bugün

Senarist ve yönetmenliğini Rezzan Tanyeli'nin yaptığı filmdir . filmin başrollerinde Melisa Sözen , Edhem Dirvana , Umut Kurt , Ezgi Mola , Hasibe Eren ve Ayşen Gruda 27 nisanda vizyona girecektir .
fragman için: http://www.youtube.com/wa...e&v=aaseeAzB8Uc#t=23s
facebook sayfası için: http://tr-tr.facebook.com...azarlarihicsevmem?sk=wall
sağlam kadrolu enteresan senaryolu bir adet film.
(bkz: PAZARTESi SENDROMU)
sırf adı için gideceğim bu filme. melisa sözende var hem.
ayrıca, evet hiç sevmem pazarları.
günler öncesinde tv'de fragmanı görülüp, pek bir sevilen; gece gece güzel bir arkadaşın paylaşımıyla tekrar hatırlanan, hoş bir heyecan, sabırsız bir merakla beklenen film. düşük bütçeli, bağımsız film kokusu var ve çok çok güzel görünüyor. ilk hissiyat; sıcak, naif, eğlenceli, hafif hüzünlü ama güneşli bir film. hem de içinde izmir ve istanbul var; süper ikili.*
ayrıca nil'in yaptığı; filmin müziği de pek hoş. hele şu ''içimde bir umut, bir umuuuuut'' bölümü pek bir meyanlı.*
http://goo.gl/q5yrV

--spoiler--
ben her sabah kalktığımda
düşüyorum bir boşluğa
ne yazıyorsa alnımda
sen yoksun hiç yanımda
anlamazlar halimi
kim ne yapsın derdimi
bilmezler özlediğimi
yazmıyor ki alnımda

istanbuldayım
takılıyorum
doğru değil seni düşünüyorum
bazen bir durup nefes alıyorum

içimde bir umut bir umut
nası şey bi güneş bi bulut
içimde bir umut bir umut
nası şey bi hatırla bi unut
--spoiler--
insanın içinde istanbul'a gitme, vapura binme, şöyle derin derin boğaz havasını içine çekme, sokaklarında dolaşma;ege kıyılarını,kasabalarını motorsikletle gezme ve muhacir böreği yeme isteği uyandıran, sıcacık bir film.

güzeller güzeli arkadaşımdan* öğrendiğime göre filmde geçen herşeyin gerçeklik payı varmış.
yönetmen rezzan tanyeli ve arkadaşım selanik göçmeni olduğundan, eskiden aile büyükleri evde rumca konuşurmuş. filmde oynayan beyaz saçlı muhacir güzel gelin de akrabaymış.

-- aşırı derecede spoiler içerir --
filmde en iyi oyunculuklar melisa sözen, ayşen gruda ve hasibe özlem eren'e ait.
erik ağacı metaforu süper. 'ben her bahar gelin olacağım. mezarımın başında erik ağacı olacak, herbahar beyaz çiçekler açacak.'

üç sahne harika: ilki istanbul alışveriş ve galata köprüsünden istanbul havasını içine çekme; ikincisi çocukluk aşkı oğuz'un deniz'in omzunda uyuduğu bank sahnesi ve en sevdiğim de deniz ve oğuz'un motor sahnesi.
sahibinin ruhunun kullandığı, keyfine göre dolaşan araba da harikaötesi.

iki replik çok anlamlıydı: ''bazen insan çok sevildiğini göremez.'' ve ''önce onu unutacak, sonra seni sevecek. daha zaman var.''

-- aşırı derecede spoiler içerir--

filmden sonra yapılacaklar: filmde görülüp çok beğenilen sahile, büyükçekmece taraflarına gidilecek. direksiyondan vitesli bir arabayla türk sanat musikisi dinlenerek gezilecek. ege taraflarında tarihi bir evde muhacir böreği yenilecek.

son söz: rezzan tanyeli'den nice sıcak, güzel ve özel film beklemekteyiz.*
yeni vizyona girmiş yerli yapım film.allah sizi kahretsin bu ne bicim film dedirten, icimde neden bende film cekemiyim arzusu uyandiran bir basyapit.
Büyük umutlarla gitmemek lazım bu filme. Evet fragmanı izleyince farklı bir film izlenimi veriyor ama değil. Daha doğrusu farklı bir şeyler yapılmaya çalışılmış ama maalesef eksiklikleri var. Ama buna rağmen filmi baştan sona düşündüğümde sıkılıp da yarısında çıkılacak bir film değil. O hikayenin içinden biri olduğunu düşünmek gayet güzel hissettiriyor insana kendini. Bence senaryo anlamında eksiklikler evet var hem de çok. Ama kesinlikle bu filme kötü bir film denilemez. Bence senaristi ve aynı zamanda yönetmeni bir sonraki denemelerinde çok daha güzel filmler yapacaktır. Açıkçası bu yönetmenin başka bir filmi olsun yine giderim yani. Ayrıca Nil'in şarkısı da çok güzel olmuş film için.
bir pazar günü izlediğiniz taktirde o "pazar" ı hakikaten sevmemenize neden olacak filmdir.

emeğe saygı göstermek gerek diyorum fakat bunu sadece filmdeki bir kaç oyuncu için söyleyebiliyorum çünkü oynadıkları filmi eğer bir sinemada gidip izledilerse "hof ya bu ne ölcem şimdi" dedikleri kuvvetle muhtemel. kariyerlerine bir daha böylesine zarar vermemelerini dilerim.

bu korkunç tanımlamanın nedenine gelince; başrol oyuncusu beyefendinin çok ama çok daha fazla gerçekçi olmaya ihtiyacı var. senaryo oldukça saçma. karakterlerin konuşmaları çok yapmacık. amerikan gençlik dizilerindeki hayat derslerine benzer konuşmalar. biraz fantastik olalım deyip katılan sahneler hiç inandırıcı değil. fragmana mutsuz bir genç kız, umut dolu bir boğaz bakışı ve amelie tarzı bir motorsiklet sahnesi koyunca seyirci çekebilir herkes ama herkes beğenilen bir film yapamaz.

olmamış diyor ve sevgilinizle güzel zaman geçirmek sonra da geberene kadar ağlayıp birbirinize sarılmak için bu film yerine oturun evinizde "bir gün" ü izleyin diyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=MDWyENnqUHY
hiç yapıcı eleştiri yapmaya gerek yok bildiğin sikik bi film. tamamen vakit kaybı. hiç merak edip de izlemeyin.
Bugün günlerden pazar ve ben seni Çok özledim i akıllara getirmiştir.
ilk olarak 'insanı kendine bu kadar çok çeken bir filmin verdiği hayal kırıklığı' diyerek başlamak istiyorum. Hani film isim olarak her insana yakın bir film, gidip izleyesin gelir, pazar günlerinin sıkıcılığında geçen hayatları, oluşan tesadüfleri, küçük mutluluk kırıntılarını falan göreceğini düşünürsün ama filmin ismiyle pek bir alakası yoktur, hayal kırıklığına uğrattığı gibi seni şaşırtacak farklı bir şey de sunmaz.
ikinci olarak yine insanı filme çeken başka bir durum gösterilen muhteşem fragman ve Nil Karaibrahimgil'in film için yaptığı müzik. ikiside filmin izlenmesi için çok sağlam temel oluşturuyor. Ama yine malesef filmden sonra anlıyorsun ki tek akılda kalan şey filmin müziği.
Bir diğer olarak filmin işleyişinden bahsetmek istiyorum: şimdi filmin doğası ve sana anlatmak istediği şeyler gereği gerçekçi film ama filmde arabanın kendi başına gitmesi insanı filmden soğutuyor ve izlerken aldığın ciddiyet masumane duyguları en aza indiriyor. Arabanın o şekilde filmde konu olması çok saçmaydı evet. Birde aniden filmin pat diye bitiverişi ve yönetmenin filmi başladığı gibi izleyiciye hiçbir soruya cevap vermeden bitirivermesi..

Neyse. Daha güzel bir şeyler çıkabilirdi. Melisa sözen'de olmasa baya baya giydiricem filme ama onun güzel hatrı ve bakışları için yüzeysel bir eleştiri yaparak geçiştirdim. Selametle.
tamamen nil'in şarkısındaki klibe hayran kalıp izlediğim film. cidden filmin görüntü yönetmeni çok iyi iş çıkarmış o konuda şarkılar ve manzaralar.

şimdi efendim film kötü ona bişey diyemem. devam filmi olacağı kesin olsa bu söylediğimi geri alırım çünkü toplarlanılabilir türde. bir tek araba olayı işin doğallığını, realistliğini bozuyor fakat o bile devam filmiyle toparlanabilir. sadece er kahramanımız biraz bozuyor ahengi zaman zaman ama hep değil. havada kalan çok güzel muhhabbetler var insanın içini ısıtıyor genel olarak. depresyonda olan ama depresyonda olduğunu hissettiremeyecek kadar içten bir kız, bizim teyzelerimiz gibi konuşan teyzeler, klasik yaslı anne, umut dolu genç erkek kardeş, sorumluluklar altında kalmış erkek. bunların hepsi çok içten yansıtılmış bence. yabancı bir film olsa kasıp izlerdik hepimiz. ben de öyle yaptım ve zamanımı boşa geçirmiş saymıyorum kendimi.
Bu nasıl bir film izlemey üsendirriyor insanı resmen. Bu kadar yavaş olabilirdi ancak bir film.
Hele cuma pazarı falansa hiç çekilmez. El arabaları ayağının üzerinden geçer ve sen bir şey diyemezsin. Pazar LAN sikerler.
Yarın okula gidecegimi dusundukce daha fena oldugum gundur, igrenctir.