bugün

biten ilişkide açık kapı, daha doğrusu cepte, yedekte tutmanın bir başka yolu. değer veriyorsan ya adam gibi hayatında olur, kimse umrunda olmaz. gidip kendini başka bedenlerin üstüne atıp, tatmin olamadığında geri dönmek değildir değer verme kavramı.
artık sevmiyordur.
- sana değer veriyorum sevgilim.
+ x miyim lan ben ?

tamam iğrençti.

ne yapalım akşamın bu vakti ancak bu kadar oluyor.
terkedildikten sonra alınan teselli ikramiyesidir.bozdurup harcayamazsın bir boka yaramaz.
zaten değer veren bir insanın değer verdiğini belirtmesine gerek de yoktur.bu açıdan da anlamsızdır zaten.
boş laftır, terk edenin vicdanını bir nebze olsun hafifletir, terk edilen açısından bir tek o verildiği iddia edilen değer
n yalan olduğunu kabul edememe süreci başlar.
artık eski sevgilidir.
ben x miyim bana değer veriyorsun lan cevabını verebileceğiniz sevgili.
seni seviyorum denilince de yüksek ihtimalle teşekkür eder bu. öyle konsantre öküzdür. *
değer vermediği halde değer verdiğine inanıp buna karşısındakini de inandırmaya çalışan tipitip.
parçalamaktadır, he diyip geçin.
(bkz: bana su da ver)
dediğine göre, değer vermeyen sevgilidir. zaten verse ve sizde bunu hissetseniz böyle bir kelama ihtiyaç duyulmayacaktır. fazla vakit geçirmeden yörüngesinden ayrılmak gerekir.
Ben sana ne vereyim diye cevaplanacak hede.
Sevgili mi?? O ne abi? Bilen bi zahmet anlatsın.
Sevgili dediğin zaten sana değer verdiği için seninle olan kişidir. Üstelik bunu direk söylemenin mantığı ne?
ya gülmeyeyim diyorum ama daha "sana değe" yazmışken çıktı bu başlık karşıma. hani cümleyi bile tamamlamamıştım daha.

anlatmak istediğimi anlatabilmem için önce şunları anlatmak lazım. (neyleri? du bakalım ben de daha bilmiyorum ne yazıcam.)

ben kolay kolay sinirlenmem sözlük.
öfke ve nefret dolu bir mahallede geçti çocukluğum. hâliyle ben de nasibimi aldım bu öfke yoğunluğundan. kavgalar, küfürler, yara-bereler, küslükler, bin türlü adilikler diyarıydı resmen mahalle. bilirsiniz bu mahalleleri. insanlar öyle nefret etmişlerdir ki hayattan, sırf göz göze geldiler diye kavga ederler. ben de böyle bir ortamda büyüdüğüm için ota boka sinirlenirdim. günde birkaç kere yüz damarlarım şişerdi öfkeden.

bu mahalleden dışarı çıkmamla gördüm ki herkes böyle değil. öyle insanlar var ki sevgi dolu, mutlu. başta birkaç kez öfkelenecek oldum. ne vardı ulan gülünecek? birkaç kez kavga çıkaracak oldum. "ne var ulan niye gülüyorsunuz? komik mi lan? niye mutlusunuz anasını satayım?" fark ettim ki bunlar çok sakin insanlar, kavga bile çıkaramıyorsunuz. mahallede anlatsam kavga bile etmiyorlar diye, eminim önce öfkelenip sonra gülerlerdi.

bu insanların içindeyken büyüdüğüm ortam sağ olsun sürekli öfkelenecek bir şey buldum. öfkem büyüdü de büyüdü. sevdiğim insanları kaybeder oldum, öfkeden kendimi kaybedip ettiğim laflar ve yaptığım mallıklar yüzünden.

yaa, dedim sonra, ben neden öfkelenip duruyorum? niye bu kadar etkiliyor benim hayatımı? bir sakin olayım yahu. ben de sevgi dolayım, huzur bulayım. çiçek, böcek, kuşlar, güneş, bulut, gökyüzü... oh ulan ne güzelmiş şu sakinlik denen şey. sonra var ya allaah ben bir sakinleştim ki sormayın.

tabi birden sakinleşmişim gibi anlattım da böyle anlattığım kadar mükemmel gelişmedi. yıllar geçti ben daha az öfkelenir, öfkem yüzünden daha az insan kaybeder, daha az pişman olur bir hale geldim. öfke bir gelince ne dediğini bilmiyor insan. kendisinin bile şaşıracağı şeyler söylüyor. pişmanlık duyduğum ne varsa aha bu öfke yüzünden oldu hakim bey. neyse işte 6-7 yıllık bir süreç içinde ben şirin baba gibi sakin birine dönüştüm.

en son bundan 15 ay kadar önce sinirlenmiştim ve tahmin edin ne oldu? aaa bildiniz mi yoksa? bildiyseniz mesaj atın bakın şimdi cevabı söyliycem. evet evet elbette sinirim kabından taştı ve ben yine ağır laflar edip sevdiğim bir arkadaşımı benimle asla barışamayacağı bir şekilde kırdım. hatta sırf ona öyle laflar ettim diye 3-5 arkadaşımı daha kaybettim. ben insan kaybettikçe kendimden nefret ederim. sonra kendime öfkelenip kendimi de kaybederim.

neden sakin bir insan olduğumu ve kendi öfkemden neden nefret ettiğimi anlattıktan sonra yine ana konuya dönelim.

benim sevdiğim bir kız var sözlük. birtakım -bu entrynin konusu olmayan- sebeplerden ötürü ayrıyız. ama sevdiğimi söylemekten çekinmem. insan sevgiyi söylemekten çekinmemeli. aşikâr olanı saklamaya lüzum yok. onu hala sevdiğim belli bir şey.

ayrılmamızdan sonra olan konuşmalarımızdan birinde ona "sensiz yapamıyorum" dedim ve bana cevabı yüzüme gülüp "ama ben sensiz yapabiliyorum" demek oldu. bu diğer insanlar için öfkelenilebilecek bir cümle sanırım. ben o zaman gülmüştüm. sakin bir insan olduğumdan beri, eskiden olsa öfkelenebileceğimi bildiğim ama işte şimdi öfkelenmediğimi fark ettiğim zamanlar güldüğüm gibi güldüm. e haklıydı. neden birisi hayatında kafasındaki kişi olmadan yapamasın ki? ya da niye bunu ona söylesin? onsuz yapamıyorsam bu benim problemimdi. onu niye karıştırıyordum ki işin içine? bu cümleyi ister düşünerek ister düşünmeden söylemiş olsun hakkı vardı. olması gereken buydu.

aynı gün içinde bana dedi ki: sana değer veriyorum.
ben o an ikinci kere güldüm.

hadi baştaki konuya dönelim.

evet bu başlığın varlığına gülüyorum çünkü var olduğuna adım gibi emindim. zira bu cümle güzeldir, iyidir fakat klişedir. benden önce başlığa entry giren 23 yazar olması da gösteriyor bunu. (ama okumayın onları ya, birçoğu iğrenç adamlara benziyor.)

peki klişe nedir?
klişe, "değişiklik göstermeyen"dir. ah ulan tdk sen yok musun sen. yani tabi başka anlamları da var da şimdi halk olarak biz bu anlamda kullanıyoruz. ("sloganvari" de güzel kelimeymiş bu arada. örnek cümle içinde kullanıcam bir ara.)

bunu kimi zaman ayrılık konuşmalarında kimi zaman bir süre geçince kimi zaman ilişki içindeyken duyarsınız. bu cümlenin klişe olması karşınızdakinin size verdiği değeri düşürmez elbette. yani hakikaten değer vermiyorsa kullanacak hali yok. herkes en az bir kere duymuştur ya da söylemiştir. kullanılmasının altında yatan en büyük etken risksiz oluşudur. ne bir şey vaat eder ne de yolları kapar. abartılı bir şekilde örnek vermek gerekirse karşı komşunuz mehmet amcaya da sana değer veriyorum mehmet amca diyebilirsiniz. tabi ki eski sevgiliye söylemek farklı bir şeydir. ("eski" sevgili deyince nasıl içime oturdu var ya of be. bir daha kullanmıycam bu tamlamayı.)

bu cümleyi birkaç kere hem söylemiş hem duymuş biri olarak bu cümlenin gelebileceği anlamları az çok biliyorum. liste yapayım da okumak kolaylaşsın, boşluklar artsın.

1-seni kırmak istemezdim, gerçekten ben de üzgünüm. ancak bunu söyleyemiyorum.
2-seni seviyorum ama bunu söylememin doğru olmadığını düşünüyorum.
3-seni sevip sevmediğimden emin değilim.
4-seni sevmediğimi fark ettim ancak sevebileceğim biriydin ve seni kaybetmek istemem.
5-seni seviyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum.
6-beni sevmemenden korkuyorum bu yüzden sevdiğimi söyleyemiyorum.
7-seni sevmiyorum ama bunu kendin anlaman lazım çünkü sevmediğimi söyleyemeyecek kadar bencil biriyim.
8-mehmet amca siz trafik kazası geçirince ödüm bokuma karıştı.

gördüğünüz gibi hem seviyorum hem sevmiyorum yerine kullanılabilen bir cümle bu. e benim için bir problem değil bu anlam kargaşası çünkü onun beni sevdiğini biliyorum.

kendi meseleme gelecek olursam, ki bir zahmet geleyim artık.

son konuşmamızda (ki güzel güzel konuşuyorduk, az sonra bu konuşma meselesini de açıcam) sorunun benimle değil kendisiyle ilgili olduğunu anlatıyordu ki tabi aklıma "sorun sende değil bende" klişesi geldi. e güldüm ve söyledim. sonra konu daha önce söylediği "sana değer veriyorum"a geldi, bunun da klişe olduğunu söyledim.

ne olduysa o anda oldu. arkasını döndü ve çekti gitti.
ya konuşuyoruz di mi şurda? hayır konuşmayı kesmek istediğini söylersin, gidersin. sinirlendiysen sinirlendiğini söylersin. ya "konuşuyoruz" şurda. sonra bir bakıyorsunuz "konuşabildiğimizi görmek güzel, bize yakışan da bu" diyen kişi arkasını dönmüş gidiyor.

başta söyledim, ben kolay kolay sinirlenmem sözlük. ayrıldığımız için aşırı üzüldüm ama ona gram sinirlenmedim çünkü bu doğal bir şey, bitmesi gerektiğini düşünüyorsa sürecek hali yok. bunu telefonumu kapattığımı bildiği bir akşam mesajla söylediği için elbette kırıldım çünkü "bir gün benden ayrılırsan mesajla olmasın" demiştim ama gram sinirlenmedim çünkü o an söylemesi gerektiğine inandıysa o an söylemesi doğru bir şey. "ama ben sensiz yapabiliyorum" dediği zaman gram sinirlenmedim, çünkü böyleyse evet bunu söylemesi bile iyi bir şey. en azından ne düşündüğünü söyleyebiliyor demek bu.

ama konuşmanın ortasında neye sinirlendiğini bile söylemeden çekip gitmesine, peşinden gittiğimde hala konuşmamasına, ben onu anlamaya çalışırken sadece söylediği bazı şeylerin klişe olduğunu söylediğim için (hala bunun neresine sinirlendi anlamadım) bu şekilde davranmasına ve "niye böyle yapıyorsun?" diye sorduğumda "bunu yapmama izin verme o zaman" deyip yine gidişine sinirlendim.

çünkü ben konuşalım, birbirimizi anlayalım diye çabalarken onun bu şekilde davranması evet sinirlenilecek bir şey.

kendimi nasıl dışarı attım, bilmiyorum. kaç sigarayı üst üste yaktım, bilmiyorum. telefonumun camı nasıl çatladı, bilmiyorum. o 6-7 saat nasıl geçti, nasıl yakın bir arkadaşım ve yeni tanıştığım sevgilisiyle bir avmye geldik, bir fikrim yok. ikisinin yanında ne işim var, niye kavgalarına şahit oluyorum, niye bana ayrı ayrı dert yanıyorlar, niye onlara başka insanlara dair üzücü hikayeler anlatıyorum? bunları da bilmiyorum. sinirlendiğim andan itibaren kopuk kopuk duruyor o saatler zihnimde.

buluşmalarına üçüncü olarak katılıp nasıl ayıp etmişim ama di mi? o da başka bir entrynin konusu.

kendi sinirimi sevmem ben. hem gün de geçti üstünden, sakin biriyim yine. oh ulan buraya da kustum içimi rahatladım.


bu kadar uzun ne yazmış diye merak edip okuyan, vaktini çaldığım herkes affetsin.
ee bi zahmet denilmesi gereken sevgilidir. yok bide karşı komşuya değer verseymiş.

bence abartılması gereken bir yan barındırmıyor.
sana değer veriyorum dedikten hemen sonra bir ama geliyorsa,sizi sıkıntılara yuvarlayacak olan sevgilidir.
Söylemesine gerek olmayan sevgilidir. Söylüyor ise hissettiremiyor demektir ki büyük sorun. Her şeyi sözler ile ifade etmek gerekmez kimi zaman. Sadece o hissi verin. söyleyince deyim yerinde ise, ucuzluyor.
Batarsın. Benim naçiz bedenim her geçen gün dolar ve euro karşısında değer kaybediyor. Bana değer vereceğine dolar al euro al onlar sana değer katsın. Aslında altın bayağı bi arttı yaz da geliyor daha da artacak boşver altın al en iyisi altına değer ver evet.
"Sana değer veriyorum" can acıtan bir sözdür. Ya biri size aşıktır ama siz değilsinizdir kilit cümle budur yada siz aşıksınızdır ama karşınızdaki artık sevmiyordur ve bu onun kaçış cümlesidir. Mutluluk barındırabilecek kelimeler değil bunlar.