bugün

para karşılığında islamiyeti seçen ve böylece ünvanları müslüman olan kişilerdir.
(bkz: isim verip kimseyi rencide etmek istemiyorum)
islam kelimesinin "Allah'a teslimiyyet"manasına geldiği düşünülürse,paraya teslim olmaları sebebiyle pek de Müslüman sayılamayacak kişilerdir.lakin böyle kişiler var mıdır,yok mudur?

bunlar değişik başlıklar,sadece açanlar biliyor herhalde.
--spoiler--
arap kabilelerindeki güçlü ve etkili kişilerin gönülleri islama kazandırılmak isteniyordu. en iyi yol ganimetlerden pay vermekti. hevazin savaşından kazanılan ganimet * peygamber tarafından seçilmiş etkili ve nüfuzlu kişilere pay edilecekti. bu paylaşımda her mücahite dört deve verilirken islama karşı savaşanlara yüzer deve verilmişti.
hevazin savaşı ganimetlerinin peygamber tarafından kureyşlilere dağıtılması medineli savaşçılar arasında itirazlara yol açtı. içlerinden biri , hz. muhammed e şöyle seslendi: "ya resulâllah adalet et!" peygamber buna "eğer ben adalet etmezsem bedbaht olurum, ben kureyşe müslümanlığa ısınmaları arzusu ile ganimet malından çok hisse verdim. çünkü onlar cahiliyet devrine yakındırlar" cevabını veriyordu.
--spoiler--
(bkz: fethullah gülen)
para karşılığı müslüman olmak bi yana, kullanılan kelimenin rusvet olması ayrı bi ilginçliktir.
Malik ibn-Avf, Muhammed'e karşı savaşanların başkumandanıydı. 630 yılında Huneyn, bir başka adıyla Hevazin savaşında Müslümanlara yenilmişti. Mekke ile Taif arasındaki Huneyn vadisinde yapılan savaş, Arapların Hevazin ve Sakif kabileleri ile , Müslümanlar arasında olmuştu. Malik ibn Avf, Huneyn'i; terk ederek Taif'e gitmişti. Kendisi islam düşmanı idi. Ama öneriyi ilgi çekici buldu. Çünkü öneri peygamberden geliyordu : Eğer Müslüman olursa, tüm malları ve tutsak ailesi kendisine geri verilecek, ceza görmeyecek, dahası 100 deve alacak, bir de kendisine yönetimde yetki verilecekti. Hemen kabul etti ve Müslüman oldu.

Buhari, Mütercimi Kamil Miras'a göre bu öneri, "olağanüstü peygamberlik cömertliği "idi.

Ama temel tefsirlerden olan Taberi tefsirine göre ise bu düpedüz "rüşvet" idi. (Kaynak: Camiu'l-Beyan fi Tefsiri'l Kuran c.10, s.141)

Peygamber;"Rüşvet verene de alana da Allah lanet etsin" demişti. Rüşveti veren islamın peygamberi idi.

Rüşvet verilenler:"Müellefetü'l-Kulub"

"Müellefetü'l-Kulub", gönülleri islama ısındırılan ve pekiştirilen kimseler demektir. Hevazin savaşından sonra Arap kabilelerindeki güçlü ve etkili kişilerin gönülleri islama kazandırılmak isteniyordu. En iyi yol ganimetlerden pay vermekti. Ortada da bir ganimet vardı. Hem de o tarihe kadar alınan ganimetlerden benzeri görülmedik derecede çoktu, bunlar:

6000 kadın

24000 deve

40000 davar

4000 okiyye gümüş'tü. (Kaynak: Sahih-i Buhari)

Peygamber kabile üyeleri arasında kimlerin daha etkili, nüfuzlu olduğunu çok iyi biliyordu. Müellefetü'l-Kulub için , yani rüşvet verilecekleri bunlar arasından seçti.

islam hukukçuları ne diyor ?

Maliki fakihlerine göre bunlar islama özendirilmek istenen kafirlerdir. Kimilerine göre de bunlar yarı Müslüman olmuş olanlardır. Ama müslümanlık henüz kalplerine yerleşmemiştir.

Görülüyor ki islamı güçlendirmek için kimlerin güç ve destek sağlayabileceklerine inanılıyorsa, onlara rüşvet kapısı açık tutulmuştu. Toplumda güçlü olacakları görülen kimseler, gerek ganimetlerden, gerek zekat mallarından yararlandırılmışlardı.

Peygamberin, islamı güçlendirmek gerekçesiyle, kimi insanları kazanmak için başvurduğu örtülü ödenek, ganimet, mal ve develeri, hurmalıklar, araziler ve zekattı.

turan dursun