bugün

insanların ismini yanlış söylemek ve bunu sürekli yapmak. ulan çocuğa babasının, babasına da çocuğunun adıyla seslenmek nedir ya aklıma sıçayım.
anahtarı içerde unutup kapıyı kapatmak.

kulaklıksız dışarı çıkmak.
Elimde dolu sigara paketi, ve çöpe atılacak boş paket vardı karıştırıp dolu paketi çöpe boş paketi cebime koyup gitmiştim.

Arabayla gece karanlıkta mahalle arasında giderken, fosforlu elbiseli belediye işçilerini naylon kâgıt sanmış son anda durabilmiştim. (iki çizgi paralel fosfor ve simsiyah elbise mi olur yanına yanaşana kadar yerde duran naylon poşet gibi görünüyor zifiri karanlıkta.)

Kantinci bir arkadaşıma yardım ederken canım çekmiş şu ekmeği de ben sandviç yapıp yerim diyip bi ısırık alıp, içecek almaya dolaba giderken arkadaş benim ısırdığım sandviçi farketmemiş ve hızlıca kağıda sarıp zenci bi çocuğa satmıştı.(Allahtan intikam almaya gelmedi zenci halimiz dumandı.)

Yanyana iki arkadaş çay içerken farkında olmadan bir kendi bardağımdan bi onunkinden içiyorken, arkadaşa sen niye çay içmiyon demiştim.

Nargileye köz getirirken köz arkadaşın pantolonunun mâlum bölgesine düşmüştü zor söndürdük ateşini.
bardak suyu ayran diye bir sure calkalamak.
Mesela bunu saniyelik salatalıklar diye okumam.
otobüs şoförüne iyi günler diyecekken son anda hiçbir tanışıklık olmamasına rağmen görüşürüz demem. adamın attığı bakışı hala unutamıyorum.
Eldivenle telefonun parmak izi kilidini açmaya çalışmak. Yetmezmiş gibi eldiven modu açık değil miydi niye açılmadı bu şimdi diye düşünmek.
karpuzu yıkamak.evet baya ciddi yıkadım karpuzu.
Babamın aramasına uyku mahmurluğuyla telefonu "Efendim sevgilim" diyerek açmak...
gözlüğümün gözümde olmadığını unutup gözlüğü ittirmeye çalışmam ve parmağımın gözüme girmesi.

insan içinde utanç verici olabiliyor.*
çok sıcak bir çorbaya balıklama dalmak ve dil ile dudağının yandığını, beynin farkettiği an var ya. işte o an anlatılmaz ancak yaşanır.
başlık saniyelik olmasına rağmen, benim bu sabah öğrenmemle birlikte, günlerdir süren salaklıklardır. aylardır iş bekleyen ben, git hazırladığın cv'ye bir rakamını yanlış girdiğin numaranı fark etme ve çeşitli kurumlara gönder. neyse ki diğer girdilerim doğruydu da, ulaşmak isteseler oradan ulaşırlardı diye kendimi rahatlattım. benim ki salaklıktan öte, dikkatsizliğin diz boyu olduğu durum.
bir keresinde telefon elimdeyken telefonumu aramıştım nerede bu diye..

bir iki saniyelik birşeydi..
Bir kere kendi Evimin kapısı diye alt kattaki komşunun kapısını açmaya çalışmıştım. Adam sese geldi noluyoruz diye kapıyı açtı elimde anahtar bir beş saniye anlamsız bakıştık.
-muzaffer beyle mi görüşüyorum?

- evet. ben kadınım.
Tekrar yazmaya başlama kararı almak.
Telefonla konuşurken kaybolduğunu sanmak ve anlık kalp krizi.
Geçen stajda müdürün odasından çıkarken kapıyı çalmıştım. Arada herkese oluyordur bu.d
cenaze evinde olenin esine basiniz sagolsun yerine darisi basiniza demek.
Ben ve en az 60 yaşındaki komşumuz arasında gecen konuşmada yaşanmıştır

+Nasılsınız
-iyiyim siz
+iyi, allah nurlar içinde yatırsın o zaman

Hala adamın yüzüne bakamıyorum.
geçti artık gel saklanma.
Kahveyi bardağa dökeceğime çöpe dökmem.
-allah'a emanet ol kanka
+tamam.
Alkolden nefret eden arkadaşım ve ailesinin evinde bira içerken birden kapı çalmasıyla arkadaş zor durumda kalmasın diye elimdeki bira şişesini refleks olarak akvaryuma daldırdım.
Daha önce de anlatmıştım. Bundan birkaç sene önce, aslında tam olarak 5 yıl 3 ay önce bir ev kazası sonucu kolumda ciddi bir yaralanma oldu. 4.5 saatlik bir operasyon, sonrasında 1 ay alçıda kalan, 15 gün de fizik tedavi gören bir el, 4 kişilik plastik ve yaklaşık 10 kişilik kalp damar cerrahıyla tamir edilen 3 tendon ve 1 atardamar...

Hikaye kazadan tam 15 gün sonrasında geçiyor. Dışkapı ssk hastanesi el heyetine çağırıldım. Alçıyı açıp elimin durumuna baktılar. Yuvarlak bir masada hoca olduğunu düşündüğüm bir kadın doktor, etrafında da 10 15 kişilik bir ekip var. Elime baktılar. Bu esnada masadaki laptopta bir fotoğraf açık. Ben önce testere filmi ya da ışid operasyonu sandım çünkü dikine boydan boya yaklaşık 30 cm açılmış kıpkırmızı bir insan el bileği görünüyordu. Sonradan onun benim kendi öz el bileğim olduğunu anladım. Testere filmi bok yemiş yani. O derece mide bulandıran bir fotoğraf. Konuştular, tartıştılar, bana birkaç soru sordular... Sonrasında 15 gün sonra yine gel dediler. Ben de teşekkür edip kapıya yöneldim. Sonra döndüm dedim ki "o resmi alabilir miyim?"

Güldüler ama vermediler.