bugün

önce objektif bilgi:

TED Ankara Koleji Vakfı Özel Lisesi'ni 1970'te, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni ise 1976 yılında tamamladı. 1980 yılında uzmanlık, 1985 yılında doçentlik, 1992 yılında profesörlük ünvanlarını aldı.

1983-1984 yılları arasında Karolinska Enstitüsü (Kadın Hastalıkları ve Doğum Departmanı, Karolinska Hastanesi), Stokholm, isveç'te Üreme Endokrinolojisi ile ilgili çalışmalar yaptı.

1971'de Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu (TÜBiTAK) Temel ve Uygulamalı Bilimler Proje Yarışmasında ikincilik Ödülü'nü, 1987 yılında ise TÜBiTAK Tıp Teşvik Ödülü'nü kazandı.

1990-1993 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Yönetim Kurulu Üyeliği, 1989-1992'de Avrupa Topluluğu Tıp ve Sağlık Araştırmaları Komisyonu (COMAC-Biyomedikal Mühendislik) üyeliği ve denetimciliği, 1997-1999 yıllarında ise Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fakülte Kurulu üyeliği yaptı.

Halen Maternal-Fetal Tıp ve Perinatoloji Derneği’nin sekreterliği ve Dernek Başkanlığı, European Society of Engineering and Medicine üyeliği, European Society of Perinatal Medicine üyeliği ve Southeast European Society of Perinatal Medicine saymanlığı görevlerini sürdürmektedir.

Çalışmaları arasında Maternal Fetal Tıp ve Perinatoloji konuları bulunmaktadır.

2006 yılında Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. Başkanlığı görevine gelmiş ve halen bu görevi sürdürmektedir.

şimdi de kişisel yorum:
kendisi felsefe ve etik alanında derin düşünmeleri ile de tanınır. işin hukuki boyutu da verdiği dersler arasındadır. doktorluğu nasıldır blmiyorum, şahit olmadım ama epey iyi olsa gerek. şahit olduğumsa akademisyenliği. "fetal tıp ve etik" dersinde her tür felsefi kavramın canına okumuştur. soru sormak istediğimde ise "hayır soru soramazsın, biz burada sohbet etmiyoruz" diyerek nasıl bir ders anlayışına sahip olduğunu ortaya koymuştur. felsefi kavramları açıklama çabası içine girdiği bir derste soru sormamıza izin vermemekte ve bu kavramları tamamen yanlış şekilde ele almaktadır. (ayrıca doğru ile doğru parçası arasındaki farkı bilmemektedir- küçük ama önemli bir ayrıntı.) ders dışında öğrenciye davranışı yeteri kadar kötüyken derste yaptıkları da işin cabasıdır. dersiyle ilgili eklemek istediğim son şeyse şu: fetal tıbbın hukuki tarafını da anlattığı dersinde yasalara dair en ufak bir yorumda bulunmamıştır (bu, bütün ders felsefe ve etik laflarını ağzından düşürmemesine engel olmamıştır). yaptığı, bu yasaları bilmek ve bu yasalardan zarar görmeyecek şekilde onların etrafından dolanmanın yollarını göstermektir. oysa uteruse rahim dediğimiz vakitte, diyen kişi ile ölümüne dalga geçilen bir bölümün bilimsellik, felsefe ve doğruluktan dem vuran bölüm başkanı, yasadaki "ana rahmine düşmek" deyimine en küçük bir eleştiri getirmemektedir.
insanın neden tıpta olduğunu düşünmesini sağlayan, gelecekle ilgili tüm hayallerini sorgulatan ve mide bulantısı sebebi olan hocamızı, gelecekteki öğrencilerinin takdirine bırakıyorum.