bugün

Lev tolstoy tarafından yazılmış edebi değeri yüksek olan roman.

"Savaş ve Barış" Rusya'nın Fransa tarafından istilası döneminde yaşanmış olayları ve Napoleon döneminin Rusya'da Çar toplumuna etkisini, bu etkinin doğurduğu sonuçları beş asil aileden örnekler vererek tarif etmektedir.

Tolstoy bu romanında vatanseverlik fikrinin doruğunu yaşatır eserinde.

Ayrıca dünyanın en uzun 17. romanıdır.1225 sayfadır ve 4 cilttir.

"Savaş ve Barış" kendi edebi statüsüne daha çok, kendine özgü tarzı ile yükselmiştir.

Gerçekçilik akımı hakim diyebiliriz.

Herkesin okumasını öneririm ama sağlam bir irade lazım çünkü çok fazla tarihi bilgi var ve bu biraz sıkabilir.

görsel
Rus Edebiyatının en başarılı isimlerinden biri olan Lev Tolstoy’un kaleme aldığı Savaş ve Barış, en çok okunan dünya klasikleri arasında yer almaktadır. 1869 yılında yazılan kitap 1225 sayfadan oluşuyor.

Tolstoy’un el yazması kitabı olan 1225 sayfalık Savaş ve Barış, eşi tarafından tam 7 kez elle yazılarak çoğaltılmıştır.
görsel

bu güne kısmetmiş, başlıyoruz bakalım.
dünya tarihinin en büyük iki edebiyatçısından birinin romanı. diğeri ise dostoyevski'dir. rus sanatı bin yıl bir şey vermezse sorun olmaz bu ikisinin seviyesine yaklaşan bir kişi bile yoktur.
Sevil inan Sönmez cevirisinde " su simseklere bak, amma da cakiyor mübarekler." diye bir cümle var. neyi mübarek diye cevirdi acaba?
tanrı savaşı yarattı. ardından barışı var etti. ve tanrı dedi ki: "yok ediniz birbirinizi, bunun gölgesinde kutlayınız barışın zaferini." ve o yine dedi ki: "kardeşlik maskesinin altında saklı olan canavar ruhlarınızı sık sık gün yüzüne çıkarmayın, göstermeyin birbirinize. arada bir insanların nefes almasına, güç toplamasına izin veriniz barış adı altında. izin veriniz ki; harpler, cihatlar, kan akıtmalar daha bir manidar olsun, daha bir insana özgü olsun. bu şekilde içinizdeki kinin öcünü alınız, iliklerinize kadar tatmin olmayı hissediniz."
Savas herkesle,Baris sadece onurlu
kisilerle yapilir. (FATIH SULTAN MEHMET)
Rus yazar Lev Tolstoy tarafından yazılmış ve ilk kez 1869 yılında yayınlanmış roman. Roman dünya edebiyatının en önemli başarılarından ve önemli eserlerinden biri olarak değerlendirilir[1][2][3]."Savaş ve Barış" L.Tolstoy'un diğer eseri olan "Anna Karenina" (1873 - 1877) ile birlikte yazarın edebi yaratıcılıkta zirvesi olarak kabul edilir.

"Savaş ve Barış" Rusya'nın Fransa tarafından istilası döneminde yaşanmış olayları ve Napoleon döneminin Rusya'da Çar toplumuna etkisini, bu etkinin doğurduğu sonuçları beş asil aileden örnekler vererek tarif etmektedir. Romanın ilk sürümü 1865 - 1867 - yıllarda "Rus Haberci" gazetesinde dizi halinde "On yıl 1805"[4] adı ile yayınlandı. Roman tam olarak ilk kez 1865 - yılında yayımlanmıştır.[5] 2009 - yılında "Newsweek" tarafından hazırlanan "Top 100 Kitaplar" sıralamasında "Savaş ve Barış" birinci olmuştur.[6]

Tolstoy , eser hakkında biraz karışık ifade ile, "Savaş ve Barış" "roman değil, bir manzume, daha çok ise, tarihi günlüklerdir" demiştir. Romanın bazı bölümleri ise tasvircilikten tamamen uzak olmakla, felsefi vatanperverlik karakteri taşır.[7]

https://tr.wikipedia.org/...%C5%9F_ve_Bar%C4%B1%C5%9F
2500 sayfalık bir kitabın bukadar akıcı ve etkileyici olmasını tahayyül dahi edemezdim doğrusu. Prens Andrey'in karısıyla son görüşmesi, karısının gözleriyle anlatmak istediklerini okuduğumda Tolstoy'a sarılıp hüngür hüngür ağlamak istedim bir an.. Piyer ve Prens Andrey konuşmaları varoluşçu kişiliklerini ortaya koyuyor..

Insanlar daima hatalı olacaklar. Ama neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verdikleri kadar hatalı olmayacaklardır.
Önsözünde tolstoy roman olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu söyler. Haklıdır da romana benzemez, adeta kendi türü vardır.
bu romanın kahramanları hakkında kişisel görüşlerim;

---spoiler---

napoleon bonaparte: 19. yy'ın başında sanki aradan yüz yıl geçtiğinde kendisi hakkında yazılanlara yönelik poz verme güdüsüyle davranan, sahte ve ezik bir insandır. romanda ortaya çıktığı bütün anlarda bir "kahraman" gibi poz vermekte ama sahtelikten kurtulamamaktadır.

kutuzov: hayli yaşlanmış, çok yavaş hareket eden, kaderine boyun eğmiş bir insan portresi çizmektedir. arada sırada savaşı kazanacağına dair iddialı laflar etmesinin sebebi derin kaderci inanışı ve inanmış bir rus vatanseveri olmasıdır. napoleon ne ise onun tersidir, kutuzov asla kameralara oynamaz. aslında doğu halklarının cisimleşmiş hâlidir kutuzov. tolstoy da aslında aynı onun gibi düşünmektedir.

piyer: avanağın, safın teki olduğu zaten çok açık. yalnız çok iyi niyetli olduğu için tarafımca sevilmiştir kendisi. sosyetenin güzel dilberi tarafından zorla kendisini âşık hissettirilerek evlenme teklif etmek zorunda bırakılması cidden çok komiktir. piçtir, bu yüzden hayatı boyunca içinde bir boşlukla yaşamış, bu durumu içine sindirmiştir bu güzel insan.

natasha: bir diğer avanak. yalnız piyer gibi sevecen değil, aksine bana itici gelmiş bir kahramandır. çocukluğu sırf neşe ve sevgiyle dolu bir aile hayatı içerisinde geçtiğinden ömrünü sevilme ihtiyacı içerisinde geçirmiştir. dönemin rusya'sındaki ağır, grotesk havanın ortasında sırıtmaktadır, dünyadan haberi yoktur. her zaman neşe ile dolu ve beğenilme arzusu içerisindedir. vardır böyle çok güzel, oyuncak gibi sürekli etrafına sahici olmayan bir neşe saçan kızlar.

prenses mariya: romandaki favori kahramanım. çirkin bir genç kızdır. bir yandan cinsel arzularla dolu iken diğer yandan bunlara ket vurmak zorunda bırakıldığından beynini hurafelerle doldurmuş, çareyi dinsel tatminde bulmuştur. yakışıklı prens anatoliy'nin kendisini istemeye geldiği sahne romanın en matrak, en güzel bölümüdür. çok saftır, sevgideğer bir insandır.

prens andrey: prenses mariya'nın abisi. anlaşılıyor ki gençliğinden itibaren sürekli büyük sorumlulukların altına girmek zorunda bırakılmış, hep ciddi olmaya zorlanmıştır. ve bu sebeple hayatı boyunca mutsuz olmuştur. piyer'den çok daha mantıklı ve her ölçütte "başarılı" bir insan olmasına rağmen ona göre çok daha az dikkat çekicidir. mükemmeliyetçiliğin yok ettiği bir kişidir. ancak vurulup yere sırt üstü düştüğünde, gökyüzünü izlerken yaşadığı hayatın anlamsızlığını düşünür.

---spoiler---

bu büyük eseri bilmem "kötü roman" olarak tanımlayanlara ne demeli? bu eserde "büyük resim" insana ve tarihe dair herşeydir; savaş, barış, aşk, ölüm, ihanet, evlilik, acı. koskoca bir rus-fransız savaşının bütün etkileri öylesine güçlü fırça darbeleriyle ortaya konulmuştur ki. savaş sahneleri destansıdır. sanki bir kamera sürekli bütün kahramanların etrafında dönmekte bize onları değişik taraflarıyla gösterip durmaktadır. diğer taraftan milyonlarca küçük resim; ufacık ayrıntılardaki bile özenli, dâhice sanatsal yetenek okuyanı edebi hazzın doruklarına çıkarmaktadır.
tolstoy'un önemli eserlerinden biridir, belkide en önemlisidir. kitap napolyonun avrupa üzerinde kurduğu baskı dönemlerinde geçer. prens andrey ve piyer kitapta her nekadar iki ayrı karakter gibi gösterilsede benim gözümde tek kişidir onlar o kişide tolstoydur. bilemiyorum bunu bilinçli bir şekildemi yaptı yoksa benim uydurmam yakıştırmam mı. ikiside farklı yollardan geçerek hakikate ulaşırlar işin garip yanı bu romandaki yakın iki arkadaşın hakikati bulma yolundaki vesilesi nataşhadır. yani bir sevgilidir. burda ise sezai karakoçtan 'tut elimden dosta düşmana karşı bir iyi konuşayım' dizeleri gelmektedir. normal hayatta otobüste tramvayda yada uyurken sık sık aklıma çeşitli sahneleri gelir: prens andreyin savaşa gitmesi , piyerle olan konuşması kadınlar hakındaki uyarıları, piyerin ilk eşi kaltak ellenin kocasını kızdırması ve piyerin defol diye bağırmaktan çok böğürmesi yada prens andreyin nataşhayla tanışması ona aşık olması nataşhanın onu kısmen aldatması prens andreyin aşk acısıyla ruhunu özgürleştirmesi vs gibi içimde yer eden okurkende gözlerimi dolduran kısımları vardır. son olarak tolstoyun karakter betimlerinde olay ve durum tahlilerinde aştığı insan psikolojisini bizim telefonumuzun özelikleri kadar iyi bildiğini gösterendir savaş ve barış. tolstoyu ben her zaman hocam,arkadaşım olarak bildim bu zamanada kadar da çok şey öğrendiğimi düşünüyorum dahada öğrenicem.buraya kadar sabırla entrymi okuyanlarada tavsiyem olsun eğer savaş ve barışı beğendiyseniz,işte aradığım yazar işte aradığım yol dediyseniz dirilişi itiraflarımı kazakları anna karaninayı,gençliğim çocukluğum itiraflarım gibi eserleride en kısa sürede okumanızdır.
haydi bir de günümüz sevgi sözcüğünü kulanalım tostoy için,
(bkz: tolstoy reyiiiiz)
görsel
Yazılmış en önemli kitaplardan biridir. Bütün edebiyat tarihinin dönüm noktası, kilometre taşıdır bu roman.

Diyolar ki, çok kalın bir kitaptır.

Yeteri kadar okuma yaptıktan, konuyu "sindirme" aşamasına geldiğimizde anlarız ki, bu, hiç de böyle değildir. Bu , sadece bir roman diil, bir tarih kitabı, bir sosyoloji kitabı, bir psikoloji kitabıdır , ve tabii aynı zamanda eşine az rastlanır bir edebiyat kitabıdır... Bu alanların hepsinde de bir başyapıt olabilmiş belki de tek kitaptır !!...

Mesela okuduğumuz, okuyacağımız onbinlerce sayfalık roman, tarih, sosyoloji kitaplarının hepsinin bir özetidir bu.

Aslında şöyle dersek, bu kalın kitabı okuyunca bir sürü "ince" kitabı okumasanız da olur !!... Savaş ve barış ' ta hemen her insan hayat hikayesinden kesitler vardır.

Bi de savaş ve barış...savaş savaş mıdır, " barış" barış mıdır ?!...barış ' ı anlatır tolstoy, insanların yalanlarını, kıskançlıklarını, birbirlerine kurdukları tuzakları...kadınları erkekleri....

Bütün barışlar aslında bir sürü küçük küçük savaşlar diil midirler....

Savaşı da anlatır...hem de avrupa tarihinin en önemli savaşlarından birini. Bugünkü avrupa nın temellerinin atıldığı savaşı. Avusturya macaristan imparatorluğuyla rusya nın viyana yakınlarında napolyon ' u nasıl "durduramadığını" , austerlitz ' ı, schöngraben' ı...kutuzoff ' u , miral' ı...

Rusların bile napolyon ' a nasıl hayran olduklarını...

Sonra o savaştakiler evlerine dönerler, tamamen değişmişlerdir, eşim diye sevdikleri, anılarını her an yanlarında taşıdıkları eşlerini yeniden görürler...ve iğrenirler onlardan..

Çok önemli bir kitaptır savaş ve barış. Anladıktan sonra " demek ki insanlık 2500 sayfaya özetlenebiliyormuş " dersin.

Ama doğru, göz korkutacak kadar kalındır.

Ben olsam okullarda sınıflara bölüştürürüm bu kitabı. Herkese bir numara veririm, sonra kitabı numara sırasına göre anlattırırım. Bu, kitap sevmeyen toplumu en azından bu şekilde savaş ve barış'la tanıştırırım.

Çünkü bu kitabı okumadan ölmemek lazım.
cogu kisiye göre yazilmis en iyi kitaptir ve cogu top 100 gibi listelerde genellikle 1.sirada görünür.