bugün

1972 yapımı andrei tarkovsky filmi.
uykusuzluğumun tek ilacı olan film.
an itibariyle kendimi izlemek için zorladığım, lakin bir türlü hikayenin içine girmeyi başaramadığım andrei tarkovsky filmidir.
hayır stalker'ı izledim, ders almadım, bunu da izleyeceğim illa ki.

tamam, başyapıt, tamam sinema efsanesi ama izlemesi çok zor. bir de 2 saat 46 dakika. 5 dakika boyunca otoyollarda ilerleyen taksi görüntüsü izledim az önce ya. her an bir şey olacak, aha bir şey çıkacak diye üstelik. osaka'da çekilmiş o sahne, o zamanın izleyicisi için alışılmadık bir görüntüymüş, geleceğin dünyası diye çekmişler bunu. bir insan evladına bu kadar zulüm de yapılmaz ki.
Bilimkurgudan ziyade, gerilim. Bükülmüş insanın hikayesini bilimkurgusal germek... Felsefi altyapıyı falan yakalamaya çalışmayın kitabı okumanız lazım. Benim tek çıkarımım, evrenin tanımsız ve kontrol edilemez güçlerinin altında böcek gibi ezilen insanın, içi çöpten geçilmeyen bir uzay gemisinde şuursuzlaşıp, içine bükülüp, kendi türüyle, varlığıyla bambaşka tanışıp, türünden ve kendinden tiksinecek noktaya gelmesidir. Hikaye insanın yaşama sevincini alıp götürüyor. Tam benlik.

Nerede insan gerçekle, tekil zavallılığı ve kollektif çat pat ayakta durabiliyor olmasıyla tanışır, orada insan evrene hak ettiği zerre düzeyinde karışıp ana rahmine döner gibi rahmetine kavuşur. Ben de tebessüm ve mutlulukla izlerim.
Uzun olmasına rağmen garip bir şekilde insanı içine çeken film.
bilimkurgu ağırlıklı olduğunu düşünüp 2001 a space odyssey ile benzerlikler ararken bambaşka bir derinlikle karşılaştım şahsen.
benim için kurgudan ziyade düşündüren, özleten ve sorgulatan bir filmdi.

hakkında bu kadar az entry girilmiş olmasi da şaşırtmıştır.
bence, izlenilesi.

(bkz: insan kaybedebileceklerine aşık olur)
güncel Önemli Başlıklar