akademik çevrelerde karmaşık felsefi , politik ve psikanalitik kavramlarıyla felsefi gönüllerde taht kurmuş, dili iyi kullanan bir düşünür, kitaplarını 2-3 dilde yayınayabilen, iyi bir espri annayışına sahip, çok iyi bir yorumcu ve "süper" bir entelektüel. görünen o ki günlük hayatta konuşurken kullandığı cümleler de en az kitaplarındaki kadar uzun ve anlaşılması zordur. slovenyanın başkenti lubliyanada doğan bir çoçuğu olan ve zamanında cumhurbaşkanı adayı bile olan.fansız profesör lacanı eleştiren fakat onun izinden giden aşmış filozof.stalinci olduğuda bilinir.
"jijek" diye okunur.
modern çağ filozofu.
türkiye'de yayınlanan kitapları için;http://www.yenisayfa.com/...d_aut.asp?fr_recSID=ssrYr
-sen, seni iyi tanıyorum çoçuğum. insanlıktan nefret ediyorsun, çünkü kendinden nefret ediyorsun; saflığın ölüm gibi ve düşlediğin devrim bizim devrimimiz değil: dünyayı değiştirmek değil, havaya uçurmak istiyorsun.

-günümüzün sorunu,iktidardaki ideolojinin hayatın farklı yönleriyle keyfini çıkarın diye buyurmasıdır. Bu cinsel keyif, tüketim veya ticari mal keyfinden tutun da tinsel keyfe veya kendini gerçekleştirmeye kadar uzanabilir. Bence günümüzün problemi, yasaklarınızdan nasıl kurtulacağınız ve kendiliğinden keyif alacağınız değil, keyif almanızı buyuran o emirden nasıl kurtulacağınızdır.
özellikle sinemayla ilgilenen ve az çok kitap okuyanlar için
'yamuk bakmak' adlı kitabı muhtemelen
''ben daha önce bakıyor ama görmüyormuşum'' nidalarına sebebiyet verecek
denli muazzam bir eser.
ayrıca zizek'i kişisel olarak tanımak isteyenler 'zizek' adlı belgeseli izlemeliler.

zizek'in filmografisi;

senarist olarak:
The Pervert's Guide to Cinema (2006)
Slavoj Zizek: The Reality of the Virtual (2004)

anlatıcı olarak rol aldıkları:
The Possibility of Hope (2007)
The Pervert's Guide to Cinema (2006)
Zizek! (2005)
Slavoj Zizek: The Reality of the Virtual (2004)
Love Without Mercy: Slavoj Zizek (2003)
ödünç alınan ırak çaydanlığı, encore yayınları..

freud'un ünlü çaydanlık espirisi ile başlayan kitapta, abd'nin 2003 sonrası ırak politikasına dair derin analizler yapmaktadır zizek..
Slavoj Zizek 1949'da Slovenya'da doğdu. Doktorasını felsefe ve özellikle de Alman idealist felsefesi konusunda yaptı. 1960'lar boyunca psikanalize ve Lacan düşüncesine yakın ilgi duymuş olduğu için, 70'lerde Paris'e giderek Jacques Alain-Miller ile psikanaliz alanında çalıştı. 1980'lerde kendisi gibi Lacancı psikanaliz konusunda çalışan Mladen Dolar, Alenka Zupancic ve Renata Salecl gibi isimlerle oluşturduğu grup Avrupa'nın entelektüel çevrelerinde etkili olmaya başladı. Yugoslavya'nın parçalanması sırasında, Lyublyana okulu Slovenya'nın bağımsızlığı ve totaliter rejimin yıkılması süreçlerine aktif olarak katılarak, liberallerle işbirliği yapan ancak bağımsızlığını koruyan bir Marksist çekirdek oluşturdu. Halen Lyublyana Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü'nde öğretim üyesidir.
ingilizce'deki ilk kitabı olan 'ideolojinin Yüce Nesnesi' 1989'da yayımlanmıştır. Yazarın, Marx-Hegel-Lacan-Popüler Kültür arasındaki bağlantıların çözümlenmesinden hareketle radikal bir tavır alışın ipuçlarını aramaya yönelen tavrı bu ilk kitabında da belirgindir. Looking Awry (Yamuk Bakmak, 1992) ve Enjoy Your Symptom (Semptomunun Keyfini Çıkar, 1993) kitaplarında Lacan'ı Hollywood sineması ve özellikle de Hitchcock filmlerinin çözümlenmesi üzerinden bir yeniden okuma denemesine girişir. 1994'te yayımlanan The Metastases of Enjoyment (Keyfin Metastazları) "kadın ve nedensellik" üzerine denemelerden oluşur. 1999'da yayımladığı The Ticklish Subject (Gıdıklanan Özne) ve 2000'de yayımladığı The Fragile Absolute (Kırılgan Mutlak) kitaplarında din ve felsefe ile güncel politik tavır alış arasındaki bağlantıları sorgular. 2001'de yayımlanan Did Somebody Say Totalitarianism? (Biri Totalitarizm mi Dedi?) kitabında ise 20. yüzyılın sonunda solun liberalizmin "reel sosyalizm" eleştirisine kayıtsız şartsız teslim oluşunu eleştirmektedir.
(bkz: ideoloji/#1716090)
zamanında, matrix'in ideal izleyicisini, hayranlarını salaklar olarak nitelendirmiş deha! * * *
-Bugünkü durumun tuhaflığını düşünün. Bundan 30-40 yıl önce hâlâ geleceğin ne olacağını tartışıyorduk; komünist mi, faşist mi, kapitalist mi, her neyse. Bugünse artık bunu tartışan yok. Hepimiz sessizce küresel kapitalizmin kalıcı
olduğunu kabullendik. Öte yandan, kozmik felaketler bizde bir saplantı halini aldı. Yeryüzündeki yaşamın bir virüs ya da dünyaya çarpacak bir asteroit yüzünden bütünüyle sona ereceğinden korkuyoruz. Asıl paradoks şu ki yeryüzündeki yaşamın nasıl son bulacağını hayalimizde canlandırmak, kapitalizmin mütevazı bir kökten değişim geçireceğini hayalimizde
canlandırmaktan çok daha kolay. (ntv'deki belgselinden alıntıdır.)
5-6 kasım da istanbul bilgi üniversitesinde 2 konuşma yapmış modern lacan yorumcusu.
bu ayki altyazi dergisinde roportaj benzeri bir konusmasi cikan dusunur. altyazı ekibi filmlerden goruntuler gostermis, zizek de filmler, goruntuler, yonetmenleri, vs. hakkında konusmus. lars von trier'e alenen gerizekalı demis ki, okudugum an kahkahayı patlattım, yureğimin yağlari eridi. daha bir cok radikal fikir beyan etmis, fikirleri begenmeseniz bile o kadar acik ve dobra konusmus ki, nefis olmus.
çok başarılı hitchcock çözümlemeleri olan amca.
kinder sürpriz yumurtanın da felsefesini yapan lacan yorumcusu:

"...Kinder Surprise, one of the most popular confectionery products on sale in Europe, are empty chocolaté eggshells wrapped in brightly colored paper; when you unwrap the egg and crack the chocolaté shell open, you find inside a small plastic toy (or small parts from which a toy can be put together). A child who buys this chocolaté egg often unwraps it nervously and just breaks the chocolaté, not bothering to eat it, worrying only about the toy in the center - ; is not such a chocolate-lover a perfect case of Lacans motto ; "I love you, but, inexplicably, I love something in you more than yourself, and, therefore, I destroy you?" And, in effect, is this toy not l'objet petit a at its purest, the small object filling in the central void of our désire, the hidden treasure, agalma, at the center of the thing we désire?..."

yazının tamamı için:

http://apuleiipagina.blog...en-kapitalist-toplum.html
'' fedakarlığın esas anlamı anlamın kendisinin feda edilmesidir'' Slavoj zizek
dipnot: Analia ona jijek diyor ama eski karısının zizek dediğini duymuştum akademik çevrelerden.
(bkz: lenin üzerine)
(bkz: paralaks)
(bkz: kırılgan mutlak)
(bkz: yamuk bakmak)
şurası bir gerçektir ki; devrimci teori ne kadar özgünse o kadar soyutlamaya başvurur günümüzde. soyutlamanın olduğu yerde ise iddia sıfıra yakınsar.
ilerleyen yaşıyla birlikte reel sosyalizmi daha fazla sahiplenir konuma gelmiş ve akademik çevrelerce özgünlüğünü kaybetmeye başladığı iddia edilir olmuştur. iddia önemli bir şey, daha önceki bir entryde bundan bahsetmiştim. ancak zizek için söylemek gerekirse ironinin nerede başladığı nerede bittiği belli değildir. fazla ileri gitmemekte fayda var.
Çıkarttığı kitapları ancak bu adamın yazabileceğine okuduktan sonra daha da inandığımız adam.deli kılıklı.
"birşeye dosdoğru bakarsak, onu " gerçekte olduğu gibi" görürüz, halbuki arzu ve endişelerimizin karıştırdığı bakış " yamuk bakış" bize çarpık, bulanık bir görüntü verir."
slavoj zizek-yamuk bakmak
3-4 aralık 2009 tarihlerinde istanbul'da olacak yüce insan. istanbul konferansı sebebiyle boğaziçi üniversitesi'nde udi aloni ile "post-ideolojik dünyada ideoloji" başlığı altında bir güzel konuşacaktır.

tanrım, ne mesudum!
http://birdadakomplosu.bl...t.com/2009/11/zevzek.html
http://www.ntvmsnbc.com/id/25027758/#storyContinued
http://www.taraf.com.tr/haber/45122.htm