bugün

evin herhangi bir odasından çıkarken, gece olsun gündüz olsun, oda boş olsun dolu olsun farketmeksizin ışığı kapatma hareketinden bahsediyorum.

önce sebepleri neler olabilir ona bakalım:

* büyük bir tasarruf kültürüyle büyümüş olmak: 'aman dikkat edin, açık ışık bırakmayın da elektrik faturası daha da kalınlaşmasın' anlayışıyla oluşmuş olabilir bu refleks. ben kendiminkini buna bağlıyorum en azından.

* küresel ısınma dalgası: son yıllarda gelişen 'yaktığımız her lüzumsuz ampul bilmem kaç buzulun daha erimesine sebep oluyor' yollu düşünce de sebep olabilir. düğmeye her basışta dünyaya karşı sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmanın huzuru dolar içimize.

* gece yaşayan, gündüz uyuyan bi manyak çeşidi olmak. bu tipler de sürekli gece yaşadığından, ampulü hayatın olmazsa olmazlarından biri sanmaktadır.

ben bu kadar sebep uydurabildim şu an için. peki sonuçları neler? (hayır, trt'de metin yazarı olarak çalışmıyorum)

* ananıskii! ışık yanmıyormuş ki lan zaten! iyice manyamaya başladım yaa.. masturbasyonu azaltmam gerek; unutkanlık yapıyor.

* - yuuh abicim yaa! sen odadan çıkıyosun diye bizim karanlıkta mı oturmamız gerekiyor? yaksana ışığı!
+ ah, pardon hacı, alışkanlık olmuş...

ben her iki sonucu da yaşıyorum sık sık. allah ıslah etsin...
Tasarruf sahibi bir babanın telkinleriyle kazanılabilecek bir davranıştır.
eline koluna hakim olamama durumunu gösterir. bir olur iki olur ama fazlası da hareketlerini kontrol edememenin doğurduğu bir sonuçtur.
gündüz gündüz de ışık açık kapatan tiptir.
-kızım şu ışıgı kapat diyorum yavv çıkınca heyy allahımm!!!
-tamam babaaaaaa çatt!
bu olaydan daha iki dk geçmemiştir ki babam mutfaktan çıkıp mutfağa en uzak noktada bulunan salona giderken geçtiği bütün yerlerin ışıklarını fener alyı gibi yakmasından sonra bu dayatmanın askerlikten kalma lüzumsuzsa söndür mantığıyla kendisinde olmasını istediği bir refleks.
(bkz: luzumsuzsa söndür)
elektrikler kesildiğinde karışıklığın en üst düzeyde olduğu andır.
teknolojiyle beraber alışkanlıklarında değişmesi sonucu kaybolan reflekstir.

şimdi şöyle oluyor. apartmanların girişlerinde ve merdivenlerde bulunan ışıklar malum kişiye duyarlı. ışığa basma derdi yok. dalgın bir halde odaya girince ışığın yanmasını beklemek çok aptalca değildir umarım? ee sonra ışık yanmayınca anlar insan acı gerçeği. odanın kişiye duyarlı ışığı olmadığını. kendi yakıp kendi söndürmesi gerektiğini.
elektrik faturasına yansıyacak olan birkaç kuruşluk artışı hesaplayan fakirin refleksidir. alt tarafı birkaç dakika sonra geri gelecektir o odaya fakat kapatmadan edemez o ışığı, sinir ederler beni. insanın kolunu kaldırmasına değmez ama fakir psikolojisi işte, insana neler yaptırıyor..
birisi duş alırken banyoya giriliyorsa, çıkarken "aç ulan şerefsiz!" sesini duymaya sebep olur.

biz çağdaş insanlarız, duş şeysi kapalı nasılsa. kapıyı tıklatıp "girdin mi lan? sıçacam" komutu veriyoruz. duş alan kişi dikizlemediğiniz sürece görünmüyor.

sonra kalkıp elimizi yıkıyoruz. bu sırada şofben halay çekip duştaki kişinin suyunu soğutuyor ya da ısıtıyor. "mınıskim!" sesini duyduktan sonra musluğu kapatıyoruz. banyodan çıkıp o şeysiye dokunuyor ve duyuyoruz,

aç ulan şerefsiz! evet.
laaaaaaaağn!! diye ekolu bir ses bırakır ardında.
eli yıkadıktan sonra musluğu kapatma refleksine eşdeğer bir harekettir. son derece mantıklı ve de nefis bir anlayıştır. Bütün cümle alemin de bildiği üzere, enerji kaynakları sınırsız, sonsuz, uçsuz bucaksız, oha değildir. şekil yapılmamalı, efendi efendi odadan çıkarken ışık kapatılmalıdır. Aksi takdirde karabasanlar ziyaretinize gelebilir.
faturaları kendi ödeyen birey
(bkz: babalara gelmek istemeyen baba)