bugün

bazen hepinizi karşıma alıp "ananızın amına koyarım" demek istiyorum.
çocukken kahvaltıya çişim varken oturduğumda patates kızartmasından zevk almayacağıma inanırdım.
birisi resmen beni takip ediyor. evimi, telefon numaramı, gittiğim her yeri biliyor. ve cidden korkmaya başladım. sahte facebook hesabı da açmış hatta boyna mesaj yolluyo bana. korkuyorum sözlük yanımda biber gazı falan taşıyorum artık.
8sfdgdhxt
bunu söyleyerek belki günaha giriyorum ama mutsuzum be sözlük...aç değilim, açıkta değilim, işim gücümde var, sağlığımda yerinde derdin ne diye sorarsan öyle bişeyde yok ama ben mutsuzum sözlük. sanırım belamı arıyorum.
bugün uzak mesafe ilişkisi son kurbanlarını verdi. bakın, burada benden küçükler var, büyükler var. lafımı dinleyin böyle bir ilişkiye girişmeyin. yok, ben dünyamın sikilmesine razıyım diyorsanız durmak yok yola devam.

not: son 3 saatte yaşlandım amk ;(
seni (yüzünle beraber) o kadar çok merak etmeye başladım ki anlatamam. kızma şimdi , durum bu.
Artık tamamdır bitti kesinlikle diyorsun ve 1 ay geçtikten sonra tekrar başa dönüyorsun.. 9 yıldır aynı şeyi sürekli sürekli yaşıyorsun.. Yaşadıkların kısır döngü halini almış ve bunun farkındasın ama düzeltemiyorsun. Kanına eroin gibi işlemiş.. Sürekli geziyor damarlarında. Bu bağımlılıktan kurtulamıyorsun. Vücudunun her bir hücresinde her an hissediyorsun ya, kurtulamıyorsun ya ve her defasında kendini kandırıyorsun ya... Ve en önemlisi de ne biliyor musun?. O'nun sana yaşattığı acıları sen her defasında günahsız insanlara yaşatıyorsun ya... Ne acı bir durum!
sol framede yine mal mal başlıklar görüyorum. itiraf etmenin aşağılayıcı vs. buluyorlar. ne tuhaf öyle değil mi?
işte o başlıklar
utanıp sıkılmadan sözlükte itirafta bulunan yazar
sözlükte itirafta bulunacak kadar düşmek
bu gün çok sıkıldım. ne yapacağımı bilmez bir halde düşünürken, liseden arkadaşım aradı buluşalım dedi. buluştuk. konuşmak dahi istemiyordum aslında. konuşmayacaktım da kararım öyleydi. ama o bana, "ben seni dinlemeye geldim" deyince malesef yine konuştum. çok konuştum. hep böyle oluyor. ne zaman bir şey yapmamaya karar versem, kendimle ilgili, o kararda ısrarlı olamıyorum. biraz da oturduğumuz yerde arka fonda çalan şarkılar çok konuşturdu beni. hep eski şarkılar ya hu. o raya liseliler falan geliyor o şarkılar mı çalınır orada. kızdım oranın sahibine ama oranın sahibinin, babamın arkadaşı olduğu aklıma geldi bir anda. her neyse işte en sonunda nasıl susabildim bilmiyorum. aklıma şey geldi, şu "lost çok bozdu" espirisi. arkadaşım da sanırım benim için bunları düşünmüş olabilir: "daha da konuşmaz dedim, yine konuştu." işte aldığım reel kararlardan falan bahsederken konu benim yüksek lisans yapmama kadar geldi. karar verdim ya yüksek lisans yapacağım. can sıkıntısından artık bunu yapmaya karar verdim. dersleri geçememek falan hiç umrumda değil. tabi onları söylerken okulda dersler namına ne hatırladığım aklıma geldi de. sadece laboratuvarda yaptığım muzipliklerim aklımda kalmış. aman dert mi yani, eskisi gibi boş kağıtlar veririm yine hatırlamadığımda. hakikaten niye boş kağıt veriyormuşum ben? bir arkadaşım sınav kağıdına; "hocam askere gideceğim, evleneceğim,
geçmem lazım." gibi şeyler yazarak bir ton dil döküp geçtiğini anlatmıştı da şaşırmıştım. sanki her kurala çok riayet edermişim gibi bir de, ama kağıda sınav dışında bir şey yazmak suç, demiştim. gülmüştü bana. güler tabi. hayatım hep insanlara komik şeyler söylemekle geçti. hatta bir kere böyle yine liseden arkadaşlarımla falan buluşmuştuk da, ben ne söylesem gülüyorlardı. hiç değişmemişsin hala çok komiksin falan gibi laflar etmişlerdi. ama ben o gün anlattığım şeyleri komiklik olsun diye anlatmamıştım ki, o kadar gülecek bir şey yoktu. sinirlenmiştim o gün sanırım. inşallah üniversitedeki arkadaşlarım sizin gibi olmaz dedim içimden. olmadılar da. hep güldürdüler beni. ben hep gülen oldum yanlarında. ne kadar eğlendiğimizi hatırladım. en son buluştuğumuzda bilimsel şeylerden bahsederken bile sinirlendiğim halde çok eğlenmiştim. hatta bir iş ilanı varmış bir yerinde şöyle yazıyormuş."artık ben bu mesleğin einstein ıyım demeyecek, hep daha ileriye daha yükseğe çıkacak. düzenli olacak.dolabı ve odası düzenli mi diye soracağız. düzensiz bir insanla çalışmak istemeyiz. not tutmayı okulda bırakmamış olacak. ayrıca bu ilana başvurmuş olmak için başvurmayacak." ne derdin sen sevdiğim, evet, kahkahalara gark oldum.* yahu böyle ilan mı olur? amele arıyoruz dememişler de. neyse işte bunu anlattıklarında bile güldüm. ama hani bi söz vardır. ağlanacak halimize gülüyoruz derler. heh işte benim durumum o herhalde. insanların hayal kırıklıkları ile dalga geçme hakkını kim vermiş allah aşkına bu adamlara da böyle şeyler yazabiliyorlar. bakalım ben seninle çalışmak isteyecek miyim? bir iş görüşmesinde iş verenin biri ban "sen işi kabul etmezsen dışarıda senin gibi bir sürü işsiz var, onlardan biri gelip burada rahatlıkla çalışabilir" demişti. yani ingilizce bilmemin, hiç bir önemi yokmuş. sertifika eğitimleri almış olmam da tamamen saçmalıkmış. o halde ben değil dışarıdaki herhangi biriyle çalışın dedim. bu cümleyi nasıl kurmuşum ben hayret. oysa. oysa falan yok. yazdıkça can sıkıntım geçmiyo. zaten kimse okumasın diye böyle paragrafsız yazdım. okunmasın yani. paragrafsız yazılar sıkıcıdır. zaten benim yazdıklarım benim canımı daha da sıktı.
kucuk cocuklari hic sevemiyorum sozluk.
biz kızdan hoşlanıyorum ama geçen sefer benim için öyle acı bitti ki bir daha açılmaya bir daha birini sevmeye korkuyorum.
erkek sweatlerini severim. bugun girdim adidasin erkek reyonuna nba sweati aldim. bizim bi osman abi vardi. umarim ona benzememisimdir.
'Kimseyi suçlamayalım..
Biz ne yaptıysak kendimiz yaptık. Çünkü küçücük bir ilgiyi aşk, iki kelime edeni kendimize dost sandık.'

-Bob Dylan
Burdaki itirafları alıp hepinize şantaj yapmak isterdim ama ben üşengecim.
birkaç gecedir mum yakıp müzik dinliyor, kitap okuyor, belirli bir saatte de mumları üfleyip uyuyorum. eski demeye kıyamadığım sevgilimi facebooktan sildiğim için internet de çekmiyor artık beni, bilgisayarımı walkman olarak kullanıyorum anlayacağın. geçmişe dalıp dalıp çıkıyor, kah tebessüm ediyor, kah hüzünleniyorum. sabahları alarmı duyabiliyor, uyanıp az bir rötarla işe gidebiliyorum. ileri düzeyde geveze ve laf kesen, yemek yerken de ağzımı şapırdatan ofis arkadaşıma tahammül edebiliyor, tüm uyarılarıma rağmen yanımda sigara içenlere sabırla yaklaşabiliyorum. patronumun "kroyum emme para bende" türevi nidalarına kulak tıkayabiliyorum. bitki çayları aldım. denize kıyısı olan küçük bir şehirde yaşama isteğim yeniden canlandı. şaha kalktı da diyebilirim şu sıralar. çoğu gereksiz, edepsiz ve niteliksiz arkadaşımdan uzaklaştım, arındım. kalanlar için geçmiş senin dese de bence kendimi buluyorum. böyle dönemleri de olabilmeli insanın. içim geçmiş de olabilir, bu sürecin uzunluğuna bağlı. dekorasyon dergilerine olan ilgim daha da arttı, birkaç mutfak eşyası sipariş ettim bile. son zamanlarda çapımın çok dışında hareketler ettim, yörüngeden çıkmama ramak kalmışken eski küçük hayallerime kavuştum yeniden. country tarzı döşeyeceğim mutlu yuvamın hayalini kuruyorum sözlük. evliliğe de sıcak bakmaya başladım. bir dönem kapanıyor. yeni bir çağ açılıyor. vay arkadaş babam duysa oturur ağlar adam.
sonu belli olmayan bu maceralar hem boğuyor beni hem de yaşadığımı hatırlatıyor.
Karın ağrısında level atladım.
fenerbahçeliyim , türküm , atatürkçüyüm , dindarım , milliyetçiyim.
sözlükte mesajlaştıklarımı birbirine karıştırıyorum, kimin ne sorduğunu kime ne cevap verdigimi isimlerini, okullarını, işlerini hep birbirine karıştırıyorum, evet. sinemaya gidelim diyen arkadasa da vaktim yok ki dedim ama icmeye var dedi.. acaba ben böyle malca bir seyi gidip söyledim mii.. yoksa kafam mı güzeldi, ne ara ne dedim ne yaptım her sey birbirine girdi sözlük, acaba tanıyor muyum la ben bunu yoksa.
boşluktayım sözlük. o kadar boşluktayım ki bir kaç gün takılırız ümidiyle, altı ay önce terk ettiğim iki ay öncesine kadar devamlı mesaj atan arayan ama benim yüz vermediğim eski hatuna bile mesaj attım. işin ilginci oda dönmedi aq. anladı heralde son çare olarak görüldüğünü.
sabah belediye otobüsünde yanıma oturan pembe kazaklı, kadın çantası kullanan abiye seslenmek istiyorum. sana baktıkça bir hatun kişi olarak kendimi çok bakımsız hissettim. o nasıl pürüzsüz bir ciltti öyle.
lale devri adli diziden bir kez daha nefret ettim.
son bir yıldır midemde oluşan yanma hissini araştırdım. Önce kuru fasulyeden dedim kestim olmadı. Sonra usutuyorum dedim pijama giydim olmadı. Soğuk yemek yiyorum dedim ısıttım olmadı. Sigara dedim azalttım olmadı. Alkol dedim kestim olmadı. Ve en sonunda buldum. Ulan biber turşusu. Sensiz yemekler tatsız ama midem çok rahat lan. Ayrıca kuru fasulyeyi konserveden soğuk yiyip üstüne sigara yakıyorum. Içkimi de yudumlayıp donla yatıyorum. Varmı benden iyisi.
(bkz: incir reçeli sendin aşkım)