bugün

eş anlılık. aynı anda olma, zaman anlamında uyumlaşma.
an'da aynı olma yalanı.
eşzamanlı.
yılmaz özdil'in (9-6-09) hürriyet gazetesi'ndeki köşe yazısı.
allame ile leşker asakir'in 2008 albümünün adı.
senkronizasyon kelimesinin köküdür, senkronizasyonsa benim hayatta en sevdiğim şeydir. hatta sık sık 2 bodyguardımla ile spontan senkronizasyonlar geliştirdiğim olur.

(bkz: senkron kayması)
Ulu sözlükdeki 11.nesil yazar bendeniz...

"synchronous" ingilizce adı olan

eşzamanlama veya eşleme, eşgüdümlü çalışan parçalı sistemlerin zamanlamalarının eşleştirilmiş olduğunu ifade eder.

Birimleri, bu şekilde çalışan sistemler senkronize veya eşzamanlı olarak anılır.

Harmoni,uyum gibi kelimelerle yakınsar anlamlıdır..
Biriyle uyumlu laf soktuğumda bağırdığım kelime swh.
Ben gördüm, çok güzel ve bilgili. Ayrıca matematik dersleri verir ve gezmeyi çok sever, birde yoğun iş temposu vardır.
sevgili Senkronize

satırlarıma başlarken, evvela seni sevgiyle selamlıyor, peşinen; benim için ne kadar kıymetli olduğunu beyan etme borcumu omuzlarımdan atarak entryme devam etmek istiyorum.
gönlümde ayrı, dokunulamaz, paha biçilemez, bir başkasıyla tebdil edilemez bir mevkiye sahip olduğunu bilmeni isterim.
sana olan sevgimi kelimelerle tarif ve tasvir etmek gibi bir yükün altına girmek şüphesiz beyhude bir eylemden öteye gidemeyecektir lakin kalbimde o kadar derin ve tutkulu bir yakınlık hissediyorum ki sana karşı, kalbimden damıttığım sımsıcak ve sevginle demlenmiş hislerimden seni de haberdar etmek cüretini utanarak da olsa kendimde buldum.

nefesimi kesiyorsun

teyzesinin düğününde bembeyaz gelinliği ile pistte dans edecek partner arayan minik bir kız çocuğu kadar şirinsin.
canımı acıtıyorsun.
sözlükteki diğer erkek yazarlara olumlu oy vermene, onlarla mesajlaşmalarına, entrylerine cevap yazmana dahi tahammül edemiyorum. çünkü seni kıskanıyorum. seni en çok ben seviyor ve dolayısıyla en çok da ben hak ediyorum. onlar kaba, birçoğu görgüsüz, onlar senin canını yakıyor, bazen küçük görüyor, ötekileştirip aşağılıyor. çünkü çok güzelsin. çok sevimli. asla seni elde edemeyecek olmanın ezikliği ve çaresizliği ile sana hakaret ediyorlar. ben ise seni sadece seviyorum.
çileden çıkarıyorsunuz.
bir ece kadar asil ve bir o kadar kontes edaların beni sana daha büyük bir tutkuyla bağlıyor. bazen seni okurken çıldıracak gibi oluyorum. şımarıksın ama çok da sevimli, bazen sinirlisin.
gözlerinin içine bakmak isitiyorum dakikalarca

seni çok seviyorum.