sesle konuştuğumda da "dersteydim, meşguldüm, işim vardı" diye sıralıyorum bahaneleri. insanın annesinin onu her gün araması ne güzel şey değil mi? değil işte.

aramasını istediğin günlerde, aramasına muhtaç olduğun zamanlarda aramamış da, şimdi elinin ekmek tuttuğunu biliyor olmanın rahatlığıyla annelik sevdasına düşmesi güzel değil... can yakıcı...

ben bugüne dek bütün hayatımı, bütün sıkıntılarımı bir kenara annemi bir kenara koymuştum. "onun elinden ne gelir ki? o da çaresiz. o da güçsüz." diye düşünürdüm. güçsüz de olsa annelerin çocukları için neler yapabileceğini bile bile üstelik... ama ne güçsüzmüş ne çaresiz. bunu yıllar yıllar sonra öğrendim belgeli melgeli hem de. artık her şey için çok geçti. alacağım tüm yaraları almış kanayacağım kadar kanamış, anne filan da sormaz olmuştum artık.

her gün arıyor. her gün. diplomamı gösterdiğimden, aileden birine destek olmak için para gönderdiğimden, iyi kötü artık hayatta bir mesleğim bir diplomam bir geleceğim olduğunu gördüğünden beri arıyor. burnunun ucundayken bu kadar aramaz merak etmezdi şimdi her gün arıyor. ben meşgule atıyorum. sonra saatlerce kalbim ağrıyor. şimdiki gibi...

hissettiğim şey sadece öfke, kırgınlık değil. nefrete öyle yakın ki kendimi tanıyamıyorum...
kafamda gıcık olduğum insanlardan seçtiğim bir cinayet listesi var, bir gün ölümcül bir hastalığa yakalanırsam hepsini öldürüp öyle gidicem. bazen bu durumu onlara açıklasam mı acaba diyorum, hiç olmazsa sağlığım için dua ederler.
az önce kendimi jiletledim, bileklerimden kan akıyor.
sanırım artık eskisi kadar hızlı yazamıyorum.
zorlandığının farkındayım.
onu, benim zorladığımın da farkındayım.

bıraktım.
dün itibariyle akli dengesi bozuk kadınların beni daha çok çektiğini bir kez daha kanıtlamış bulundum sanırım, öte yandan cüzdanımın, anahtarımın vs. yerinde olmasına ise hâlâ seviniyorum* fakat anlamadığım ''deli çekiciliği'' denen şey gerçekten var mı, yoksa bu da toplumun bir kısmının kendine göre ortaya çıkardığı bir fetiş mi? madsexy isimli bir kavram ortaya atılmışken, deli birinin çekiciliğinden bahsetmemek ayıp olur gibi geliyor.