bugün

def olup gidesim var. oturduğum yerden mi olur, bulunduğum şehirden mi ya da hayattan mı bilmiyorum; ama öyle bi' def olasım var.
yok sözlük olmuyor.. aşık maşık olamıyorum, olabilecek birini bulamıyorum. güvenemiyorum, güvenince de kırılıyorum. incinen ben oluyorum. incitenler yüzünden aşka inancım kalmıyor. onsuz da yaşanıyor diyorum kendimi kandırarak..yaşanmıyor sözlük. ama elimde değil, olmuyor..
imla kurallarına uymadan yazan insanlarla yazışamıyorum. dahası hor görüyorum. öyle.
çingenelere, türbanlılara ve eşcinsellere karşı önyargım var. elimde değil.
kışın havanın erken kararmasından istifade iibf a blokta boş bir sınıfta kız arkadaşımla deli sevişmiştik.
part 13

* tanıyıp tanıyacağınız en garip üşengecim. düşünmeye bile üşenmişliğim, bu sebeple düşünme takvimi oluşturmuşluğum var.

* eskiden üşümeyi severdim. hatta üşümek için, sahile iner yaka bağır açar, the shawshank redemption filminin afişindeki, tim robbins abimiz gibi yere göğe el kol açardım. şimdi götüm donuyo lan! oda sıcaklığında üşüyorum, sürekli ateşim var ve burnum akıyor bir kaç aydır.

* günün 25 saati başım ağrıyor. o kadar alışmışım ki bu ağrıya, geçtiği zamanlar içimi hüzün kaplıyor. sanki o baş, ağrıdıkça vücudumda olduğunu hissettiriyor. mazoşistim derken bunları düşünerek diyorum işte hep, acıyan bir yanımın acısının geçmesine üzülüyorum aklıma kargalar konsunki..

* tek bir şeye odaklanamama sorunu yaşıyorum. bunun, müzik dinleyerek ders çalışıyomuş gibi yapmaktan kaynaklandığını düşünüyorum. bir kaç işi aynı anda yapmak, bir kaç şeyi anda düşünmek esasında çok yoruyor beni.

* dünyanın en garip rüyalarını gören insanımsısı benim(#7191880). daha nicesi..

* işemekten aldığım zevki, hiçbir şeyden alamıyorum.

* günde 3 buçuk paket sigara içmişliğim oldu. sigaradan nefret ettiğim halde.

* meme, kaş, ses tonu, parmak kıvrımı, ayak şekli, diz bükümü, diş yapısı ve daha nice şeyden karakter analizi yapabiliyorum. veyahut sizi tanıdıktan sonra, malum organ ya da kısımlarınızın görünüş tahminini.. ciddi anlamda tutuyor lan, ben de şaşırıyorum.

* babamı anlamaya başlayıp, hak verdiğimi düşününce yaşlandım mı lan kompleksine girdim.

* şu yaşıma kadar tansiyonumun en yüksek hali 9-6 oldu. 4-? görmüşlüğüm var.

* yazlık arkadaşlarıyla kışın internet üzerinden okey oynayan anne, benim annem.

* günde ya 2 ya da 12 saat uyku uyuyorum.

* bazı bazı kendimi tanıyamayacağım derecede dengesiz davranıyorum.

* alışkanlıklarımdan vazgeçmemek için her şeyi yapabilecek obsesif bir yapıya sahibim.

* artık çok çabuk yoruluyorum.

* bu itiraf olayının amacı dışında yazdığımın farkında olduğum halde.. neyse üşendim.

* tahmini mümkün olmayacak derecede birini düşünüyor ve özlüyorum.

* ablamın evlenme ihtimali içimi burksa da, ciddi anlamda mutluyum bu hususta.

* farkında olmadan kafiyeli konuşuyorum.

* vedanın her çeşitinden nefret ediyorum.

* bi süre buralardan uzak kalacağım desem bile, bunu yapabilecek iradeye sahip değilim.

* bir erkeğe göre fazla detaylı düşünüyorum.

* kimsenin bilmediği 3 yakın arkadaşım bana aşık olduklarını itiraf ettiler. üçünün de erkek olması hayatımı sorgulamama kesinlikle yetti.

* kesinlikle eşcinsel ilişkiye karşı olsam da, bu yönde aşırı teklif alıyorum. sırf bu sebeple götümü kestirip atmayı planladım. halbuse teklifler aktif olmam yönündeydi. neyse lan sikerim(o anlamda değil).

* kemcuk agizli sen tam bi ibnesin

* ve itiraf ediyorum, doktorun hastaya olan bakışından iğrendiğim için kontrollere gitmiyorum, bunun bana pis bir sonuç olarak dönmesi ihtimalini düşündükçe de yüzümü tebessüm kaplıyor.

* ha bi de, can sıkıntısından yazıyorum bunu.

* son olarak; yersiz ve kesinlikle zamansız ereksiyonlar yaşıyorum. işte bu en büyük itirafımdır.

dimağınızdan yalıyorum.

edit : imlâ.
gecenin bir yarısı sevgilime posta koymuştum. hemde onu aldattığımı düşündüğü bir konu üzerine oldu bu olay. ve;
- bak siktirolup giderim bu saatte.
+ kapıyı açıyım istersen.
- ne yani bu saatte evden gitmemi mi istiyorsun?
+ evet.
peki demiştim ama bittiğim andı. halbuki blöf yapmıştım. ama sonra gitmek zorunda kaldım. *
hayır, asla kabul etmiyorum. ben başarısız değildim. onların tabiriyle "rezalet" hiç değildim. onların sinirini bozacak, krize sokacak kadar berbat da değildim. yani öyle bir anlatıyolar ki, dışardan duyan biri "bu kız sahneye çıktı, indirdi donu, sahnenin ortasına sıçtı heralde. hem de isaldi..." filan diye düşünür!
kesinlikle eleştirilerin %85ini reddediyorum. çünkü beni beslemeyen, kafamı açmayan hiçbir eleştiriyi almaz beynim!! kimsenin egosunu okşayamam!!!
eeey sözlük, "hedefe giden yol tek değildir."
ve hatta
"durmak yok, yola devam"*
o da mı olmadı?
"istemek başarmanın yarısıdır".
bir de damlaya damlaya göl olurmuş ama onun konuyla bi alakası yok...
gectigimiz günlerde müdürüm bana firca atti, tatli sert.

sabah 09:00 sulari, isyerinde müdürün bürosunda ayakta dikiliyorum.

müdür: faturayi dosyalarken sunlari buraya koyun, bidi bidi. aksi taktirde su sekilde bir problem olusur, bik bik.
ben: peki efendim.

aksam 20:00 sulari, evdeyim, ortam sessiz (yalniz yasiyorum), ortam cok pis sessiz, salata yapiyorum kendime. bir an duruyorum ve avazim ciktiginca bagiriyorum.

-cohk biliyosun kendin yap amina koduuuuummm!!

edit: tüm gün hic konusmamistim, icime atmisim herhalde.
regedit: alt kattaki frau creutz kesin benim sürekli yüksek sesle telefonda konustugumu zannediyordur.
psikopat gibi facebook'a bakmaktan bıktım!!!
ugg seviyorum sözlük*
cidden seviyorum ya ilk çıktığı andan beri çok sevimli geliyo bana, özellikle kış günü mini etekle, mini şortla fln bayılıyorum ama gel gör ki bu kadar tepki aldığı için git gide soğudum. lakin örgülü modelleri hala beni benden alıyo, kendimi sorguluyorum: abzugzubzug moda kurbanı mı oluyosun yoksa diye. korkuyorum bi de gidip alıcam bi gün diye. zor tutuyorum bazen kendimi sözlük.
-itiraf ediyorum aşırı derecede tembelim.

-yolda yanımda biri yürüyorsa kesinlikle sağımda yürümesi lazım. eğer solumda yürüyorsa ya çarpıyorum ya da sigara ile bir taraflarını yakıyorum. sanırım sola çekiyor bünye.

-ailem ile ilişkimi minimuma indirdim. haftada bir torunlarını görsünler diye gidiyorum.* o da babamın hatrına. annem geçenlerde bir arsayı satarken benimle olan ilişkisini de iki paralık etti sağolsun.

-kuantum felsefesi ile anlamsız bir şekilde çekim yaşıyoruz. hayırlısı.

-aile ve çevre insanın gelişmesinde rol oynuyor ama aslolan içteki gelişme. kendini geliştirirsen ailenin ve/veya çevrenin önüne koymuş olduğu kalıplı duvarları rahatlıkla yıkabiliyorsun.

-beşiktaşlıyım. en son 2003 yılındaki şampiyonlukta *hüngür hüngür ağlamıştım.

-bazı duygularımın olmadığını düşünüyorum. eksiklik demiyorum olmama diyorum. çünkü bunun bir eksiklik olduğunu düşünmüyorum. daha yalın düşünüyor insan.

-memur hayatı yaşamayı seviyorum. sabah kalkışlarım belli, akşam yatışlarım. plansız programsız iş yapmaktan nefret ederim. işyerinde yapacağım işlerin belli saatleri var.

-programlıyımdır. bir yere gidiyorsam yolda bütün olasılıkları hesaplayıp giderim. ve %90 ihtimalle programıma göre hareket ederim.

-ikinci el araba almak için birkaç oto pazarına gittim. millet uçmuş. 12-13 bin edebilecek arabalara 14-15 bin fiyat koyuyorlar. bende sinirlendim yol üstündeki hyundai bayisinden elimdeki parayı verip üstünü taksite bağlayıp sıfır bir getz aldım. en azından kafam rahat.

-he sıfır araba aldım da ne oldu? ikinci gün şehirdışına çıktığımızda park halindeki arabamızın lastiği inmişti. çivi girmiş. çok erken tanıştı lastikçiyle.*

-otomobil alacaksanız otomatik vites alın. büyük rahatlık. hele birde solaklanız tadından yenmez. düz viteste debriyaj vites değişimi koordinasyonum solak olduğumdan dolayı zayıftı. ama şimdi otoban faresi gibiyim.*

-eşim ile eski sevgilim arkadaşmış. eski resimlere bakarken gördüm. ilginç bir durum. 20 milyonluk istanbul'da sen git iki arkadaş ile çık. gerçi aralarında 3-4 sene var ama olsun. nasıl becerdim bunu bilmiyorum. tanışma mekanlarımız ve oturdukları yerlerin hiçbir alakası yok.

-ismimde "e" harfi var. adımı söylerken o "e" harfini yaya yaya eeee diye söyleyen kişilerin ağzının ortasına patlatasım geliyor. kapalı e kardeşim o, kapalı e. *

-haftanın dört günü manşetli gömlek ve kol düğmesi kullanırım. cuma serbest. 7-8 yıldan beri böyle bu durum. eski kız arkadaşlarım bana hediye konusunda hiç problem yaşamazlardı. hop al bir kol düğmesi "doğumgünün kutlu olsun". koleksiyon yaptım. otuz çifti aşkın düğmem var. onlar için internetten büyük saydam kutu siparişi bile verdim. toplu dursunlar diye. bazılar çekmecenin arkalarına kaçıyor onları kullanamıyorum. sanki haksızlık ediyormuşum gibi geliyor. sonuçta çekmecede durmak için alınmadı onlar.

-acayip yemek seçerim. ilk başlarda eşimle tartışmaya varan sorunlar yaşıyorduk. şimdi o benim yediğim yemekleri yapıyor. bende yemediğim birkaç yemeği yiyorum. yemediğim yemekler: patlıcanın her türlüsü, türlü, pırasa, bamya, bakla, brokoli, karnıbahar, mantar çorbası, tarhana, domates çorbası, soğan, biberin her türlüsü, birçok baharat, sarımsak, bir de karışık kuruşuk şeyleri yemeyi sevmem.

-işin kötü tarafı kızım da yemek seçiyor. bir idik iki olduk*.

-kızımın dişleri çıktı. üstte iki altta iki dişi var. tam sayıyı bakarak değil parmağımdaki diş izlerini sayarak edindim. birde kanırtıyor dişlek.

-eşimi seviyorum ama ne yalan söyleyelim yolda giderken karşı cinsin bana hala bakıyor olması sevindirici bir
durum. sanırım orta yaş krizine giriyorum.

-belli bir marka kalemim var. başka tükenmez kalem kullanamıyorum. illa pentel bk77 superb olacak. ilk kim verdi bu kalemi bana bilmiyorum ama son 6 yıldır sadece onu kullanıyorum.

-kadıköy bahariye caddesi ve istiklal caddesi nefret ettiğim yerler. sanırım aşırı ve boş kalabalığı sevmiyorum.

-insanların egolarının hiçbir zaman tatmin olamayacağını düşünüyorum. insan 100.000 kişi içinde birinci olsa daha kısa sürede gelebilirdim diyip kendini paralar. elimizdeki ile mutlu olmalıyız.

-lan yine uzun oldu bu. neyse son madde. insanların itiraf ediyorum ayağına deşarj olduklarını düşünüyorum. yani gündelik yaşantısını gözler önüne serip monotonluğu kırmak. yoksa benim bu yazımda kaç itirafım var ki? dök içini rahatla.*
itiraf ediyorum sözlük her şeye üşeniyorum.ne yapmak istediğimi bilmiyorum.hiç birşey yapmamakta bi yandan hoşuma gidiyo. manyakmıyım? diyorum kendi kendime.
itiraf ediyorum..ilk entrylerde ismail yk http://www.bombabomba.com linki verilmiş..Oraya tıkladım çünkü bende merak ettim...
eski halime dönmek üzereyim sözlük, şeytan dürtüyor, her cebimde bir ıssız adam var, çıkardım çıkaracağım.

'dünya sikime minare götüme' mode on...
kabristan ı yıllarca ülke sanarak yaşadım.
bugün arabayla geçerken yol kenarındaki ağaçta açan beyaz çiçekleri gördüm sözlük. akşam eve dönüş yolunda yine gördüm üstelik bu sefer daha fazla ağaç gördüm. gülümsedim.. uzun zamandır gülümsemediğimi anımsadım.. baharın gelişiyle açan çiçekleri gördüm.. gülümsedim.. aylar sonra yeniden gülümseyebilmenin verdiği keyifle gülümsedim..
sözlük be, ben feci acınacak bir insanım.
bugün o'nun facebook profiline olan günlük ziyaretlerimin birini gerçekleştirirken, bir baktım ki birkaç gün önce hayran olduğum bir sayfaya o da hayran olmuş. hayır arkadaş listemde değil kendisi ve gene hayır, hayran olduğumuz şey öyle pek de bilindik ya da herkesin sık sık hayran olduğu türden bir şey değil. haliyle, birkaç dakikadır "acaba o da, benim o'nunkilere baktığım gibi sık sık hayran olduğum sayfalara mı bakıyor, yoksa o da beni mi takip ediyor" diye düşünüp kendimi boş yere doldurmanın doruklarına çıkmış durumdayım. fakat engel olamıyorum ki kendime, napayım be sözlük.
"düşünme böyle" diyorum, bu sefer de "kalplerimiz birmiş bak görüyo musun, zevkler falan aynı hep" diye dolduruyorum kendimi. böyle eblek bir sırıtma yayılıyor yüzüme, içim bi pır pır falan. kafa desen leylalığın dibine vurmuş.. öbürküne engel olsam, buna engel olamıyorum bu sefer.
o'nun vesilesiyle mutlu olmaya çok ihtiyacım varmış demek ki sözlük. bugün daha da iyi anladım bunu.
önce o arasın muhabbetini an itibariyle gerçekleştiriyorum. evet çok çocukça ama napim ulan valla yetti. belkide kimse aramayacak ama bir defa daha kaybetmeye gücüm kalmadı. dinlediğin teşekkürler ulular ulusu uludağ sözlük.
eski kız arkadaşımın facebook profiline bir arkadaşımın hesabından baktım ama elimde değildi lan sözlük. ne olur affet beni lan.
hiçbir şeyin dozunu bilemiyorum. hiçbir şekilde orta yolu bulamıyorum. soğuk oluyorsam çok soğuk oluyorum, sevmiyorsam çok fazla kusur buluyorum. seviyorsam çok seviyorum, ağzım bozuluyorsa çok bozuluyor. eleştirecek bir şey arıyorsam fazlaca buluyorum. istemesem de çok samimi oluyorum. bir kez nefret ettiğimde de bir daha sevemiyorum. böyle gider bu...
dergi ya da fanzin almak takıntı halinde, hiç okumasam bile yığınla alıyorum. hatta aylık takip ettiklerim falan var, sorsalar ismi dışında da bir şey bilmiyorum. bir gün, bütün günü onlara ayırıp hepsini okuyacağım ama.
çok fazla yalan söylediğim ilk sevgilim bunları öğrendi sözlük, içim acayip oldu, iyi mi oldu kötü mü oldu çözemedim ama utanmak gibi bir his var aslında. insan yalan söylemeyince anlıyor.
anladım ki istediğim hiçbir şeyi yapamayacağım, çünkü ölmüş gibiyim. içim bomboş bir otoban gibi ve nötr duygularım. en nefret ettiğim şeydir aslında hayatta nötr olmak. ne bu ya! köpeğim bile benden aktif yaşıyor hayatı...
en büyük hayalim :
otobüse bindikten sonra " öndeki taxiyi takip et !" demek. ( çok istiyorum be ! )
edit:sadece bir hayaldi...