bunu tüm kalbi duygularımla ifade ediyorum, ahlaki çöküntünün domine etmesinin, gülşen, bengü gibi soyunmaya dünden hazır kimi sözümona sanatçıların üzerlerine rahat bir şeyler almalarının, eskiden tövbeler çekip de haftada 1 sefer bile yayınlanmasına zor rıza gösterdiğimiz cıbıl kadın pazarlayıcısı, zihin flulaştırıcı etkiye haiz magazin programlarının artık haftanın her gecesi, saatler, farklı reyting kuşakları boyunca ekranları kaplamalarına; daha geniş bir perspektifle incelendiğinde köy enstitititülerinin kapatılarak "garbın çağdaşlığını" esas çağdaşlık ölçüsü sanmamızın kolaylaşmasına vesile olan devlet hainlerinin bize, 2000'lere miras olarak bıraktığı, "doktor erol bey" klibi çekilene kadar tabu olan cinselliğin sokağa, eve, dile girişini sağlayan kişi olan "erol köse" , dün feri cansel'i aydemir akbaş'ın koynuna sokanların yaptığını yapıp bugün bengü'yü "feat" ayağına serdar ortaç'ın, kenan doğulu'nun koynuna sokuyor..

tüm bunlara uyanıp "nereye gidiyoruz"u kendimize sormamız için daha nice 17 ağustoslar mı yaşamamız, sadece yardım için mi cenab-ı hakk'a dönmemiz kulluk borcumuz.. geçiyorum kulluk borcunu, farz edelim umurda dahi değil ölüm sonrası; ya bugün bu yaşadığımız insanlık onurunu hiçe saymakla eşdeğer ahlaksızlıklar silsilesi ne olacak? illa müsibetler mi bu milletin çalar saati olmalı, bir tane de akıl, izan sahibi çıkıp bu aklı evvellere dur demeyecek mi?

bu sefer susuzluk, muhtemelen de lanet üzerimize yağmadan evvel son telkin.. ya erol köse gibi lanet tohumlarını, şeytani yansımaları durdurmalı; ya deccale yer hazırlamalı.. deprem de bir nevi başa taş yağması değil midir sahi..

sadece erol köse değil, ama onu bile durduramıyorsak, durdurmak için hiçbir gayret göstermiyorsak vay halimize.. o zaman müstehak bize işte tüm bunlar.. yağmur duasıyla yağacak 2 damla ruhun kirini paklamaz..
(bkz: amin)