bugün

asıl yorganın altında osurup yorganı kafanıza geçirdiği andır. (bkz: according to jim)

piaf: başlığın başımıza kalması.
başka birine dokunduğu andır...
geğirdiği andır.
burnunu karıştırdığı andır...
manevi olarak * * * birşey yapmadığı sürece hiç bir zamandır. bir insan sevgilisi yanında osursa da, geğirse de, sıçsa da, kussa da, yemek yerden ağzını şapurdatsa da, çayı hüpleterek içse de, kolunu kanatıp emse de tiksinmemeledir. zaten aşk budur. ama eğer arada aşk yok ise zaten her zaman birşeyler batar karşı tarafa.
siz uyurken, ishal olan sevgilinin ağzınıza sıçtığı andır veya yaptığı menemenin içine balgam atması olabilir.
közlenmiş patlıcanı eliyle soyduğu andır.
ağzının kokmasıdır.
suratından ve ağzından spermlerin aktığı an'dır.
saygısını kaybettiği tahamülsüzlüğe boğulduğu andır...
gerçek hayatla yüzleşilen andır.
sevgi diye bir şeyin kalmadığı andır. ki, o an zaten her şeyi iğrençtir, yanınızda soluk alması bile.

onun dışında eğer sevgili ise o, oturup yanında sıçsa bile sen, sıçtığı boka bir sanat eseri olarak bakarsın.

sevgi öyle bir şey zaten.
Eski sevgili olmaya aday olduğu andır.
sümüğünü ağzına sokup ne bakıyon la yaraaam sen hiç mi yemedin dediği an?

içim kustu lan sözlük.
uzun süre beraber yaşadıktan sonra olacak durumdur. Ancak o bile güzeldir.
Sabırla, özenle, aşkla her ay/hafta satın alıp koleksiyon yaptığınız, raflara özenle iliştirdiğiniz, 2 günde bir düzenli olarak tozunu aldığınız, bir kupa salep eşliğinde içinde kaybolduğunuz dergilerinizi "bunlar çok yer kaplıyor" gerekçesiyle çöpe attığı andır. O dakikadan sonra geriye 50 hitlik kombolar kalır, aşk ve sevgi değil.