bugün

Savaş sevmeyiz ve istemeyizde, yurtta sulh cihanda sulh diyen bir atanın evlatları olarak gerektiğinde kan kusturacağımızdan da kimsenin şüphesi olmasın.

klavye delikanlılığı diyenlere cephede şehit düşmüş dedelerimiz kefildir. bu kan yine o kandır, emin olabilirsiniz.

Edit: ağzımı bozmayacaktım ama illa küfürlemi adam edelim. soytarıca yaptığınız popülizme karnım tok. Benim düşüncem ve politikam bu. Bende gider şehit olurum, elde imkanlar bugün buraya yazmaktı yarın şehit olmaktır. Yine benim politikamda biz dikenli bir yola çıktık ayağını düşünen gelmesindir. Sizin askeriniz bizim değil mi amk. Sik kadar beyniniz yok burjuvazi düşüncelerinizle siyaset yapacaksınız. Yemezler, ben türkün geçmişin kültürel yapısından bahsediyorum burda, atatürkünde dediği gibi "istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve cumhuriyetine kasdedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler."

Ben bu ülke ve bayrak sevgimi sizinle tartışmam.
ne güzel dimi, savaş türkün bayramıymış da yok düğünüymüş de he amk o zaman kalkın halay çekelim düğünmüş, bayrammış geçin bu boş lafları. askerin yanındalarmış, arkasındalarmış, evlatlarını feda etmeye hazırlarmış. biri de artık şu askerin yakasını bırakın be kardeşim demiyor. anca boş boş tweetler atın, sözlüklere sayfalarca yazılar yazın, sokaklarda arabalarla konvoy yapın, en büyük asker bizim asker diyin. bunun kime ne faydası var, hiç kimseye faydası yok. kurşunu da o ibnelerin bombalarını da yiyen yine türk askeri oluyor. ne için, birkaç siyasi isim mitinglerde hava atsın, bazı gerizekalılar twitter'larda başlık açıp tweetler atsın, birileri askerin sırtını pohpohlayıp onların kuyularını kazsın diye. ateş düştüğü yeri yakar derler ya sonuna kadar haklı söylenmiş bir söz bu. resmi rakam olarak 33 tane asker öldü, 33 evde yas var, 33 tane anne 33 tane baba evladını kaybetti, ama milyonlarca gerizekalı onların acılarını hiçe sayıp savaş türkün bayramıdır diye başlık açıyorlar. kusura bakmayın ama sikerler öyle bayramı.
birisi de desin ki "gittim gönüllü savaşmak için başvurdum", ya da bir başkası desin ki "atladım otobüse sınıra gidiyorum savaşmaya".

yok, bunların hiçbirisi yok, heyecan yapmış, almış gazı, başkalarının hayatları üzerine coşuyor.

sırf laf amk...
Abi yeter baydınız, klavye başından savaş çıkarmayın artık.
savaş kimsenin bayramı değildir. böyle aptalca bir cümleyi söyleyeni bana getirin karanlık bir ormana götürüp kulağının dibine iki kurşun sıkayım sabaha kadarda o ormanda bırakayım ve 2 dakika aralıkla mp5 ile havaya ateş açayım bakayım ne yapıyor.

savaş en ama en son çaredir.çaresizliğin çaresi.
görsel
"Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Hakiki düşüncem şudur: Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir."

(1923, Adana) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 128)
Yurtta sulh cihanda sulh.
bir çomar inanışıdır. biz atamızın da dediği gibi "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesine inanıyoruz.
Ülke sevgisinden bağımsız artık aptalca bir söylem bu. Zamanı gelince evet, ezilmemek için kaybetmemek için yapılması gerekir ama bundan zevk alıyormuş gibi davranmak saçma. Karşına teke tekte çıksa mahvedeceğin adam yukarıdan bıraktığı bir bombayla hayatını kaydırıyor, bu mu düğün bayram? Ve savaşta kazanan yoktur, daha az kaybeden vardır. Bu yüzden bunu bayram diye nitelendirmek bu çağda gerçekten ergence bir kafa yapısı bence.
savaş, Barışın Sağladığını Yıkıp Gider.