bugün

taraf tarafından bugün yayınlanmış mustafa balbay'ın bilgisayarından çıkan darbe günlükleridir. darbe yapmak için kimlerin neler karıştırdığını bir bir gözler önüne sermiştir.

http://www.taraf.com.tr/haber/29919.htm

--spoiler--

JANDARMA'DA ŞENER ERUYGUR - GAZETECi TOPLANTISI (10.02.2004)

10 Şubat 2004 salı günü Etimesgut Jandarma Eğitim ve Spor Tesislerinde (JEST) sohbet... Saat 17.15-20.00 arası..

ŞE (Şener Eruygur) - Arkadaşlar şöyle biraraya gelelim, ne oluyor, ne yapabiliriz, enerjimizi nasıl birleştirebiliriz, bir konuşalım dedim... Hepimiz farklı yerlerde aynı şeyleri düşünen insanlarız ama gücümüzü birleştirmediğimiz için bir sonuç alamıyoruz... Öte yandan da, bu iktidar yapacağı her şeyi yapıyor..

- Nedir, nasıl bir şey düşünüyorsunuz?

ŞE - Benim düşüncem şu... Birçok dernek var, gazeteciler var, memlekette olup bitene duyarlı insan var... Bunları biraraya getirmek gerekiyor... Mesela siz öncülük etseniz, burada üç kişi biraraya geldi, bu on olur, sonra yirmi olur... Derneklere yön verilir... Toplumu biraz duyarlılığa sürüklemek lazım..

- Valla paşam, bu dediğiniz zor. Bu kuruluşları, kişileri bizlerin biraraya getirmesiyle alınacak birsonuç göremiyoruzbiz... Bir de bu iş gazete anlamında, yazarlardan çok gazete yönetimlerinin işi... Şimdi biz yazdık, şu gazetede şu kadar yazar, ötekinde bu kadar yazar... Köşelerinde yazarlarama sonuç alınabilmesi için gazetenin bir yayın anlayışı olarak buna sahip çıkması lazım. O zaman çoğalır bu iş... Geçmişte de böyle olmuştu... 28şubat döneminde mesela..

"KIBRIS GiDiYOR... EGE VE DOĞU SIRADA"

ŞE - Arkadaşlar haklısınız da, ne yapacağız, ülke batıyor, size söyleyeyim... Her şey kayıp gidiyor...Ne yapacağız, bu batışı hep birlikte izleyecek miyiz? Olamaz böyle bir şey.

- O konuda haklısınız. Bizler de yazıyoruz...mesela Kıbrıs, gitti gider..

ŞE - Evet, Kıbrıs gidiyor... iş onunla da kalmayacak, arkasından Ege gelecek, sonra Güneydoğu tartışılır hale getirecek... Gidiş bu... Ama öte yandanda, Anadolu'da bir potansiyel var. Bana gelen tepkilerden, gidince karşılaştığım manzaradan bunu görüyorum... Bunu harekete geçirmenin yollarını bulmak lazım..

- Kıbrıs'ta ne yapılabilir?

ŞE - Şimdi biz Rauf DENKTAŞ'a büyük destek veriyoruz. Adam, hakkını yememek lazım kahramanca mücadele ediyor. Hem içeriye karşı hem dışarıya karşı... Örneğin ben ayda en az 2-3 kez arıyorum kendisini, aman ha sağlam durun diyorum..

- New York'ta bir şeyler oluyor... Bu aşamada ne yapmak lazım?

ŞE - Tabii, oradaki gelişmeleri izliyoruz. Çıkan sonuca göre bir şey yapmak gerekiyor. Belki yazılı bir metin, belki bir bildiri gerekir, öyle bir şey olabilir..

"BiR NUMARA (ÖZKÖK) iLE BU iŞ ZOR"

- Paşam sizi çok iyi anlıyoruz. Belki bizimle her şeyi bütün açıklığıyla paylaşamayacaksınız ama şöyle bir gerçek var ortada; sizin bir numara ile sizin kafanızdakileri yapmak çok zor... Önce orada bir şey yapmak..

ŞE - Öyle mi görüyorsunuz?

- Evet... Bu bir tek bizim görüşümüz değil.inanın buna. Sokakta her yerde insanlar böyle konuşuyor..

ŞE - Nasıl konuşuyor?

- Yani sizin de kulağınıza gelen şeyler... işte,cumhurbaşkanlığı adaylığıyla tavladılar deniyor...Hükümetle anlaştı deniyor..

"KOMUTANLAR TEK BLOKSUNUZ AMA..."

ŞE - Bütün bunlar söyleniyor öyle mi?

- Evet, her yerde... Burada bizim gördüğümüz bir şey var. Siz tamam, bütün kuvvet komutanları tamam, bloksunuz, ama üstünüz olmayınca olmuyor.

ŞE - işte dediğiniz gibi, kuvvet komutanı arkadaşlar bakımından bir sorun yok. Aynı düşünüyoruz...

"O (HiLMi ÖZKÖK), YÜZDE 99'A UYMALI"

ŞE- Benim sizi çağırdığımdan, şu andaki sohbetimizden öteki arkadaşların haberi var... Türk Silahlı Kuvvetleri sizin kafanızdaki şeyleri düşünüyor.inanın buna... öte yandan şu da var; yüzde 1,yüzde 99'a uymak zorunda. Uyar... Öyledir. O yüzde bir, kalan yüzde 99... Uymak zorunda..

"DARBE YAPIN DEMiYORUZ AMA"

- Zorunda da, öyle olmuyor işte... En tepe böyle olunca, altındakiler ne yaparsa yapsın, işte öyle bir çıkış deniyor... Olmuyor, istenen sonucu vermiyor. Biz yıllardır ülkede olup bitenleri izliyoruz.Bir genelkurmay başkanının değil yüksek sesle görüşünü anlatması, şöyle kaşını çatması yeter. Biz darbe falan yapın demiyoruz ama, şöyle bir duruş paşam... O yok, o kalmadı... O zaman daher şey havada kalıyor... Siz biraraya geldiğinizde kendisine bunları söylemiyor musunuz?

ŞE - Söylüyoruz... inanın en açık şekliyle söylüyoruz.

- Söylersiniz de, acaba şöyle açık açık konuşuyor musun?

ŞE - Konuşuyoruz, söylüyoruz... Bizde tabii bir kıta disiplini terbiyesi vardır. Bir arkadaşım anlattı.Tümgenerallikten emekli... Bir üstü ile pek çok görev yerinde birlikte olmuş. Her seferinde komutan o olduğu için yanında pek konuşmamış...Binbaşı olmuş öyle, albay öyle, general olunca çıkışmış, "Ya komutanım hiç konuşmadan emekli olacağım" demiş... O hesap, biz artık general olunca ayrıca konuşuruz. Bu aşamadan sonra benim kaybedecek neyim var? O yüzden her şeyi açık açık konuşuyorum...

"(AYTAÇ YALMAN) GENELKURMAY'A"

- Olur, olmaz ayrı konu, şöyle bir senaryo düşünüyorum... Şimdi siz de söylediniz kuvvet komutanları blok, dört kişi... Altında ordu komutanları,orgeneraller, korgeneraller blok, onun altında tümler, tuğlar blok, hepsi biraraya gelse ve dese ki; sizinle olmuyor... işte Kara Genelkurmay olur, siz Kara'ya geçersini, izmir'deki Jandarma olur, istanbul'dakini de artık ne yaparsanız..

ŞE - Ya o, siz gidin derse..

- Diyemez... Tümünüzü karşısına nasıl alır?

ŞE - Evet, diyemez, ama... Uzun süre sustu, düşündü...

"BAŞBUĞ NASIL BiRiDiR"

- Siz şimdi yüzde bir diyorsunuz, yüzde 99'a uyar diyorsunuz ama dört yılı var. Kadrosunu yapar...Mesela biz fazla tanımıyoruz, ilker BAŞBUĞ nasıl biridir?

"BAŞKA SÖZE GEREK VAR MI"

ŞE - O... o karargahta, genelkurmay'da artık...(gülümseyerek) Başka bir söze gerek var mı?

- Siz Ağustos'ta emekli oluyor musunuz?

ŞE - Evet, (iç çekerek) benim görev sürem doluyor... Aytaç Paşa'nın da doluyor...Bir şeyler yapmamız lazım arkadaşlar... Bu medya çok önemli..

- Paşam bu konuda sizi anlıyoruz ama, inanın bu iş yazarlardan çok gazete politikalarının işi...Mesela Genel Yayın Yönetmenleri'yle de konuşun, patronlarla konuşun..

"ERTUĞRUL ÖZKÖK'LE KONUŞULUR MU"

ŞE - Doğru da mesela bu Ertuğrul ÖZKÖK'le ne konuşulur, konuşulur mu?

- Haklısınız.

"ÖZKÖK SOYADINDA SAKATLIK VAR"

ŞE - (Gülerek, özkök soyadını kastederek)Soyadlarda bir sakatlık var..

- Patronlarla zaman zaman görüştüğünüzü biliyoruz...Onlar etkili oluyor, bilesiniz..

"(KARAMEHMET) ZAVALLI BiR ADAM"

ŞE - Evet, görüşüyoruz, bize gelince başka bir halde oluyorlar... Bir de tabii, şaşırıyor insan,mesela o Akşam Grubu'nun sahibi geldi, adam zavallı bir adam gibi oturuyor... ama yine de onlarla da konuşmak lazım..

- Gazete patronlarının tümü teslim...Sabah'ınki de öyle.

ŞE - Evet, ilhan Bey'le de konuşup, onunla bir konuşmak lazım... Orada da kardeşim,adamlar resmen haberleri çarpıtıyorlar. Son Suriye olayı... Gazete haberlerine göre operasyon tamamen Emniyet’in işi... Oysa biz yaptık. O Sabah'ın temsilcisini çağırdım, kardeşim yalan yazıyorsunuz dedim. Yüzlerine söyledim... Ne aşağılık iştir... Bu kadar teslimiyet... Biz bu gidişe tamamen seyirci kalamayız..

"KIBRIS'IN ALTINDA KALMALARI LAZIM"

ŞE - Bir anlamda şöyle bir durum... Bunların Kıbrıs'ın altında kalmasını sağlamak ama, Kıbrıs'ıda kaptırmamak... Çok ince bir durum.

ŞE - hepimiz elimizi taşın altına sokmamız gerekir... Ne demiş Nazım HiKMET, sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..
--spoiler--
rakı masası basındaki insanların ' ne olacak bu ulkenin hali' demelerini de kapsaması gereken gunluklerdir.
aslında ordu'nun da demokrasiden ne anladığı, siyasi mevzulara ne kadar hakim olduğu ortada, çok komikler. devam ediyoruz.

--spoiler--

ERUYGUR'LA TOPLANTI (01.03. 2004)

1. 3. 04 pazartesi saat 11.00. Aynı şekilde görüşme... Bizim önerimiz kabul edilmedi. Sonraen başa Şener';e (ŞENER ERUYGUR) gittik. Ceketi çıkarmış. "Kusura bakmayın" dedi. Ben de, "Demek ki bir şeylere soyundunuz"... Gülüştük.

Levent (LEVENT ERSÖZ) de oturdu. Dediğiniz gibi yazılırsa, engelleyebilirler. Zaten emirleri dinlemiyoruz, bunu ilan etmenin gereği yok.

Birliktelik kurmak gerçekten zor. Biz de zorlandık ama bunu başaracağız.."

ERUYGUR'LA YEMEK (21.04.2003)

21 Nisan 2003 pazartesi günü Emin ÇÖLAŞAN ile birlikte Şener ERUYGUR'la yemek. Beşevler, Anıttepe’deki Jandarma Tesislerinde.. Başlangıçta imam hatip okullarına ve irtica yuvalarına operasyonlar.Bazı videolar gösterdi. Bunlarla kararlı mücadele. Çölaşan birini sordu. O da "Bunlar önemli değil, bir blok olmak önemli" dedi. ileri gidene biraz dur,geride kala yürü diyeceğiz ve bir blok olarak ilerleyeceğiz dedi.

Bunların azgınlığından söz etti. 23 Nisan'da ne yapmak gerektiğini konuştuk. Mutlaka bir duruş göstermek gerektiğini söyledi. Olamaz dedi. Bunlar böyle dedi...

GÜNER'LE KONUŞMA (22.04.2003)

22 Nisan Salı günü Aslan GÜNER Paşayla Tle. görüşmesi.. 23 Nisan resepsiyonuna katılmama eğilimi..."izleme, takip, değerlendirme safhası bitti.Bundan sonra uyarı ve duruş aşaması başladı" dedi.Bunun ısrarla altını çizdi.

"23 Nisan'da Meclis'teki resmi törene katılırız ama, akşamki resepsiyon özel sayılır bunu öyle değerlendireceğiz.."

SHERATON SOHBETi (23.04.2003)

23 Nisan çarşamba... Fatih ve ŞENEL(GENELKURMAY ADLi MÜŞAViRi ERDALŞENEL)'le Şeraton'da sohbet

- Yav biz bu işi 28 Şubat'ta bitirecektik. Bunu ogün üç kişi planladık, Bir (ÇEViK BiR), Fevzi, ben.Her şeyi hazırladık. Bakanlar Kurulu'nu dahi.Müsteşarları bulmak zordu, onları da tamamladık.Karadayı (iSMAiL HAKKI KARADAYI) bizi uyuttu."Az sonra" dedi, "hemen" dedi. "Hükümet devrilsin ondan sonra" dedi...

"ÜSTELiK O ZAMAN AB DE YOKTU"

Artık gelip 10-15 yıl gitmeden işleri halletmek gerekiyor. Üstelik o ara AB de yoktu. Kopenhag olmamıştı. Şimdi her şey çok daha zor.

Bugün durum çok kötü. Çok. Bir numara teslim olmuş durumda. Bunu lamı cimi yok.

"(ÖZKÖK) iLE RECEP ARASINDA HAT VAR"

Onunla Recep arasında hat var. Hat var. Bunlar AB yasalarını tümüyle kendi çıkarları için uygulayacak.işte imar Yasası. Apartmanların altına mescit yapmanın yolunu açacak değişiklik planlıyorlar.Bir'in altı sağlam. Blok. Ama orası çok önemli.

ASLAN GÜNER'LE GÖRÜŞME (25.02.2003)

25 Nisan Aslan GÜNER'le (GENELKURMAYBAŞKANLIĞI GENEL SEKRETERi) görüşme...

- Artık izleme, takip dönemi bitti. Eğer anladılarsa iyi, anlamadılarsa yeniden söylenir. Biz bunları kapalı ortamlarda hep söylüyoruz. Ama artık kamuoyuyla paylaşmanın gerektiği bir durum doğdu. Tek neden türban değil. Kadrolaşma, Milli Görüş, siz de biliyorsunuz... Bundan sonra da gereken uygun platformlarla söylenecek.

- Geri adım?

- Hayır.. Olamaz. Artık belli bir duruş gösterildi.Son dönemde kimileri TSK'yı başka türlü göstermeye çalıştı. Hassasiyetlerinin değiştiği izlenimi verilmeye çalıştı. Ama öyle değil. TSK bir bütündür ve hassasiyetlerini korumaktadır. Atatürk'ün kurduğu bu rejimi korumak bizim görevimizdir.

MEHMET iLHAN'LA SOHBET

Mehmet iLHAN'la sohbet..

Her şey planlandığı gibi. 30-60 gün içinde ilk hareket. Sizin tahmininizden de öte. Çok öte.BiR'iN (HiLMi ÖZKÖK) yanı sıra 59'un (iLK DÖNEM AKP HÜKÜMETi) da gitmesi gerek..

içe kapandılar. iki aydır öyle. Aytaç Paşa çok ağır konuşacak. MGK'da konuşacak. Son tümce şu olsun demiş "Bunlar yapılmazsa kırılma yaşanır." Çok hazırlıklı gelecekler. Bunu biliyoruz. Ona göre konuşmak lazım. Aslında onlara konuşma diye de değil, doğru neyse o. Söylenip tamam denmesi lazım. Bunlar cevap veriyor. Öyle görünüyor

"YEREL YÖNETiMi BiLEN SUBAYLAR VAR"

Tümüyle bir temizlik. SBF mezunu, yerel yönetimleri bilen, eğitim almış subaylar var bu son şans olabilir. Yoksa daha kötü. Tümüyle bir yenilik. her konuda. AB sürecini de engellemeyecek bir süreç.Böyle olmalı.

Medyanın durumu bizi çok düşündürülüyor. Çoğu satılmış.

"ABD NE YAPAR BELLi DEĞiL"

ABD ne yapar bizim harekete o belli değil. Acaba... BiR Numara (HiLMi ÖZKÖK) en çok ona (ABD) mı güveniyor? Olabilir.

Öz ÖR (ÖZDEN ÖRNEK), Çetin (ÇETiN DOĞAN), Tamer (TAMER AKBAŞ) emekli edilirse bu iş bitmiş demektir. Ya da 27 (27 MAYIS 1960 DARBESi) benzeri bir şey olabilir demektir.O da kanlı olur. Komutanlar da öyle düşünüyor.

Irak'ta başarısızlık, Kıbrıs'ta son durum biraz rahatlattı ama, o da başarısızlık. Olay sadece irtica değil, Türkiye kayıyor bizi örnek müslüman ülke olarak tanıtıyorlar islam dünyasına, olmaz...

"CHP'DEN BiR ŞEY BEKLENMEZ"

CHP'den bir şey beklenmez. Bu hareket onu hesaba katmadan yapılacak.

STK'ler orduyu çekince güçsüz kalır. Bu sistemi koruyamaz. Onlar da bunun farkında. Kemalizmi bir ideoloji olarak gösteremediğimizi biliyorlar.Bunu söylüyorlar bize.

irtica zaferinden emin. Çok emin. "Geliyoruz" diyorlar.

"ANADOLU DÜŞTÜ"

Ankara'da resepsiyona katılınmadı ama Anadolu'da katılındı. Düştü Anadolu. Belki 19Mayıs'ta bir genelge çıkarıp türban varsa toplantıya katılamaması...

1- Bunlar (HÜKÜMET) değişmeyecek
2- Bir numara (HiLMi ÖZKÖK) değişmeyecek
3- CHP'den bir şey umulamaz
4- Vakit kaybetmemeli
5- Bu kez tümüyle halletmeli

MGK bir istişare yeri haline geliyor. O hale getiriyorlar. Bu kabul edilemez. Yaptırımı yok.Baktım, Aytaç Paşa MGK'da hep konuşmuş, ama o kadar. Yaptırımı yok.

--spoiler--
TSK'yı en çok önemseyen gazetenin ankara temsilcisi, ilker başbuğ'u kıvrandırmış;

--spoiler--
Günlükte "9 Ocak Cuma Genelkurmay 2. Başkanı Org. ilker B.'la görüşme" başlığı altında yer alan metinde, Başbuğ, "Biz öne çıkmak istemiyoruz. Sen bizi tuttun manşetlere çıkardın" diyor. Başbuğ, ardından da "Sormamam gerek ama bu bizim için çok önemli. Bir kaçak var. içimizde bir durum var. Bunu bulmamız lazım. Bize yardımcı olun. Size bu belgeleri kim verdi" diye soruyor.

Balbay yanıt vermeyince, Başbuğ, "Mustafa size bunu veren, bakarsınız casusluk yapar, başkalarıyla da temas kurar... Bizim bunu mutlaka bulmamız lazım. Lütfen bize yardımcı ol. Bak, lütfen diyorum sana" diyor. Balbay, Başbuğ'un, "Mustafa bak biz nasıl diyeyim kıvranıyoruz, bunu veren üniformalı mı?" sorusu üzerine, "Sayın Başbuğ bu çalışma bu karargahta yapıldığına göre, size ne diyeyim... Şimdi tutup, Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden biri verdi mi diyeyim?" diyor.
--spoiler--