bugün

"Güldün, güller açtı
penceremin demirlerinde.
iyi ki geçtin dünyadan,
Sahi, ya doğmasaydın?
Belki de biraz geç rastladım sana ama,
her şey geç gelmiyor mu zaten yurdumuza?
“Bir kelimeye, bir dizeye, bir şiire sığmayacak kadar ağrılı harflerim.” Demiş şair.
Şiir dizesinde değil de şu şarkı parçasında saklıyorum '' bu kalp seni unutur mu? ''
Tozlu bi kitabın en okunmamış sayfasının en güzel cümlesinde karşılaşırız belki bi gün...
ben belkiye sakladım.
biliyorum sana giden yollar kapalı.
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni.
sana uzak kentlerden birinde
zamanın bir yerinde
seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi.
ben bu dünyanın devr-i devranını, izzet-i nefsini sikeyim,
yansın bu ibneler su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim.
ister yaz ister oku
düğünümüze bir kilim dolu
hem yoksulum hem aşık
hediye getirmişem bu boku

Sefil bilo.

görsel
Bir gün aklına gelecek olursam..
Bana şiir ısmarla, Eylül'ü konuşalım..
Bir ağıt ısmarlamak isterdim.
En uzak coğrafyanın dilini bilmediğim bir yaşlısına...
başlamadan yarım kalmış bir aşk için ağıt
gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu ağlardım,
beni sevmiyordun bilirdim.
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan.

ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdaya dahil.
Yağmur olsan binlerce damla arasında bulur tutardım seni,
çünkü korkarım,
toprak aldığını vermiyor geri…
bana hissetirdiklerini seviyorum,
sanki her şey mümkünmüş gibi,
sanki,yaşamaya değermiş gibi