bugün

çocukluk yıllarının oyunlarından biridir. asıl adı "öcü baba oyunu"dur. çocuklar arasında böyle söylenegelmiştir. oyunda bir kişi öcü baba olur ve 1'den 10'a kadar bir sayı seçer. sonra diğerlerinden uzak ve görünmeyeceği bir yere geçer. diğer elemanlar da açık arazide el ele tutuşup dönerekten, hep bir ağızdan bu cümleyle başlayan sayı sayma işlemine başlarlar. örneğin öcü babamız 3 rakamını seçmiş olsun. elemanlar, yüksek sesle:
-saat biiir ooolduu, öcü baba gelmediiii
-saat iki ooolduu öcü baba gelmediii
-saat üüüç olduuu öc...
derken öcü babamız saklandığı yerden bir hışımla çıkıp çayırda otlayan kuzulara dalan bir kurt gibi her gördüğü elemanı yakalamaya çalışır. elemanlarımız da büyük bir heyecanla ve yakalanma korkusuyla sağa sola kaçışıp dururlar. yakalanan oyundan çıkar. ve bu şekilde eleman sayısı azalır. yani sonuçta bir kişi kazanır. ha ne halta yarar bu? onun cevabı yok. 10 puan kazanır, diyebiliriz. kendini iyi hisseder, ego yapar falan işte. biz yetişkinler oynasaydık eğer bu oyunu, kesin büyük iddialara girerdik. bak şimdi aklıma geldi de acun ılıcalı görmesin bu başlığı. yoksa yeni bir yarışma çıkartır başımıza.

ayrıca bu cümlemiz farklı amaçlarla da kullanılabilir. (misalen biz arkadaşlar arasında kullanırız). genelde buluşma yerine geç kalmış kişiler için kullanırız. tabi burada buluşma saatine göre saat kısmını değiştirebiliriz de. sadece bununla da sınırlı değil tabii ki bu kullanım. beklediğimiz herhangi bir olay, sonuç (kötü geçen sınav sonucu), nesne için de kullanabiliriz.