bugün

hiç denecek kadardır.

polise duyulan güven karalama kampanyalarına rağmen tskdan her zaman azdır ve az olacaktır. polis dayakçı, hırslı ve intikamcıdır ülkelerde ve her zaman ilk hedef olan polislerdir. çünkü polisler kısa bir eğitimle sokaklara adalet dağıtmak için bırakıldığından hayatında yaşadığı bir olumsuzluğu hemen işine yansıtır ve insanların haklarını yemektedir. otoyollarda çalışan polislerin radar ayağına neler götürdüklerini biliyoruz, çorba parası, erzak taşıyan kamyonlardan erzak avuçluyorlar. peki bu halk sen bunları yaparken sana neden güven duysun? çok klişe belki fakat sokaklarda pkk bayrağı açarak taş atan insanları dövmek yerine ülkelerinde eşitlik isteyen üniversiteli gençleri dövmek onlar için daha doğru. sokakta kafalarına taşlar yağdıran bir pkklıyı sadece suyla ikaz ederken ülkesi için adalet isteyen bir öğrenciyi üstelik bayan ve hamile bir öğrenciyi öldüresiye dövebiliyorlar. ardından rte efendinin kollarına sığınıyorlar.

şimdi yazarlar tsk cami bombalıyor, darbeci tsk, kahrolsun tsk diye vik vik ötecekler. peki bu tsk karalanırken kayıtsız şartsız güven duyulan kurum hangisi? emniyet genel müdürlüğü. kozmik odaları inceliyorlar, insanların telefonlarını dinliyorlar fakat karşı taraf hiçbir şekilde dinlenmeden subaylar darbeci oluyor. ergenekon davasından içeriye alınan bir teğmenin yasadışı bir örgütle olan konuşmasının egm tarafından telefona yüklendiğini öğrendik daha 10 gün önce. fakat basın üzerinde durmadı ve o alnı ak subayı herkes vatan haini olarak gördü ve görüyorda. artık insanların emniyete güvenmek yerine tskya güvenmesi ve ona inanması gerek.
hükümete duyulan güven ya da güvensizlik ile doğru orantılıdır.