bugün

etkileyici sözlere sahip bir draconian şarkısı.

The cold wind blew into my life, my adored.
A bleeding heart we share, now on Azrael’s wings.
I fall like autumn rain...
You are my everything.
This lovelorn kiss of death in lugubrious silence
Dawn breaks open like a wound... and the dreadful sun
Two souls entwined together,
Still so alone.
Both you and I are shattered
And frozen in stone.
You begged for air from within this cold tomb with pain sharp as a knife
I now lie resting like a child on thy womb, gave back a part of my life.
For a while it had disappeared, but nothing was changed.
A haze fell forever with her fading life.
I leaned my head back... then drank of opaline.
The emerald goddess came to me... she craved my soul
And just for a while... I had forgotten.
Yes, it was all forgotten, but nothing was changed.
Suddenly a cold breeze blew across our room...
I felt like I wanted to leave... this world with her.
Come; drink with me the divine nectar of Olympus!
Sit beside me and help defy our adversity and loss...
This adversity and loss. It all ends with you!
I kiss you in your dying breath; sleeping quietly now.
Swept away by heavy eyelids; forever in my dreams...
And you will be safe in my dearest dreams...
My love... forever in my dearest dreams.
draconian'ın the burning halo albümündeki en güzel parçasıdır.
draconian'ın the burning halo albümündeki en güzel şarkısıdır. parça numarası birdir. 7 dakika 28 saniyedir.

çevirisi:

O ölüyor...

Soğuk rüzgar hayatımın içine doğru esti, delicesine sevdiğim.
Paylaşmakta olduğumuz kan kaybeden kalp, artık Azrailin kanatları üzerinde.
Ben bir sonbahar yağmuru gibi düşüyorum
Sen benim herşeyimsin
Ölümün kederli sessizliğindeki bu terkedilmiş öpücük
Seher vakti yaralarcasına araya giriyor... Ve korku dolu güneş
iki ruh birbirine dolanmış,
Hala öylesine yalnız..
Sen ve ben ikimizde darmadağınız.
Ve bir taşın içinde donuk...
Bu soğuk tapınağın içinde bir bıçak kadar keskin bir acıyla hava almak için dilendin.
Ben şu anda karnının üstüne bir çocuk gibi rahatlıkla başımı koyuyorum, bana hayatımın bir parçasını geri verdin.
Bir süre için göründü ama hiçbir şey değişmedi.
Bir sis onun sönmekte olan hayatının üzerine sonsuza dek düştü.
O zaman ben başımı geriye eğdim ve panzehrini içtim.
Zümrüt tanrıçası benim için geldi ve ruhumu benden istedi.
Ve bir süre için... Ben unuttum..
Evet, herşey unutuldu fakat hiçbir şey değişmedi.
Aniden soğuk, hafif bir rüzgar odamızın bir tarafından diğer tarafına esti.
Bırakmak istiyormuşum gibi hissettim. bu dünyayı onunla beraber.
Gel ve benimle beraber Olimpos'un kutsal nektarından iç!
Yanıma otur, bana zorluğumuza ve kaybedişimize karşı çıkmam için yardım et.
Bu zorluk ve kaybediş. Hepsi seninle beraber sona erecek.
Ölmekte olan nefesinde seni öpüyorum, artık sessizce uyuyorsun.
Sonsuza dek rüyalarımda gözyaşların ağır gözkapaklarından süzülüyor.
Ve sen benim canım rüyalarımda güvende olacaksın.
Aşkım! Sonsuza dek, canım rüyalarımdasın...