bugün

caylakliğim döneminde siz pek kıymetli sözlük yazarlarindan ayri kaldim. (bunlar reklam kokan hareketler mayk) (olabilir) işte bu yuzden hepimiz için önemli bir konuyu incelemek için bayagi vaktim oldu. işin lagakugasini birakip tanima basliyalim.

efendim malumu aliniz sozluk jargonunda sabalakca kelimler ve düsünceler sarf eden kişiyi bir ...tir git cay koy denir. yahutta bysg kullanilir.

ammavelakin unutulan bir şey vardir. cay koymak cok buyuk maharet isteyen bir eylemdir. cunku bu cay içmek batna cila, göze fer, zihne numayiş veren fevkalade bir eylemdir.

hatta ve hatta bu cay denilen ab-i hayat suyu yazin harareti keser kişin ise ici isitir.

hele ki iyi demlenmiş bir cay içmek sexten bile zevkli bir eylemdir.

ünlü düsünür franz de demede söyle buyuruyor bu konu hakkında:

sous aucun prétexte je ne veux
avoir de réflexes malheureux
il faut que tu m'expliques un peu mieux
comment te dire adieu

(simdi mealini cözemem bir ara yazarim)

iste burda maharet cayi demleyen ve bardağa koyandadir. iyi bir çay koymak maharet isteyen bir şeydir. ki zaten böyle olmasa idi önüne gelen kahveci olurdu ve kezzap gibi kelek çaylardan içmek zorunda kalirdik.

şimdi daha iki kere ikinin dort ettiğini bilemeyen bir kişinin demlediği ve koydugu caydan vatanada millete hayir gelmez.

cay bir yakıttır. ama ne yazik ki biz sözlükcüler olaraktan ne yazik ki en işe yaramaz adamlari cay koydurmaya gönderdiğimiz iyi çay içmek mumkun olamamaktadir.

pek kiymetli sozlukculer artik bu sabalaklari cay içmeye göndermeyiniz gönderenleri uyariniz. heba olan caylara yazik. mahvolan bu zevke yazik, herseyden önce paraya yazik.

kaderin böylesine yaziklar olsun...

di mi lan benjamin?