bugün

Son Mekke Emiri Ali Haydar Paşanın oğludur. 1892'de istanbul'da doğmuştur. 6 yaşında ud çalmaya başlamıştır. 14 yaşında viyolonsel çalmaya başlamıştır. 1924 yılında Amerika'ya gitmiştir. ilk konserini 1928 yılında Town Hall de vermiştir. 1932 yılında hastalanarak ameliyat geçirmiş ve istanbul'a dönmüştür. istanbul'da konserini 1934 yılında Beyoğlu Fransız Tiyatrosunda vermiştir. 1934 yılında Irak Hükümetinin daveti üzerine Bağdat'a giderek şark ve garp musikisini ihtiva eden konservatuarı tesis etmiştir. Burada 12 sene çalıştıktan sonra hastalanarak 1948 de istanbul'a dönmüştür.
Amerikalı müzik otoriteleri Şerif Muhittin için Paganini Kemanda ne yapmışsa Şerif Muhittinde udta onu yapıyor. O udun paganinisi dir demişlerdir. Şerif Muhittin resimlede ciddi şekilde meşgul olmuştur. Şair Mehmet Akif Ersoy 7. Sefahatında Şerif Muhittin için manzume yazmıştır. Bestekarın eserleri Ömrümün Son Şevki Sensin - Yare Faşet Razını - Hüzzam Saz Semaisi - Müstezar Saz Semaisi - Feraffeza Saz Semaisi - Uşşak Saz Semaisi - Irak Saz Semaisi - Dügah Saz Semaisi - Kapris I - Kapris II - Çocuk Havası - Koşan Çocuk.
rebbul ud (ud u terbiye eden) sıfatını taşıyan,20.yy ın en büyük ud üstadı. safiye ayla nın kocasıdır. şerif tir. mezarı zincirlikuyu mezarlığındadır.
13 eylül 1967* tarihinde hayatını kaybetmiş Ut ve viyolonsel virtüözü, besteci.
batı da udun paganini si olarak tanınmaktadır.adın dan da anlaşılacağı üzere arap asıllıdır. oldukça varlıklı bir aileden gelmektedir. ailesi peygamber soyundan geldiği için şerif ünvanını taşımıs, gerçek bir burjuva gibi yaşamıştır. fransada, amerikada konserler vermiş, yaşadığı dönemde bilakis batı da ud denilince akla gelen ilk isim olmuştur. buna karsın ülkemizde çok sevilen bir sanatçı değildir. bunun temel sebebide da udu klasik batı müziği etkisi ile icra etmesidir . o dönemki pek çok udi nin udu klasik türk müziğine uygun olarak çalma taraftarında olması kendisine karsı mesafeli yaklaşılmasına neden olmuştır. bu durumda batı ya yöneltmiştir kendisini.

udu çalış tarzına gelirsek.. mızrabı genellikle kafese yakın vurur. tellerin burada daha yumusak olması hızlı çalmayı oldukce kısıtlayan bir durumdur bu da ajilite sini ister istemez etkilemiştir. gerçekten de bir yorgo bacanos kadar hızlı çalamamaktadır udu. buna rağmen hemen hiç bir udi nin beceremediği bir şeyi başarmastır .bu yöntemle çok daha yumuşak bir ses çıkartmaktadır udtan. zira kafesten uzaklaştıkça ajilite artmakta lakin udun sesi de metalleşmektedir.

bu dezavantajını perde üzerinde elini müthiş kullanarak kapatmaktadır. pek çok parçasında udu akord tutarak çok temiz bir şekilde çalmayı başarmıştır .bilen bilir. udun perdesiz ve tek tel yerine ikişer telli bir entruman oluşu, akord tutarak çalmayı inanılmaz derecede zorlaştırmaktadır. bu nedenle akord tutarak temiz ud çalmak gercektende olağaüstü bir olaydır ud için.

ölüm yatağındayken " su udu adam gibi çalamadık" dediği söylenir. 1967 de 75 yaşında iken gözlerini yumar.

(bkz: hrant kenkülyan)