bugün

tamamen zevk ve anlık arzulara indirgenen mutluluktur. bir yaz yağmuru gibi şiddetli, fakat kısa süreli. beşeri yolculukta bir oyalamaca, aldatmaca veya kandırmaca. şuan mutlusun, bir sonraki anda mutsuz. gösterişli, lakin değersiz. çünkü yağmur bitince, elde var sıfır. paran var, itibarın var, istediğin kadını elde etmişsin, iyi bir makama sahipsin, fakat toprağa girdiğinde hiçsin. meselenin korkunç tarafı da süründüğün bu yolda çektiklerinin ismini mutluluk koyman. nasıl bir mutluluk ki, ruhun yalnız.

sürekli bir koşturmaca, sürekli bir hareket, sürekli bir değişim, sürekli farklılık; fakat nereye doğru ve kim için? sonu nedir? sorumluluğun nedir?
bu mutluluğun sahteliği, insanı vesveselere hapsedecek kadar güçlü. bir an düşünmeye görün, hemen saptırıcı tepkiler tezahür eder. damardan uyuşturucu almış bir müpteladan farkın yok. o an mutlusun. bir an sonra mutsuz. bir sonraki sefer ise, daha fazlasına ihtiyacın var. yine mutsuz, yine daha fazlası.

hakiki mutluluk ise, insanın dışındaki evrene sıçrayan üzüntülerin, öfkelerin ve sevgilerin arka planında insanın benliğini saran huzurdur. işte bu mutluluk, hem ilim, hem bilinç hem de duygu ile varolur. dertler, sancılar, sıkıntılar bitmez, fakat kalp huzurdadır. çünkü yolun sonu aydınlık. filozoflar, bilim adamları, siyasetçiler, toplum mühendisleri; otursun düşünsün. mutluluğun adını koysun. yeryüzünde cenneti vaadetsin. fakat, toprak aynı toprak; ölüm aynı ölüm... yeryüzündeki cennet, sahte bir cennet. sahte cennette, hakiki mutluluk? mümkün mü bu?
"mutlu azınlık" filminde açıkça anlatılmıştır. tüm değerlerin yok sayıldığı süreçte gerçekten mutlu olunabilir. gerisi zaten sahtedir.
hayatın kendisidir. hayat bir afyondur, acıları muvakkaten dindiren bir afyon. insanın kaçışının bir tezahürüdür hayat. hayat tanrı'dan hiçliğe gidiş olduğu için, sahte bir mutluluktur.
(bkz: instagram)