bugün

alkol tüketmeden 3 günden fazla duramıyorum. sanıyorum alkol bağımlısı olma yolunda ilerliyorum.
türk'üm, doğruyum ve fenerbahçeli'yim .
donduran duygusuzluğun ardında eksilen duygularım olmuş. hayat zemheri ayazında bırakırken beni, telaştan kalbimi sokakta unutmuşum. kalbimin duygu lobu donmuş. yoksay butonu takılı kalmış. aşk ihtimali...yoksay. sevgi kırıntısı... yoksay.
hissettiğim bir lokma güzellikleri kar bilip ardına bakmadan gitmeyi şiar edinmişim. hem de yüreğim köpek gibi sevgiye açken.

tüm bunların sebebi de sensin ey hayat, insanlara inancımı köreltmişsin benim. ben bir çocuk saflığında kaybettiğim duyguların farkına bile varmamışım. cesaretimi topladığımda tutunduğum dal benden de zayıf olunca, duygusallığımı her fırsatta hançerleyip yüreğimi kan kaybından öldürmeye and içmişim sanki.

böyle zamanlarda yaradana bakıyorum başımı gökyüzüne çevirip, beni görürken yüreğimin halinden haberdar mısın diyorum. umarım hissettiğim duyguları anlıyordur.

herkes yaralı sözlük. herkes yaralı. yüreğindekine merhem arıyor kimi, kimi sonu çabuklaştıracak zehir. en azılı hançerin ucundaki acımasız zebani, sevdim dediği.

yarasına çözüm sandığına tutunmaya çalışırken, o çözüm sanılanın da yaralı olabileceği ihtimalini yok sayıp, kendini kurtarma derdinde herkes. ne etmeli bu soğukta? var mıdır duygularıyla mantığını dengeleyebilen biri?

tadı yok hayatın. hayattan bir bok anlamadan yaşayıp giden boş beleş biri olup da mutlu olaydım ne vardı? didikledikçe hayatın boku çıkıyor. geriye sifonu çekmek kalıyor. ne olurdu giden ben olaydım.

bugün sevmiyorum seni hayat. kendimi kandırmaktan yoruldum. görünme bugün gözüme, tüm günahların belleğimde. donan yüreciğimi ısıtmadan, yoksaydırdıklarını düzeltmeden görünme gözüme.
şu sözlüğe her girişimde ya şifremiz ya da nickimi yalnış yazıyorum. bir kere bile bir de bir giremedim...
Henüz çok genç yaşta evlenip sadece bir yıl evli kalan bir dostum var ve karısı onu kanserken terk etti, bu yüzden birine aşık olmaktan hep çekindim ve herkes bana duygusuz mal diyor dışardan sert gözüksemde içimde fırtınalar kopuyor be sözlük...
Şimdiye dek hiç "etajer" demedim ve bunun eksikliğini hissetmiyorum."Komodin" daha samimi, daha halktan.
arkamdan kapatmak istediğim bütün kapıları hızlı çarparak kapattım. bugüne kadar hiç o kapılara geri dönme ihtiyacı hissetmedim. dilerim önümdeki basit hayatımda da hissetmem.
az önce köpekler havlıyordu. e bu itiraf değil ki demeyin hemen bekleyin. toplam 5-6 köpek falan vardı dışarıda. sonra bir tane küçük köpek bağırmaya başladı. evet havlamadı bağırdı. kuyruğu koparılmış gibi mi desem, bacakları kırılmış gibi mi desem bayağı acı çektiği anlaşılıyordu bağırmasından. pencereden baktım. büyük köpekler hemen uzaklaştı hepsi ayrı bir yere dağıldı. küçük köpek bağırmaya devam ediyordu. tamamını göremedim ama yatıyordu sanırım. oturup ağlamaya başladım. cidden ağladım. n'aptınız lan dedim. ben sizden umutluydum. siz de iyice insanlaştınız.
Büyümekten çok korkuyorum. Hep böyle 27 yaşındaki eşek kadar çocuk kalmak istiyorum. Acılar insanı olgunlaştırır denir ya hani. Ben olgunlaşmak istemiyorum işte. Gökteki uçurtma gibi olmak istiyorum öylesine özgür. Ama bu acılar dolu dünyada zor. uçurtmamın ipini kestiler.
ben bir itirafçıyım. *
itiraf ediyorum ak partiye ve bdp ye eski sempatimle bakmıyorum. ikiside çok şımardılar.
lan anasını satayım yıllar sonra eski arkadaşlar toplandık bugün, bazı konularda ne kadar haksız olduğumu anladım bugün, hiç hak etmediği halde nasıl ona kötü davrandığımı, bildiğim halde tekrar yüzüme vuruldu bugün sözlük. hiç açılmasın istedim o konu eğlenirken ama muhakkak açılacağı belliydi sonunda ve sonunda yemeye başladık lafları. ben zaten uzun zaman çektim cezamı bundan sonra ne hacet. ama bana bir ders de oldu aslında. bazı şeyler kendimden kaynaklı umrumda değil artık. bunlar eski ya da yeni olsun. sonuçta herşey benim etrafımda dönüyor ve ben merkezde durduğum sürece ve etrafımda dönenlerinde pek önemi yok aslında. sonuçta dönenlerin umumiyeti benim durduğum yere bağlıysa zaten pek de benim için önemli olmayan insanlardır bunlar.
çok yakın bir arkadaşım bu hafta hiç okula gelmeyince en sonunda akıl edip başka bir arkadaşa sordum onu. nedendir bilinmez ama aramak falan hiç gelmedi aklıma, derslere zaten normalde de gelmediğinden belki de arama ihtiyacı duymadım. dün oda arkadaşına sordum 'çağatay nerde ya öldü mü ?' dedim ve aldığım cevap içimi acıttı. kuzeni vefat etmiş ve bir hafta önce memlekete gitmiş. bundan neden benim haberim olmazdı,çağatay nasıldı ? ve ölüm.. bu durumda ne denirdi ki. bir süre bekledim öylece ve nihayetinde aramayı akıl edebildim ama telefonu kapalıydı. gün boyu aradım ve hep kapalıydı. neyse ki gece yarısına doğru açtı telefonunu ve konuşabildim. başın sağolsun diyebildim ne denir ki başka.. ama dediği bir söz var ki içime dert oldu. 'betül bir haftadır okulda yokum yeni mi aklına geldim de sordun ölsem haberin olmayacak' içime oturdu o sözü resmen. sonuna kadar haklıydı çünkü. en değer verdiğim insanlardan biriydi ve benim olanlardan en son haberim oluyordu. 'beni sen anlarsın gelince uzun uzun anlatcam konuşcam' dedi. çok doluydu ve konuşmaya ihtiyacı vardı ama ben ise en son yanında olan kişiler arasında oldum belkide. bu olay bir şey, farketmeme sebep oldu. bir tek benim canım yanmıyordu, gencecik başka bir hayatın daha son bulmasıyla benimle aynı acıları yaşayan başka birileri daha vardı ama ben kendimle, kendi acımla o kadar duyarsızlaşmıştım ki etrafıma karşı en yakın arkadaşımı bile bir hafta boyunca aramayı hiç akıl edememiştim. kendime ilk defa bu kadar çok kızdım.
Hayatım darmadağınık.Kimse toplayamıyor.Ve böyle zamanlarda keşke annemi sevseydim diyorum.
göbeklerini kamufle etmek, masum göstermek için, "yok onu ben yapmadım biradan oldu" diyen adamları çok seviyorum. niye yalan konuşuyosunuz olum, bildiğin göbek o işte, niye biranın arkasına saklanıyorsunuz. biz götümüze "pizza götü" diyor muyuz. çok ayıp valla.
inci sözlük'ten uçurulabilmeyi becermiş bir yazarım.
' acının renginin reyhan olduğunu varsayarsak, aşkın rengi nedir' ? dedim.

' gri ' dedi.

' o zaman sen beyaz ol , bende siyah. karışalım iç içe, ama benden başka kimse çevirmesin beyazımı griye..
itiraf ediyorum seviyorum aslında onu ben.
işe gitmekten nefret ediyorum.
''büyük lokma ye büyük söz söyleme'' sözünün ne kadar doğru bir söz olduğunu çok defa tecrübe ettim sözlük.her seferinde düştüm o kuyuya.
insanları kandırmakta hiç zorlanmıyorum, çok basit geliyor inandırıcı yalanlar söylemek. belki de bu yüzden hiç yalan söylemiyorum, çok basit lan, her şeye inanıyorlar. neyse mevzu onlar değil zaten sözlük, mevzu kendime yalan söyleyememem, daha doğrusu kendime söylediğim şeyin zamanla doğru olması. kendimde sevmediğim ne varsa inkar ediyorum, ben aslında böyle değilim diyorum, sonra birgün bakıyorum, ben aslında öyle olmuyorum gerçekten. bi de sözlük, öğrenciyken çalışmak güzel, okula gidince çok sıkılıyorum, ama işte de bazen kendimi boşuna yorduğumu düşünüyorum, o kadar sorumluluk altına girmek, bu kadar ciddi işler yapmak için çok erken değil mi ? ama okulda çok sıkıcı, ben hep gülmek istemiyorum ki, illa durmadan esprimi yapmalıyız yani, biraz da ağlayalım a.ına koyayım, ne olacak lan, neden kaçıyosunuz bu kadar. herkes aslında çok basit görünse de çok gizemli diye düşünüyorum sözlük, ama sonra kızıyorum kendime, çok basitiz lan işte. bu arada sözlük cem adrian büyük sanatçı, tebrik ettim kendisini yine.
annemin öyle yaran hali falan yok sanırım. çok normal bir kadın gibi geliyor be sözlük, üzülüyorum. şöyle garip şeyler söylese pis odama ne bileyim fena olmazdı. hiç özgün değil, dingonun ahırıymış. nerede hani yaratıcılık?
itiraf ediyorum. hayır itiraf edemiyorum. itiraz ediyorum.
aşk tesadüfleri sever filminde ben ağlamazken yanımda salya sümük ağlayan bir erkek arkadaşım vardı. kendimi onun yanında çok odun hissedip ağlamaya çalıştım yine de olmadı sözlük. bir de film bitiminde adam demez mi ne ağladık be diye?!
adını feriha koydum dizisini sırf hande nin bacakları için izliyorum o yoksa sanem hanımla da idare ediyorum işte.