bugün

Eğitim-Bir-Sen Hatay şubesi tarafından açılan bir referandum pankartı.
yeni adıyla eğitim-bir-akp-sen hatay şubesinin yalama pankartı.
(bkz: senin karına yazık olmuş aga)
kimbilir belki sevdiği kızın (erkeğin) şahitliğini yapmak zorunda kalmıştır...

adam siyasette ciddiyetsiz ben entry girerken yapmışım çok mu?
(bkz: maymun iştahlı olmak).
her zaman sendikaların işçileri bir şekilde sattığını düşünürdüm. ama hükümete bu kadar yalandığını ilk defa görüyorum. sendika iki yüzlülük yapmış üyelerini sırtlarından vurmuştur. zira tüm üyeleri akpli değildir. dökün içinizi rahatlayın gazınız çıksın kola için. yalakalıkta son noktaya erişen tüm eğitimbirsenlilere öpücükler.
paketteki sendikal haklardan habersiz yazarların, referanduma sadece ama sadece akp zaviyesinden bakarak verdikleri trajikomik pozdur.
(bkz: çabuk kalktı dikkat edersen)
NiKAH MASASINDA iŞTAHLA "EVET" DEMEK

Uludağsözlük kıvamında bir başlık olmakla beraber (ki sözlükler an itibariyle konuya ilişkin değerlendirmelerine başladılar) referandumun sokaktaki vatandaş üzerindeki yansımasını göstermesi bakımından kayda değer bir cümle. Başbakanımız efendimiz hazretlerinin Hatay'daki referandum mitingi sırasında, bir sendikanın imzasını taşıyan o pankartta tam olarak "Nikah masasında bile bu kadar iştahla 'Evet' dememiştik" yazıyordu. Politik kısmından öte, insanların anayasa değişikliğine "gerdek gecesi" muamelesi yapması anlamını taşıması bakımından önemlidir o pankart. Nikahla Anayasa değişikliğini aynı kefede eriten emek örgütlerinin bakış açısını, şu olası diyaloglarla özetlemek mümkün:

"Hadi sevişelim"
"Evlenmeden olmaz"

"Hadi darbecileri yargılayalım/demokrasi getirelim"
"Referandumdan önce olmaz"

Bardağın doluymuş gibi görünen kısmından bakınca, hormonları tavan yapmış kişinin iştahını, demokratikleşme konusunda da görür gibi oluyoruz. Fakat hormonlarımızın hızına yetişemeyen aklımız, Anayasa değişikliğine kadar durumun vehametinin farkında değildi ne yazık ki. Meğer ne kadar seviyormuşuz demokrasiyi. Darbelere, işkencelere, fişlemelere, telefon dinlemelerine, faili meçhullere ne kadar da tepkiliymişiz. Mişiz ama haberimiz yokmuş. Sayın Başbakan ortaya çıkıp da, milleti "demokratikleşmek isteyenler" ile "postal yalayıcılar" olmak üzere ikiye ayırana kadar, içimizdeki demokrasi iştahının farkında değilmişiz.

Bu arada ABD'li bilim adamları da boş durmayarak, konuyla ilgili enteresan bir araştırma yapmış. insanların ne kadar demokrat olduğu, hormonları tarafından belirleniyormuş. Testosteron oranı yüksek bin denek üzerinde yapılan incelemelere göre hormon düzeyi ile AKP taraftarlığı arasında doğru orantı olduğu saptanmış. Bu araştırma sonuçlarının referandumun akıbetini etkileyebileceğini belirten ABD'li uzmanlara göre, muhalefet partisinin seçmenlere referandum öncesi şap yedirmesi faydalı olabilir.

AY YAPMA TAYYiP

Söz konusu pankartı gören Başbakanımızın tepkisi de dikkat çekici. Pankartta yazılı sloganı, sahnede yüksek sesle okumaya değer bulan Başbakanımızın ağzından çıkan cümle aynen şöyleydi:

"12 Eylül'de nikah masasına oturacağız. Milletin anayasasıyla kim nikah yapmaz?"

iştahlı sendikacıların gazına gelerek, Anayasayı nikahına almaya niyetlenen Erdoğan'ın, referandumun ardından, zaten kendine hayrı olmayan anayasamıza ne yapacağı ise merak konusu.
akp yi karısından ve kocasından daha çok seven sendikacıların söylemi.
gerdeğe de beraber girin bari.
yobaz kokan söylem.
Kocasinin akp oldugu pankart acan insan zihniyeti.
(bkz: seks yaparken bile bu iştahla evet dememiştik)*
o sevgili öğretmenlerin ''açık açık''' bir parti mitingine katılmaları, slogan atmaları bir öğretmenin siyasi faliyette bulunamayacağı gerçeği ile ne denli örtüşüyor işte bunu düşünmemiz gerek.

devlet memurunun hiç bir partiyi açıktan desteklememesi gereken bir ülkede, gerçekten düşündürücü.