bugün

tiyatro, sinema veya tv oyunculuğu hakkında konuşmak, yazmak, kısaca; bir şeyler söylemektir.
bir alıntı:
" hiç tanımadığınız seyircilerin karşısına dikilip başka bir kişiliğe bürünmek cesur olmayı mı gerektirir, yoksa bu bir zorunluluk, bir seyredilme ihtiyacı mıdır ya da insana o işi yaptıran dürtü kendini tutabilme yetisinden yoksun olmak mıdır? "
kendi kişiliğinden ve karakterinden çıkıp oynayacağın karakterin kişiliğine bürünmektir.bunun en bütük örneğini gary oldman'ın oynadığı filmlerde rahatlıkla hissedebilirsiniz.
Bütün dünya bir sahnedir...
Ve bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu...
Girerler ve çıkarlar...
Bir kişi bir çok rolü birden oynar,
Bu oyun insanın yedi çağıdır...

ilk rol bebeklik çağıdır,
Dadısının kollarında agucuk yaparken...
Sonra mızıkçı bir okul çocuğu...
Çantası elinde, yüzünde sabahın parlaklığı
Ayağını sürüyerek okula gider...

Daha sonra aşık delikanlı gelir,
iç çekişleri ve sevgilinin kaşlarına yazılmış şiirleriyle...
Sonra asker olur, garip yeminler eder...
Leopara benzeyen sakalıyla onurlu ve kıskanç,
Savaşta atak ve korkusuz,
Topun ağzında bile şöhretin hayallerini kurar...

Sonra hakimliğe başlar,
Şişman göbeği lezzetli etlerle dolu,
Gözleri ciddi, sakalı ciddi kesimli...
Bilge atasözleri ve modern örneklerle konuşur
Ve böylece rolünü oynar...

Altıncı çağında ise palyaço giysileriyle,
Gözünde gözlüğü, yanında çantası,
Gençliğinden kalma pantalonu zayıflamış vücuduna bol gelir.
Ve kalın erkek sesi, çocukluğundaki gibi incelir.
Son çağda bu olaylı tarih sona erer.
ikinci çocukla her şey biter.
Dişsiz, gözsüz, tatsız, hiçbir şeysiz...

William Shakespeare..
söylenecek çok şey var.bir yandan da söylenecek hiçbir şey yok;anlatılamayacak pek çok his ve yapılacak çok iş var.
apayrı bir dünyadır oyunculuk.
17 yaşında bir nineyi canlandırmak,
sapasağlamken; bir kanser hastasının duygularını yaşayabilmektir....
hadi bunları görüyoruz, gözlemliyoruz.
peki ya, bir melek olmaya ne dersiniz? hiç görmediniz, ama melek oluverdiniz birden! kanat takıp, beyaz elbise giymekle melek olunmuyor... anlarsınız.
başlı başına bir aşktır oyunculuk.
vazgeçilmeyen bir tutkudur.
sürekli izlenmeye ve alkışlanmaya aç olmaktır.
hiç görmediğiniz bir ülkenin vatandaşı olmayı gerektirir bazen ve bazen tam karşı komşunuz gibisiniz.
ama siz değilsiniz asla....
kendini kaybetmektir oynculuk; belki de kendini bulmak...
keşiftir; ya da icat....
ama emin olduğum tek birşey vardır; vazgeçilmezdir....