bugün

(bkz: yarrak afedersin)

oh be, sonunda şu bknzı ben de kullanabildim. mes'uuduum.

lan başlığı nasıl açacağımı bilemedim yine, bir başlık açtım, sonra içime sinmedi, olayla alakasız oldu, sildim. valla başlığı yukarı çıkarmak için yapmadım lan, gerçekten içime sinmedi. düşündüm düşündüm, bir başlık bulamadım. o zaman neden anket başlık açmıyorum ki? diye sordum kendime.

sevgililer gününde alınabilecek iğrenç hediyelerdir. haha tanıma gel.

bir sevgilim olmadığı içün * ben bu iğrenç hediyeyi arkadaşlarımdan aldım.

sevgililer gününde arkadaşınız ya da arkadaşlarınızdan bir hediye almışsanız, kesin bir ali cengiz vardır. derin nefes alın ve o paketi besmelesiz açmayın derim.

14 şubat 2011 pazartesi. her sabah gibi bir sabah, horultulu uykumdan sıçrayarak uyandım, duvar saatimi sola doğru düzelttim. işemeli osurmalı çok sesli tek kişilik akapella, banyo ve tuvalet konserinin sonunda, hızla giyinip, attım kendimi 5. kattan aşağı.

15 dk içinde vardım iş yerine. (evle iş çok yakın biliyon mu)

lan bi girdim ofise, masamın üstünde bir hediye paketi.. çok tuhaf, çok karışık duygular yaşadım saliseler içersinde.
dizlerimin bağı çözüldü, böyle bir helecanlandım, sevindirik oldum. sonra durdum, yok dedim, mümkün değil, olamaz olamaaaazzz dedim, fatih'ten kalan yarım şarabı da ben bi içtim... aklıma geldi amk, kesin bizim pijler bir muzurluk yapmışlardır, dur bakalım ne çıkacak deyip açmaya başladım.

(ama allah var, bir yandan da ulan belki de bir hatun göndermiştir, ha, neden olmasın? diye düşünmekten kendimi alamıyorum, hala gereksiz bir umut var içimde yani. hani eskilerden biri, dönmek istiyordur geri, ya da ne bileyim iş yerinden, mahalleden, metrobüsten, dolmuştan falan bir hayranım göndermiştir belki, deli gibi istiyordur beni, ateşler içersinde yanıyordur, milli milli milli ooh yee fak miii, piliiz fak mii ohh milliiii yes yes yes falan diye inliyordur? olamaz mı lan?)

ananı atanı sikeyim, bir açtım ki paketi... kırmızılı siyahlı bir jartiyer-külot-sütyen kombinasyonu, bir adet de not (bilgisayardan çıktı almış götlek, bari el yazısı falan kullanaydın ibnetor) ''günümüz kutlu olsun aşkım, eminim çok yakışacaktır, giydikçe beni hatırlarsın =)''

aklımda direkt 2 isim belirdi. biri; insan azmanı, yaratılık mucizesi, alien'ın ağzından çıkan kurt, belirtisiz nesne, zincirleme iğrençlik tamlaması, yaşayan en büyük tembel hayvan; salim. diğeri de; cyrano'nun ruhundan üflenmiş burnuyla kapıyı aralamış, bana bakıp, değerli gibi kıs kıs gülen, iş arkadaşım yavşak bülent.
tabii bu sığırı kapıda görünce, salim hayvanı direkt olarak elendi. (o zaten uyuyordur şimdi amk, götünü siksen uyanmaz)

+aşkıığm, beğendin mi hediyemi? nuheuahuheuha
milli: (bozuntuya vermeden) çok düşüncelisin hayatım, en sevdiğim şartiyeli almışın
+ehehehe rica ederim bebeğim, güle güle giy
m: en yakın zamanda dalağını sikeceğim bitanem hehe
-nooldu lan açtı mı açtı mı? tüh yetişemedik amk uhahaha
m: ozan sen de mi işin içindesin?
=yok hacı, bizim alakamız yok valla
m:oha murat ya, sen de mi lan? komplo mu kurdunuz ibneler, neden ben lan?
-kanka valla bizim de demin haberimiz oldu, bu götlek hazırlamış önceden, ama güzel fikir valla ohahaha
+hacı bi giysene, lütfen
m: olum siktirin gidin ya, sikerim tabiatınızı
-puhahahaha
=muhahahaha
+zuhahahaha (sümüğü elindeki çay bardağına düşer)

tamam, güzel bir şaka. benim de kendisine benzer şakalarım olmuştu daha önce. doğum gününde bir kalıp hacışakir hediye etmiştim herkesin önünde, acayip taşşak yapmıştık. adam haklı, intikamını alıyor. yapacak bir şey yok aga.

hemen gittim, bir kilo lokum alıp, hediye paketi yaptırdım. içine de not yazdım; 'herkes yediğinden gönderir bülent, mevlid kandilin mübarek olsun canım kardeşim'

hahaha olacak iş mi? böyle bir şey yapar mıyım lan?

bu ibneler odamı terk ettikleri andan itibaren, bir tek şey vardı aklımda... intikeaaam!

işi gücü bırakıp öğle arasına odaklandım. bugün bu densizliğin karşılığını layıkıyla vermem gerekiyordu, ve bunun için sadece 1 saatlik öğle paydosunda vaktim vardı.
birkaç dakika içinde acayip sikişken bir fikir geldi aklıma. öğle paydosunda atlayıp dolmuşa, indim kadıköy'e.
sürekli gittiğim bir erotik shop var (evet sürekli giderim, kaypaklaştırıcı ve erkenleştirici alırım) vardım girdim içeri.

milli: selamünaleyküm abi
-vay kardeşim h.g a.s
m: h.g, a.s ne abi ya?
-hani diyalog yazıyosun ya, kısaltma olsun diye söyledim. ibne sen de babana yapmıştın ya geçen entryde
m: hee tamam eyvallah
-yine geciktirici mi?
m: abi dur naaptın ya, ben millete erkenleştirici dediydim :s
-hay sikeyim ya, sen bu diyaloğu baştan yaz hacı
m: tamam bi saniye.

vardım girdim içeri:

milli: selamünaleyküm abi
-vay kardeşim aleykümselam, hoş geldin
m: hoş bulduk abi, nasılsın?
-çok şükür, sen?
m: iyilik sağlık, abi az bi gelsene, önemli bir mevzuu var da

geçtik içeri, örttük kapıyı. (ürünlerin olduğu bir oda var, müşteri gelince, satıcıyla beraber oraya girer, sonra satıcı kapıyı örter ki, müşteri meramını rahatlıkla dile getirsin)
abi dedim, bak yanlış anlama sakın.. böyle böyle, bizim piçler bana bir şaka yaptılar, benim de okkalı bir cevap vermem gerekiyor, büyüğünden bir dildo lazım... dediğim gibi, şaka için ha.. beni biliyorsun, erkek adamız evelallah, aklına bir şey gelmesin. vs vs.. anlattım bütün olayı, herif gülmekten bir tuhaf oldu.

neyse hocu,

'dick rambone cock black 18 inch' diye bir şey, yarım metre amına koyayım, bildiğin at siki... zenci at siki... kahkahalar eşliğinde seçtik beğendik birlikte, güzelce sardı kutusunu görünmeyecek şekilde. büyükçe de bir poşete koydu sağ olsun. 80 tl bayıldım olum, evlat acısı gibi.. ama yok, ne olursa olsun, buna değerdi...

lan o değil de(1) olaya bak; biz zabah akşam sap geziyoz, hatta am am am am diye gezdiğimiz zamanlar da oluyor, fakat bir dünya kadın, bu plastik çüklere para veriyor lan. olum sordum adama, deli gibi satılıyor dedi. işe bak amk, ağlamaklı oldum yeminle...

80 lirayı bayılıp çıktım, dönüşte de bir eczane'den vazelin alıp atladım dolmuşa.
dolmuşa binerken aklıma geldi; paket yaptırmadım ki ben bunları, o işi nasıl halledecez? düşün düşün boktur işin...
iş yerine çok yakın bir nt var, hee tam yeri amk. gittim oraya, bir hediye kutusu, defter yüzü (jelatin) ve kurdele aldım.
aslında kasadaki badem bıyıklı abiye, hiç istifimi bozmadan; baba şunları bi hediye paketi yapar mısın? deyip, önüne atmak istedim, ama işte... olmaz.

öğle paydosunun bitmesine son 10 dk.. çıktım nt'den, kafada; 'bunları nerde paketliycem amk yaaa' planları olduğundan, acayip dalgındım. acı bir korna sesiyle irkilip kendime geldim. caddenin ordasında, sidiğim kesildi. son sürat önümden geçen bir kamyonet ve camdan bana doğru '..bereceksin öküüüüz önüne baksanauuuvvvvvyyy...' deyi bağıran bir emmi gördüm.

lan o değil de(2) çarptığını düşünsene... geldi çarptı kamyonet, uzandım iki seksen, millet toplandı başıma, ambulans falan geldi diyelim.. böyle bir durumda, muhtemelen üzerimden caddeye fırlamış olacak, yarım metrelik bir adet zenci siki ve bir kutu vazelin var.. olaya bak amk.

-alov 112 mi?
-he burda bir gaza oldu, bi tane ibne şu an yerde can çekişiyo, basıyım mı üstüne, vıccını çıkarıyım mı? ölsün pezevenk aziz mübarek kandil günü.

düşünsene, hastanede gözünü açıyosun, bütün eş dost başında. kurtuldu çok şükür bakışları. fakat hepsinin düşünce balonunda bir soru; abim: zenci siki? vazelin? annem: seni doğuracağıma taş doğursaydım. babam.. babam gelmemiş, evlatlıktan reddetmiş, o gün ölmüşüm onun için. anneannem: (ona anlatmamışlar allahtan) vah yavrum vah. salim: vay ibne vay, olum sen totoş muydun lan muhahaha?

neyse... iş yerinden içeri girdim, sekreter yeliz hemen atladı;

yelloz: ooo elinde poşetler falan ne iş milli beeey? sevgili mi yaptın, söyle de biz de bilelim
milli: ee ööö, daha belli değil ya, bakalım, kısmet
y: hadi hadii, tanıyor muyuz hanım kızımızı?
m: yok, tanımazsın
y: ne aldın peki?

(bu kızın başına bugüne dek meraktan bir şey gelmediyse, her an yarraktan bir şey gelebilir yani)

m: (yarrak afedersin.. diyemedim tabii ki) ya aldım işte bişeyler hehehe

hemen bizim pijlere görünmeden, depo olarak kullanılan bir oda var bizim, kağıtlar, kutular, temizlik malzemeleri falan hep orda durur, oraya girdim. güzeeelce bir paket yaptım aga. ve de cillop gibi bir not yazdım.

bir baktım, yemek dönüşü kapı önünde sigara içme faslındalar. hemen götürüp bülent ibnesinin masasına bıraktım nevaleyi, sonra bir koşu mutfaktan çay alıp çıktım yanlarına. öğle yemeğinde bunlarla takılmadığımdan kıllanmışlar, kesin bi boklar çevirdin sen falan dediler. yok olum işim vardı üsküdar'a indim falan filan diye kıvırdım.

içeri dönüşte herkes bülent'in masasındaki paketi gördü, sonrasında tüm gözler bana döndü, hiç bozuntuya vermeden odama girdim. 2 dakika geçmeden kahkaha sesleri işitildi tüm şirkette. ve akabinde, önce murat, sonra ozan, salya sümük daldılar içeri. koltuğuma büyük bir keyifle yerleşip, kahkahalara eşlik ettim.

cillop gibi not: ''bebeğim, günümüz kutlu olsun, biliyorum seni kesmez ama... beni özledikçe götüne sokarsın, büyük (18 inch) aşkın milli =)''
(bkz: buda böyle bir anımdı)

olmazsa olmaz; (bkz: özet geç lan piç)
el kremi.*
hediye paketinde prezervatif.(erkeğin kadına aldığı hediye)
(bkz: vaseline)
yazıyı okumaktansa ezel i izlemeyi tercih ederim.kısa yaz karrrdeşşş.
oyuncak ayı.*
şimdi ben burda özet geç piç desem incici liseli damgası yermiyim ? bu ne kardeşim bu kadar.
evcil hayvanlar.
bu entryden iki dizi çekilir.
seks shoptan eşya.
"boşanma dilekçesi"
(bkz: kaktüs)
peluş oyuncaktır.
tuvalet pompası ve makarna süzgeci
Edit: Hayat adil değil.
(bkz: kitap).
ayna almak ve sana dünyanın en değerli hediyesine aldım demek.
sevgili aynaya bakarken işte bu demek. *
ütü. ütü yapmayı seven kadına daha rast gelmedim.
Donald trump imzalı kilot.