bugün

an itibariyle habertürk'te jöleliye, kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkamayışı konusunda kıvırmaya çalışan başbakandır efendim.

anlaşılan yemiyor, böyle kılıçdaroğlu'na kızıp kızıp jöleliye bağırıyor. yahu adam şamaroğluna döndü, az sakin başbakan. bu kadar kızacak ne var yahu?*
60-70 sene önce chp'nin kitap toplattığından bahsedip kılıçdaroğlu'na sözde ayar veren şahıs. sen bugün toplatıyorsun o ne olacak. ayağa kalkmadı diye insanları hapishanelere tıktığını alenen duyuruyorsun. ulan hepsini geçtim ortam bulanmış, toplum bölünmüş sen siyasi amaçla "şu kürtçe kitap yurda sokulmadı bu kürtçe kitap yurda sokulmadı" diyerek ne yapmaya çalışıyorsun?
kılıçdaroğlunun canlı yayın teklifini neden reddettiğini açıklamayan insan. yiğit bulutun sorusuna bunun bir anlamı yok. yalan rüzgarını tekrar oynamak saçmalık demiştir. yalan rüzgarı dizisinin bir müdavimi olduğunu anlamış olduk iyi oldu güzel oldu.
(bkz: halife)

elbette ki: (bkz: kemalizm in sonu)
"ak parti belden aşağı iş yürütmedi" diyerek ironinin ağzına sıçan insandır.

"eline, diline, beline..." diyerek halkı kendisi kışkırtmadı zaten.
ösym'deki şifrenin yalan olduğunu söyleyen kişi. evet hepimiz şehvenlendik zaten.
abbas güçlü ve cüneyt özdemir'i dolaylı olarak öğrencileri kışkırtmakla suçladı az önce kendileri.
(bkz: badem bıyık)
bu ülkenin içinde bulunduğu rezilliğe en yakışan başbakancıktır.

(bkz: tencere kapak)
bu akşamki programda hızla kendini bitiren lider.

"kardeşim şifre varmış da bilmem neymiş de... kopya var mı kopya? kopya yok... ben bundan tatmin oldum..."

muhtemelen danışmanları kafalarını duvara vuruyorlardır... ah be başbakan, promptersiz çıkılır mı canlı yayına?*
kopya yoksa suçta yoktur diyor. zaten ösym'de daha önce cemaatlere kopya verilmedi, zaten ygs'de de bu şifre belirli öğrencilere verilemez. sen bunu araştırdın mı?

edit: kopya yokmuş. yok tabi lan, o işten kpss de ders alındı.
ayrıca interneti sansürlemeyeceğini söz konusu bile olmadığı ve böyle bir şey olduğu takdirde kesinlikle karşı koyacağını söylemiştir. vay vay vay.
--spoiler--
duble yol ihaleleriyle kimleri zengin etti çok iyi biliyoruz.

bugün hastanelerde hala kuyruk var kimi kandırıyorsunuz? üstelik güç bela yazdırdığın reçetedeki ilacı eczaneden alırken eskisinden daha fazla cebin yanıyor. eczacılar perişan, doktorlar perişan, hastalar perişan.
--spoiler--

türkiyede yaşadığından şüphe ettiğim insanların çemkirdiği başbakan. birayı fazla kaçırmış gece gece fazla gaza gelmiş sanırım.
ne demiş hazret; duble yol ihaleleriyle kimleri zengin ettiğini çok iyi biliyoruzmuş, hele hele, söyle bakalım da biz de bilelim aynştayn ! baban mit'de ajan galiba hee ?

sen zamanında yolların nasıl yapıldığını süper biliyosun sanırım.
bakalım nasıl yapılırmış:
100 km lik yol tek bir müteahhite verilirdi, sonra o mütehhit yolun henüz %10'unu bitirmeden şans eseri iflas ederdi, önceden sözleşmesi yapıldığı ve imzalar atıldığı için yolu yapmadan parasını yine alırdı. e doğal olarak yapılacak olan yolun parası cükke birilerinin cebine inerdi, yol da yapılmadan çok afedersin yarrak gibi kalırdı. sonra bekle allah bekle 15-20 sene ki bir yol tamamlansın, bir tünel hizmete girsin.

şimdi nasıl yapılıyor bu iş: 100 km lik bir yol projesi mi var, bu yol 10 km lik parçalara bölünür ve her biri 10 müteahhite verilir. yol bitirilmeden para ödenmesi gibi bir durum katiyen uygulanmaz. sözleşmeye zaman kısıtlaması getirilir. belirlenen zamanı aşarsa ödenecek paradan kesintiler yapılır. hem müteahhitin iflas ettim diyerek yavşaklık yapması önlenir, hem de yol çok kısa bir zaman içinde teslim edilir.

şimdi diyecek ki aynştayn, o müteahhitler hep ekepeli olanlar. hiç cehapeli olan yok. e nerden biliyon yarraam. nüfus cüzdanlarında dini:islam, siyasi görüşü:ekepe mi yazıyo.

gelelim hastane mevzuuna.
butün hastanelerde hala kuyruk var kimi kandırıyorsunuzmuş. ulan insaf be. insan az biraz utanır bunu söylerken. hadi tamam yol mevzuuna fazla vakıf olamayabilirsin de, hastaneye hiç mi yolun düşmüyo arkadaş? benim babam eski adıyla ssk'da memur. yani çocukluğumdan beri o hastanelerin içinde büyüdüm. en iyi bilenlerden biriyim o rezilliklerin. sabah 6'da gelip de akşama kadar sırada bekleyen hastaları, yaşlıları, kadıncağızları çok iyi bilirim. kavga, gürültünün eksik olmadığı o koridorlarda şimdi özel temizlik şirketlerinin temizlik elemanları koşturuyor, o günlerde ilaç kuyruklarında bayılan amcalar teyzeler şimdi istediği eczaneden reçetesini gösterip ilacını alıyor. çok defa şahit oldum, ilacını alırken de "allah hökümetten razı galsın" diyerek alıyor. ha hastanenin bazı bölümleri -ne bileyim; patoloji mesela- hasta yoğunluğu yüzünden nispi yoğunluklar olabilir. e bu yoğunluğu da "bütün hastanelerde çok guyruk vaar : (" diye anlatacak kadar da eşşek değilsindir heralde.

doktor mevzuu daha bir sakat.
ne yapardı doktor hazretleri, 8,30 da başlayan -hatta hadi 9,00 diyelim- mesaiye 10,00 da gelir, 12.00 de verilecek olan paydosa 11.30 da girer, 13.00 de biten paydosunu 14.00'e kadar uzatır, 16.30'a kadar bulunması gereken muayenehanesinden 15.00'de ayrılırdı. topla hepsini kaç saat etti mesai?... tamam bütün doktorlar bu şekildeydi demek istemiyorum ama genel ahval bu şekildeydi. üstünkörü bir muayene ve hasta hemen doktorun özel muayenehanesine çağrılırdı. niye? çünkü eşşeğin siki var orda. e bu rahatlığı alırsan doktor civanımdan tabi dökülürler sokağa. iyiydi 4 saat mesai.

ne yaptı sağlık bakanlığı? tam gün yasasını çıkardı. nedir o? doktorlara toplam 3-4 saat çalıştıkları devlet hastanelerinde tam gün çalışma zorunluluğu getirildi. devlet hastanesinden çıkıp, özel muayenehaneye koşma devrini kapattı yani. millet devletin hastanesine gelecek, üstünkörü bir muayeneye tabi olacak, üstüne bir de gidip doktorların özel muayenehanesine para bayılacak.. yerler adamı. sikerler selami !! nasıl? hoşuna gitti mi bu tablö ??
ne vardı birde, doktor parası ya da bıçak parası. ameliyat olacak hastadan ayrıca bir para talep ederdi üniversite hastaneleri. ne bu amk? reva mı millete? şimdi götü yiyen varsa istesin bıçak parasını da görsün ebesinin damını tersen. e güzel bir uygulama değil mi bu şimdi? tamam bu hükümet kaka bir hükümet de bu uygulama kötü mü, hele bi söyle?

dönek siyaset deyince çağrışım yaptı gece gece; (bkz: döner olsada yesek la)
bu kadar kazık atıp hâlâ tek başına iktidar olabilen bir başbakan, ve bu kadar kazık yiyip, hala yediği kazığın üstüne oturmayı seçen bir halk... burası türkiye...
bu aralar ismet inönü'ye sarmış kişi. sanırım kendisiyle iktidar yarışı verecek. hadi hayırlısı

http://galeri.uludagsozlu...sunaiclenmeyenadam-35918/
"nerden biliyon yarraam" diye savunulan başbakan. bunu diyen de bir anlatır bir anlatır sanırsın ihaleleri o dallama yapıyor. duble yol lafı almış başını gidiyor. bir sürü yerde çöken, kayan yollar... sürekli bakım onarım yapılıyor duble yol oluyor bir gidiş bir geliş. bu yolların uzunluğundan tutun da trafik kazalarını önlemesine kadar verilen istatistiklerin de her biri başka başka ama kaynak hep akp. kendisi bile tutarlı laf edemezken şakşakcısından ne beklersin. en nihayetinde biraz biraz duble yollara tepki olunca demiryolu demeye de başladılar gerçi haklarını yememek lazım. ama o duble yolların çoğunun öncelikli yerlere harcanmamış ve dandik yapıldığı için israf olmuş paralar olduğu gerçeğini değiştirmiyor bunlar.

hastane işleri güzeldir iyidir belki. ama öyle her şey dört dörtlük değil bal kabağı. ilaca, muayeneye katılım payı ödeyen ben, bazı süreklilik arzeden ilaçları alamayan ben, protezlerin ücretlerini 3-4 ay sonra alan ben... bunlar ne olacak!

doktorlara veryansın da ediliyor madem bıçak parası falan alınmıyor diyorsun ya senin demenle "nerden biliyon yarraam". hem o doktor 4 saat mesai yapmıyor 36 saat mesai yapıyor şimdi. bu güzel olan mı? 36 saat nöbet tutan doktordan kime ne kadar hayır gelir varsın vatandaş düşünsün.

peki bayraklar var al olanından, çalı(lı)klar var bir de...

bazı bankaların kredi kampanyası da var bu aralar. kobilere falan veriyorlar. aç sitelerinden bak bakalım şartları nelermiş tatlı su kurnazı. adam yatırımı yapacak olan o iş kolunda tecrübesiz ise ayrı, tecrübeliyse ayrı, eğitimin aldıysa ayrı, almadıysa ayrı şartlar ile kredi veriyor. şimdi hangi bankalardan kimlere, ne iş için, nasıl kredi verildi bir düşün bakalım çekirge.

kimler her gün milyon dolarları cukkalıyor, kimler akrabalarını devlet kurumlarına sokuyor, kimler işe girmek için evinde görünen yerlere seccade iliştiriyor, kimler kimleri gördüğü için şimdi görülüyor, kimler nasıl milletvekili adayı seçiliyor, nerelerde ne kulisler dönüyor, kimler ilçe belediyelerini büyük şehir belediyeleri ile ezmeye çalışıyor, kimler hak hukuk nedir bilmeden halkın parasını zorla alıyor, kimler kurumları bazı işlere zorbalıkla yönlendirmeye çalışıyor...

biz bilmiyoruz belki ama belki de hepsini sen biliyorsun...
jöleli'ye bile kızıyorsa tarafsız gazetecilerden biri soru sorsa silivri toplama kampı'na attırır. ikinci soruyu sorarsa vurdurur. bu kadar demokrat ve hoşgörü temsilidir.

nerede devlet bahçeli'nin püskevit konusundaki "bir de davullu var." türü açıklamaları ve gülüşü, nerede rte'nin jöleli'ye bile bağıran hâlleri.
"bir sürü yerde kayan çöken yollar var hee" diye eleştirilen başbakan.
şimdi mantık şu, yollarımız tek şeritli olsun, yan yana iki arabanın geçemeyeceği kadar dar olsun, yağmur yağınca ebesinin amına dönsün, mümkünse günde 3-4 kazalık istatiki veriler sunsun, kayseri-elazığ arası 6 saatte gidilebilecekken 12 saatte gidilsin, hiç sorun değil. çünkü o yolu ekepe yapmamıştır. onun için hiçbir sorun teşkil etmez.
ama yolun şeridi ikiden dörde çıkarılırsa, 12 saatte üç gulhü bir elham okuyarak zar zor bitirilen yol 6 saatte pekala gidilirse vee yağmur yağdığında yolda deforme olursaaa, işte o zaman sorun vardır. çünkü o yolu ekepe yapmıştır. ekepe yaptığı için dünyanın en mükemmel yolu da olsa mutlaka bir tarafında bir sorun vardır. nede olsa ekepe zihniyetinin ürünüdür.

before and after yapmaya gerek yoktur. ekepenin yaptığı herşey kafadan kötüdür. tu kaka ekepe.

rumuz: dallama, tatlı su kurnazı, çekirge...

dipcik not: o duble yollar öncelikli yapılması gereken yerlere yapılmamış. tüh tüh! aganın evinin önüne yapılsaymış eyiyimiş önce. neresiyse artık öncelikli yerler. antalya-kıbrıs arası falan mı acep?
genelde yaptığı şeyler değil yapış şekli eleştirilen kişidir.

arkadaşım, duble yol yapmanın gerekliliğini bir kenara bırakırsak eleştirilen konu yapılması değil. yol yapılırken bile yolsuzluk yapılmasıdır. o yolların geçeceği yerler adam gibi etüd edilse; adam gibi mühendislikle, adam gibi hammaddeyle yapılsa da o yollar daha birkaç yıl geçmeden anasının örekesine dönmese olmaz mı? bu durumun sorumlusu kaza koleksiyonu yapan ulaştırma bakanı ve başbakan değil de ben miyim?
turkiye'nin simdiye kadar gordugu en onemli, basarili lideridir.
kendisi bu gece yaptigi konusmayla gozumda daha da buyumustur.
türkiye için şanstır.
bazi kendini bilmez aptal numarasi yapan kisiler yok su haritayla cikmis falan diyorlar fakat ulan adam onlari gostererek anlaticak, semayi gostermeden nasil anlatsin hic mi kafa yok sende arkadasim?
12 haziran 2011 genel seçimlerinden de zaferle çıkacaktır.

ve şimdi nefretini kustuğu bütün "pornocu","tıksırana kadar içen","pis","ahlaksız" ve "ucube"leri kucakladığını söyleyecektir. sadece ona oy verenlerin değil, herkesin başbakanı olduğunu belirtecektir.

13 haziran 2011'den itibaren de iğrenç yaftalamalarına devam edecektir.
halkın başbakanı dır. 12 haziran da yine halkın başbakanı olmaya devam edecektir.
türkiye yi içine düştüğü karanlık çukurdan çıkarmış , avrupa medeniyetleri seviyesine taşımaktadır.
demokrasiyi sevmeyen postalcı kesim (kendilerine zaman zaman solcu derler) bu yüzden kendisinden nefret eder.