bugün

görsel
görsel
günün ismet özel dizesi

kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman

Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Mangalın küle mahcubiyeti artar
Divitlerin ucu eğrilir akıtmaya başlar hokkalar
Ayırır denizin kibrini bin parçaya ünlü keman

Donup kalır kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Kefesi kibrit çöpü hissiyle ağdırılan terazi
Duyulur arş-ı âlâda ipsiz birinin çürümüş tahta perdelere
Attığı yumruk tangır tungur

Kala kalır açık kalır tentürdiyot şişesinin kapağı
Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
işitmek istemezsin çığlık istemezsin ah ü enîn
Nedir bu dersin ciyak ciyak
Sırası mıydı şu öğle vakti.

Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Kilidiyle kırk yıldır nikâh altında kalan defter yanar
Kilit kalır nikel kilit alevlerin büktüğü nikel kilit
Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman

Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Akvaryuma dalıp gitmek sırası bir türlü bize gelmez
Biblonun boyasındaki çatlağı fark ederiz
Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Bir bahane uydurup baklacılar konserine gitmeyiz.

- ismet özel
Haydi gülümse!
Gülümse ki,
Gözlerinin içi gülsün.
Öyle bir gülümse ki,
Ağzın kulaklarına varsın.!

Ruhunu yaralayan dünya ya inat,
Kalbini paralayan insan a inat,
Bedenini gecekondu sanıp,
Yıkmaya çalışanlara inat,
Gören sana deli de dese,
Sen yinede gülümse!

Sen gül ki,
Gönül gülsün göz gülsün,
Öyle bir gül ki,
Seni sevmeyen ölsün..!!!
sevdiğin müddetçe
ve sevebildiğin kadar,
sevdiğine her şeyini verdiğin
müddetçe
ve verebildiğin kadar gençsin.

nazım hikmet ran , ölçü

günaydın sözlük, mutlu günler..
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun:
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak:
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
içimden bir şey:
belki diyor.

Nazım Hikmet Ran.
her sabah seninle başlar
ve ben her sabah
ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarım...

ümit yaşar oğuzcan

günaydın
yağmurlu ve toprak kokusu hissedilen sabahtan, mutlu bir gün geçirmeniz temennisiyle..
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
Yüreğimde büyüttüğüm gül güneşe çıkamaz
Yüreğim o gülü büyütmezse ışıyamaz.

Günüm seninle başlasın istemiştim
Çok değil ki…
Bir içten gülüşünle ışısın gecem
Uzun suskunlukların dilsiziydim
Sesin aksın istemiştim dupduru
Dağ suları gibi serin
Yüreğimin ölü topraklarına.
Kirpiklerin gölgelesin yüzümü
Gözlerin ömrümün göğü olsun
Demiştim, çok değil ki…

Bir uzun yürüyüş düşlemiştim
Avuçlarının ince çizgilerinde
Öperek ürkek gülümsemeni usulca.
Dünya tepeden tırnağa sen
Buğulansın istemiştim ılık nefesinle
içimin buzlu camları.
Rüzgârda titreyen dallar misali
-Bilsen unutmuşum nicedir-
Ürpersin tüylerim tel tel her değdikçe
Savrulan saçların solgun tenime.
Çok değil ki, kırılsın acının ayazı
Mutsuzluk dinsin biraz demiştim.

Bir uzun güz geçmişti bin uzun hüzün
Sevgi denilen o ilkyazın üzerinden
Yaşamak eski sevincini çoktan yitirmişti.
Düşsün istemiştim yüzünün sabahından
Ömrümün akşamına bir düş inceliğinde
Öpüşün, dudağında çiçeklenen çiy taneleri.
Çok değil ki, çok değil ki diz çöküp
Göğsünün köpüren pınarlarından
içeyim istemiştim hayatın can suyunu
Ağzının pembe ufuklarında soluklanarak.
Bir dem barışık olsun can ile ten demiştim
Bir dem iliklerimde duyayım yaşamayı
Uyumun mutluluğunu sende bularak.

Şükrü Erbaş.
Şuraya bir kahve bıraksanız daha makbule geçer.

Bir istek.
günaydın sözlük, şiirle başlayan gün kötü geçme ihtimali az

unuturum diye uyudum,
yine seninle
uyandım.
belli ki uyurken de sevmişim seni..

cemal süreya
Daha son sözünü söylemedi hayat;
Belki yarınlar, Mutlu sonlar var.
günaydın sözlük çok sevebilmeniz dileğiyle..

ve bazen hayattır sevmek.
Birini çok uzaktayken bile
yüreğinde taşıyabilmek..

özdemir asaf
Gönül düşünce sevdaya
Ne söz dinler, ne göz görür
Ne kelamin önemi kalır
Ne de suretin.

Güzelde odur çirkin de,
Hayat da odur
Hayatın en güzel şeklide
Biçare insanın gönlü sevdaya düşmeye görsün
Unutur herşeyi
Göz görmezken sevdadan başka,
Yeter ki,
Biçare insanın gönlü sevdaya düşmeye görsün..

Sevda belki bir düş
Belki de benim düşüm
Sen sevdam
Benim düşüm..
Gecenin zorla gözlerimi kapatması,
Ve güneşin olağanüstü,
ısıtması gibisin.!