bugün

Hazır ekşiciler gelmişken konuşalım şöyle şeyleri;

Postmodern sanat modern sanata göre son derece sefildir. Kullan-at durumu, halka ineceğim derken halkın tüm geri kalmışlığına ayak uyduruşu, popüler kültür olarak ortaya çıkışı ve kapitalizmin en büyük çarklarından oluşu sefiliğinin en büyük kanıtlarından. Bununla birlikte içerik yerine şekle ağırlık verişi, sanatı ''toplum için''e indirgeyip aynı toplumu yozlaştırması da cabası...
kalıpları kırmış sanat ve kalıplar içerisinde kalmış sanattır sırasıyla.
postmodern sanat modern algıyı yıkmaya çalıştı ve başarılı oldu ama sadece yıkıcı özelliğiyle kaldı, yerine bir şey koyamadı. ayrıca kapitalizm sanatı da ele geçirdi ve sanat tüketiciliğin propagandası haline geldi. estetik yanını kaybedip bir nevi reklam panosu konumuna büründü sanat.
Modern sanatın postmoderne en büyük üstünlüğü ise; taklit edilen, yozlaştırılmaya çalışılan olmasıdır. Çünkü modern sanat olmasaydı postmodern sanat olmayacaktı. Ayrıca herkes postmodern sanat icra edebilir ama herkes modernist sanatçı olamaz. Bu yüzden postmodern sanat modern olamayanların sığındıkları türdür. Bunu da yetersizlikleri ile değil, moderne olan eleştirileri ile açıklarlar ki; hiç samimi değildir.
biri gelenekçi diğeri yenilikçidir.

biri içeriğe önem verirken diğeri aktarıma, üsluba ve şekle önem verir.

biri katı sayılabilecek kurallara sahiptir diğeri esneklikte sınır tanımaz.

biri geçmişten getirdiklerini yaşatır diğeri geçmişten geleni sağdan soldan eklemelerle günümüze uyarlar.

biri sistem der diğeri sanatçı dışavurumu der.

birinin şekli bellidir diğeri şekilsizdir.

biri moderndir diğeri postmoderndir.

ancak ikisi de aynı 'zamanı' yaşar, aynı 'zamanda' yaşar.
alakasız versustur. karşılaştırma yerine her bi akımı kendi içinde ele almak daha uygun olacaktır. postmodern sanatın pop kültür olma durumu popüler olmayı amaç edinmesinden değil, çağın estetik anlayışını ortaya koyma çabasındandır. düşük sanattan farkı da bu noktadır; içinde yaşadığımız, endüstri ürünleri ve tüketim imgeleriyle çevrili bu ortamın tekrar tekrar sunularak, çağın anlayışıyla sistemin işleyişinin bi tasvirinin yapılmaya çalışılması.
en bilinenlerden andy warhol'un çalışmalarıyla açıklayacak olursam; tekrarı kullanarak nesnenin imgenin içeriğinden sıyrılıp, geriye sadece biçimsel özelliklerinin kalmasını amaçlar. bunu serigrafiyle yapar ki, bu da aynı şekilde tekrar üretilebilmesine imkan tanır (güzel sanatların biricikliğinden uzak, eserin kendisi bi endüstri ürünü).
postmodern modern kadar anlaşılamadığı için mi bilmem, onu epey savunma gereği gördüm . ama dediğim gibi bu ikisini karşılaştırmak, öncelikle ikisinin de kendi içlerinde değerli olanı görmemizi engeller. ayrıca postmodernizm modernizmin eksikliklerinden doğmuştur ve çözüm bulmaksızın bu eksiklikleri ortaya koymayı amaç edinir. yani biri öbürünün varlığının bi sonucuyken neyi kimle kıyaslıyoruz.