bugün

hayırlı kazalar arkadaşlar...

ne yazık ki yurdumuz son günlerde tehlikeli bir süreçten geçiyor. Vatan haini darbeciler ve onlara teşne olan yardakçıları, ulu önder mustafa kemal atatürk ve brothers in arms önderliğinde 7 düvele karşı destan yazılarak kurulan cennet vatanımızın üstüne karabasan gibi çökerek ortalığı cehenneme çevirmeye and içmişçesine çalışıyor. biz ise ak takkeler olarak ışidli sanılıp kelle uçurdu iftiralarına uğrama ihtimaline karşı takke, sarık ve cübbelerimizi bir süreliğine üstümüzden çıkarıp uzun süren sessizliğimizi bozarak Halkın arasına karıştık ve yüzyılın en büyük ihanet hareketine karşı destansı bir mücadele veriyoruz...

fark ettiyseniz ak partimizin efsanevi seçim zaferinden sonra ortalıklarda pek görünmedim. yalnızca öldüm sanılıp da yerime başka bir sözlük halifesi atanmasın diye ara ara karabatak gibi kafamı gösterip suya tekrar daldım. bu süreçte de fark ettim ki bendeniz hz etuuu radiyallahu anh'ın sözlükteki yokluğunu otuzlarında dul bir kadının yatağında çektiği erkek özlemi gibi hissediyorsunuz. anlıyorum ama ben meşgul bir adamım arkadaşlar yani emrinizdeki cin değilim ki çağırınca geleyim, sizin gibi boş beleş bi adam da değilim sürekli telefonum çalıyor anasını s.keyim nişanlımla oturup iki türbanın belini kıramıyorum; afedersiniz basur olan beni arıyor sanırım solcular telefon numaramı sağa sola yazdı eskort numarası diye ebru hanımla mı görüşüyorum elim sikimde bekliyorum diyorlar kürt şivesiyle. anasını sikicem o numarımı duvarlara yazanların ama, sokağa çıkma yasağı ilan edip tüm mahallelinin el yazısına bakıcam ortalık durulunca.

velhasılı geçtiğimiz gün nişanlımı çırılçıplak soyup rutin bekaret muayenesini gerçekleştirdikten sonra evine bırakıp istirahat etmek üzere gezi parkı ve seçimlerdeki üstün başarım üzerine cumhurbaşkanımız tarafından tahsis edilen havuzlu villama çekildim. artık büyükçekmecedeki 2+1 bekar evimde yaşamıyoruz yani arkadaşlar, paraya para demiyoruz rtl diyoruz; zayıflıktan kemikleri sayılan salih bile 20 kilo aldı; stephen hawking'in son model tekerlekli sandalyesinden aldık her yere onunla gidip geliyor, her gün kilo kilo bebe bisküvisi yiyor süte batırıp. hayat bize güzel valla ya özel korumalarım var rayban gözlüklü italyan takım elbiseli. hepsi çok yakışıklı çocuklar yatağıma alasım geliyor allah sakınsın...

salih'le villanın salonunda üstümüzde türbe yeşili bornozumuz, ağzımızda puromuzla birbirimize zengin kahkahaları atıp keyifli dakikalar geçirirken üstümüzden geçen f-16lar sebebiyle bombalanıyoruz sanıp savaş pozisyonu almak üzere evin terasına çıktık. telsizden cin ve insan korumalarıma siper almalarını emrettiğim sırada bir tank villanın kapısını ezerek içeriye girdi ve namlusunu bize doğrulttu. ardından kaçmamızı engellemek üzere askeri araçlar yolu kapadı ve helikopterden sarkan dört asker şömineden içeriye inip ellerindeki tüfeklerle teslim olmamızı emrettiler.

yüzbaşı: paşam bizimle geliniz lütfen.

etuuu: asker, üstüne teslim olma emrini neye dayanarak veriyorsun? ben yıllarca cumhurbaşkanımızı ve ülkemi piç ve dış tehditlere karşı koruyan; gezi parkı gazisi kıdemli binbaşıyım. ihtilal mi var yoksa?!

yüzbaşı: evet komutanım, sizin hükümete asla ihanet etmeyeceğiniz bilindiği için hakkınızda yakalama emri çıkarıldı. emir üstten geliyor. ölü ya da diri bizimle geleceksiniz.

etuuu: tamam dur üstüme bişeyler giyim şimdi böyle bornozla götürürseniz etu cariyeleriyle zevk-ü sefa eylerken iş üstünde basılmış falan derler allah korusun.

yüzbaşı: bu arada salih de bizimle gelecek. hatta onun gözlerini bağlayıp kedi kafesine koyucaz. hakkında özel talimat var.

salih: ben girmem oraya klostrofobim var valla ölürüm de girmem!

etuuu: asker haddinizi aşıyorsunuz. zaten şömineden girme iznine sadece noel babişko sahip olmasına rağmen mahremime postallarla girdiniz. namaz kılıyorum ben bastığınız yerde! salih'i de oraya sokacağınıza gelin bana sokun daha iyi. zaten sığmaz baksanıza camış gibi oldu. patilerini kelepçeleyin sadece.

yüzbaşı: peki, ama ani bir hareketinizde ateş açarız haberiniz olsun!

hemen aceleyle üstüme pijamalarımı ve rahat olsun diye ayıcıklı terliklerimi giydim ve salih'le beraber askeri araca bindirildik. içim içimi yiyordu, kim darbe yapıyordu; bu askerler kimden emir alarak ellerini kollarını sallayarak evime giriyorlardı? yoksa cumhurbaşkanımız tarafından gözden çıkarıldığım içün sahip olduğum istihbarat sebebiyle ortadan mı kaldırılacaktım. hayatımın ikinci baharındaydım, üstelik nişanlıydım daha dünya gözüyle bir çift meme bile görmeden ölüp gidecek miydim, ya da onca zamandır ambalajını açmaya kıyamadığım nişanlımı son kullanma tarihi geçmeden başkaları mı açıp hüpletecekti. böyle kara kara düşünürken salih'e dönüp korkma salih dedim, ölsek bile nadide sultan memeli hurilerimiz bizi cennet'te bekliyor olacak.

askeri araçta bir başkadır benim memleketim, yine de şahlanıyor aman türküleri eşliğinde hareket ederken başıma etrafı iyi göremeyeyim diye kadın çorabı geçirildi ve kurban edileceğini anlayan bir koyun misali çaresizce başımı öne eğmiştim ki emrimdeki cinlerin başı nusaybin cinlerinden zarpuz kulağıma fısıldadı ''ey etuuu korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al cübbe.'' sen espri yapma amınakodumun çakmak ateşi deyip takkesine bi tane patlattım. özür dileyip, ''ey topraktan yaratılıp bize hükmetme şerefine nail olan etuuu! ak takkeler rehin alındığın haberini aldı. beşinci günün şafağında güneydoğuya bak!'' dedikten sonra hübala hübala hop yapıp gayba karıştı.

bu cinlerin de sözüne güven olmuyordu. bugün ak dediklerine yarın kara diyorlar, imanımın zayıfladığını hissettikleri her an bedenimi ele geçirip mahallenin dulları karşısında çırılçıplak soyundurup haka dansı yaptırıyorlardı ama başka çarem yoktu. yanımdaki askerden bi sigara istedim, sigaralardan birini hafifçe yukarı çekip ağzıma doğru uzattı. dudaklarımla sigarayı kaptığım gibi puhh yaptım ve ''pis amerikan sigarası'' diye bağırdım. askerin uzattığı sigara kent marka amerikan ürünüydü. beni gözaltına alan askerler emri penisilvanya'dan almıştı.

ak takkelerin kurtarma operasyonunu beklemekte fayda vardı ama fetöcüler tarafından etkisiz hale getirildiğim öğrenilirse itibarım zedelenir diye ani bir hareketle göt loblarımın arasına sakladığım gül suyu tabancamı çekip askerlerden birinin kafasına dayadım. salih ise fosforlu kedi gözlerinden çıkardığı lazer ışınlarıyla kelepçelerinden kurtuldu ve araçtan atlayıp gecenin karanlığından faydalanmak üzere yüzü pijama olan kıyafetimizi çarşaf olan astar kısmına çevirerek oradan hızlıca uzaklaştık.

olan biteni hâlâ idrak edemiyor, sağa sola bakıp salih'le komplo teorileri üretiyor ve darbenin başarıya ulaşma ihtimaline karşı kaçacağımız ülkeleri düşünüyorduk ki eski cumhurbaşkanımız abdullah gül çaldırıp kapattı. hemen geri dönüp son dakika bilgilerine ulaştık. gül'üm benim, onu hiç böyle hiddetli görmemiştim o ana kadar; resmen bir aslan gibi kükrüyordu saçına bıyığına kurban olduğum...

hemen en yakındaki meydana koşup, elimize çubuklu türk bayraklarını aldığımız gibi halkın arasına karıştık ve darbe karşıtı sloganlarla demokrasimize sahip çıktık. kendimden geçmiş bir şekilde timsah yürüyüşleri ve çılgın danslar yaparken salih'in ortalıkta olmadığını fark ettim ve takkemden vurulmuşçasına salih'i aramak içün kalabalıktan ayrılıp tenha sokaklara girdim. tenha sokaklarda taravestilerin ''şehirlere bombalar yağarken sikişek mi delüğanlı'' gibi sapıkça sözlü tacizleri eşliğinde korku içinde ilerlerken ileride salih'i elinde telefonla görünce yüreğime zemzem serpildi.

etuuu: ulan neredesin amına koyim taravestiler götümü keseceklerdi. ne işin var bu saatte, böyle bir zamanda taravesti mahallesinde?

salih: Darbecilere karşı vatansever birliklerimizin sevk ve idaresini en iyi şekilde sağlayabilmek içün tatbikat yapiyorum gomtanım.

etuuu: kimi yiyosun lan sen? yoksa mahallenin kaşarlarıyla mı mesajlaşıyosun yine? ver bakim telefonu.

salih: lan dur ya. ya bırak. off amk tam cükülüpaf yakalıyodum.

etuuu: çükülüpaf ne akoyim ya. lann bu son günlerde milletin şadırvanları işgal etmesine sebep olup abdest almamızı bile engelleyen salak oyun değil mi?

salih: çok zevkli yhaff. oyna bak biraz millet boşuna oynamıyor.

etuuu: ananı skm fare var lan amına koyim salih yakala şunu ıyyyy mor fare.

salih: nerede lan nerede amk evladı. sikerim onun belasını nerede?

etuuu: kamerada işte bak.

salih: lan onu ben nasıl yakalıyım. pokotop at kafasına.

her ne kadar şiddetli bir şekilde karşı çıksam da oyun oruçluyken internette şöyle göz ucuyla bakıp hemen çıkarım denip girilen çıplak karı fotoğrafları gibi insanı ekran başına kitliyor, pokemon üstüne pokemon yakalayınca gaza getirip bana gecenin bir saatinde tenha sokaklarda mehter marşları eşliğinde pokemon kovalatıyordu. karşıma arap bacı gibi bi pokemon falan çıktı onda ne dalga vardır arkadaşlar kıyamet alameti gibidir.

böyle oyuna tam konsantre şekilde ilerlerken dankkk diye birine darbe vurdum. bi baktım yerde boylu boyunca neredeyse anadan üryan sokaklarda dolaşan bi hanım karı yatıyor. ulan meğerse benim engin denizlerdeki haşin dalgam vücuduma darbe yapıp yönetime el koymuş. böyle pijamamdan firar edip sola doğru yatmış dalgam, oradan kızın solcu olduğunu anladım. zaten dalgam pusula gibi yön göstermese de minicik eteği, göbeği açık entarisi, göğsünde bi skme benzemeyen dövmesi ile solcu olduğunu anlayabilirdim gecenin o karanlığında. hee dalga da lap diye girmişti afedersiniz, acaba nedendi? yoksa kırk haramiler benden önce orada mı konaklamıştı? o kız orada neden darbeye hazır bir şekilde duruyordu? yoksa her solcu gibi oldukça hareketli bir insan olduğundan çözülen ayakkabı bağcığını bağlamak için mi domalmıştı?

Maalesef sonrasını detaylıca anlatmaya dilim varmıyor arkadaşlar. Solcu hanım karı böyle talihsiz bir gecede böylesine talihsiz bir kaza sonucu hamile kaldı. vur kaç yapacaktım ama gönlüm el vermedi. ona solcu bir baba edasıyla yaklaşıp en kısa zamanda başka bir erkeğin altına yatıp çocuğu ona itelemesi konusunda Siki siki tembihlerde bulundum. zaten mahallede çocuğu olmayan kadınlar bana gelirdi özellikle gençlik yıllarımda. arka odaya alıp göbeğini açtıktan sonra bi okuyup üflerdim, dokuz ay sonra nur topu gibi bebeleri olurdu bir de aynı bana benzerlerdi ne hikmetse. çok doğurtkan bir insanım anlayacağınız. sözlükte de henüz çocuğu olmayan yani kocası çok afedersiniz kısır, mercimek köfte, zeytinyağlı yaprak sarma falan çıkan hanımlar varsa mesaj atsın, ben gerekirse onları bizzat hamile bırakırım. of çok hayırsever biriyim yhaaff...
Geçmiş olsun paşam.
(bkz: bir sıçrıyor ki rüya imiş)
(bkz: işkur)
görsel
http://www.iskur.gov.tr
don't feed the troll.