bugün

her zaman var olmus bir akimdir. sadece buna bir isim koyulmustur nietche tarafindan. modern dunyanin insanin tum sorularini cevaplamasindan dolayi insani daha da bir suruklendigi gorus.
bu felsefi görüşü paylaşan filozoflara hiçbir şey beğendiremezsiniz. yemek seçer bu imansızlar. sen o kadar emek sarfet hazırla, elin hiççi yazarı gelsin laf etsin. divit kaleminin mürekkebinde boğarım lan onu.

-turgenyev patatesli tavuk sote var yer misin?
+yok. sevmem.
-yanında şehriyeli pilav da yaptım.
+şehriye ne ki?
-oğlum annem komposto gönderdi lan. hangi öğrenci evinde var komposto?
+şarap yapılan üzüm değil mi o? hani şu içip günah dediğiniz...
-eeehhh...... kalk siktir git lan masadan. sktiğiminin pişmaniye saçlısı.
kimse görmesin, dokunmasın, bilmesin beni, kelimelerim... yüreğim hiç bir iklimi aramasın diyen düşünce yapısıdır.
aslında acı üreten bir anlayış. ama acıların zaten varolmasından kaynaklandığını iddia eder.
insan hayatınında sorgulamaların başlaması, genel görüşün muhalifleşmesi, anlamsızlıkların hayatın büyük bölümünü oluşturması şeklinde yan etkileri bulunan düşünce tarz. benimsenmesi sonrasında ya çöküş ya da sıçrayış yaşatacak keskin hatları olan perspektif.
anlamını öğrenince kendimi yakın bulduğum düşünce akımı.dünyaya gelmişiz nerden geldik nasıl olduk kimin umrunda birkaç yıl sonra belki göç edip gidicez hayatın tadına varmak gerek.
değerlerin değersizleşmesi, hayatın önemi kaybetmesi. *
nietzsche abimiz; "en yüksek değerlerin, kendilerini değerden düşürmesi" diye tanımlar.
n.t: (bkz: neyzen tevfik)
n.t.d: neyzen tevfiğin dostu.

n.t.d: sana maliye de iş ayarlayalım.
n.t: ne işi.
n.t.d: memurluk olur.
n.t: sonra.
n.t.d: belki şube müdürü olursun.
n.t: sonra.
n.t.d: belki genel müdür olursun.
n.t: sonra.
n.t.d: belki maliye müfettişi olursun.
n.t: sonra.
n.t.d: belki mebus olursun.
n.t: sonra.
n.t.d: belki maliye bakanı olursun.
n.t: sonra.
n.t.d: belki başbakan olursun.
n.t: sonra.
n.t.d: hiiiiiç
n.t: ben zaten hiç'im.

türkiyede ki en büyük temsilcisi neyzen tevfiktir.
onu bırakta o nasıl kafaymış yahu.
her ne kadar nietzche'le birlikte anılsa dahi nihlizmin biraz daha farklı nüansları vardır.
şöyle ki şimdi burada nihlizmi tanımlarken felsefik ve ezber söylemler de kullanılabilir ancak bu nihilistler esasında koy götüne rahvan gitsinci bir zihniyet taşırlar. sürekli pesimist bir tutum içindedirler, her şeyi eleştirir, her şeye ön yargıyala yaklaşır, ihtiyar karılar gibi her şeyden şikayetçi olurlar. ama iş başa düştüğü zaman hiç oralı olmazlar.
mesela bir nihiliste; abi bak sistemi mdeğer yargılarını falan eleştiriyorsun, gel birlik olalım, şurda bir yanlışlık var, beraberce bu yanlış gidişatı düzeltelim önerisinde bulunduğunuzda bunlar size;
bana ne olum ben mi bozdum ki düzeltecem işim olmaz minvalinden söylemlerde bulunurlar. amaaan hacım bu düzen değişmez böyle gelmiş böyle gider derler.
böylesine de kaçak güreşçilerdir.
bu sebeple genel fıtratımıza meyilli olduğu için ülkemizde çok sayıda nihilist vardır diyebiliriz.
gerçi hiç olumlu tarafı yoktur diyemeyiz. mesela ekim devrimi öncesi rus nihilistlerin neredeyse hepsi bolşevik olmuşlardır.
yine de aşağıdaki vecize konfiçyus'den nihilistlere geliyor;

(bkz: karanlığa söveceğine kalk da bir mum yak)
tanri bir gun artik yeter deyip her seyi yok ederse veya bir gun bir bilimadami butun evreni yok edebilecek bir bomba uretirse kesinlik kazanacak dusuncedir.moralim bozuldugunda bu dusunceyi benimser gibi olurum ama biraz zaman sonra en fazla 100 yil daha yasayacagimi sonrasi icin bu kisa hayatin cekilebilecegini aklima getiririm.hani reklamlarda olur ya once istanbul un bir yerinden yukselir goruntu daha sonra istanbul,marmara bolgesi,turkiye,avrupa,asya,dunya diye gider ya goruntu.iste onun gibi hayal ettigimde dunya,gezegenler,gunes,yildizlar,karanlik maddeler ve en sonunda da tanri yok oluyor.iste o zaman delirecek gibi oluyorum.yani hicbir seyin olmadigini dusundugum zaman.eger oyleyse tanri dan son bir istegim olacaktir.ondan dinleyip de begendigim butun sarkilari ve eger dinleseydim sevebilecegim butun sarkilari yeniden dinlemeyi,izleyip de savdigim butun filmleri ve eger izleseydim sevebilecegim butun filmleri yeniden izlemek istemeyi dilerdim.umarim bu istegimi reddedecek kadar kotu biri oldugumu dusunmuyordur.
islam'a benzer. oluşagelmişliklerin tanısı içersinde varolanlara var olmak bakımından asıl lokomotifi nedensellik boyutundaki tabloyu soyutlama yoluyla karikatürize eder ve temeldeki mutlak bilfiil enerji,(düşünür) düşünsel piramidinin tepesindeki varlık olur çıkar. belki de peygamber hayatları gibi kendi kendini düşünen düşüncenin, mutlak varlık olduğunu ileri sürerken, onun saf bir fiil, sonsuz bir güç kaynağı olduğunu kesinlikle düşünüyor oluşundan biraz itiraz edilebilir. onun tanrısı saf fiil olması bakımından öyleydi, ancak o, varoluş mecrasında yer almayıp, bilgi mecrasında bir saf fiildi, saf düşünceydi ki; zıt bir düşünce içersin bulunduğu toplumun mevcut olgularına bir alternatif oluşturabilsin gibi. varlık ile var olanın felsefe ve din sahnesindeki bazı kesitlerine göz atarsak insan tanrısının insan akılının bir ihdası olduğu, kitab-ı mukaddes'in tanrısının ise kendisini sadece vahiy aracılığıyla ifşa ettiği gerçeği ima edilmiştir hep. kitab-ı mukaddes'in tanrısı dünyayı yoktan var ederken seküler bilinçle yoğrulmuş fikri şuhur kendi paradoksları içersinde bir reddedişe gider ama her ne kadar ayrı bir damarın savunuculuğu gibi görünsede özünde aynı tanrısal çağrıyla bağlanır. tamam ulan, dinin tanrısı büyük bir uçurumla bu dünyadan ayrıyken, materyalist kendilerine bağışlanmış olan aklın, insanı tanrıyla akraba kıldığını, dolayısıyla ona kendi çabalarıyla ulaşabileceklerine inanmaktaydılar. tanrı, kozmosu kaplayan total rasyonelliğin membaı ve teminatıdır. bu düşünce modu, insana, tanrıdan bir parça, kendi akıl istidadıyla doğayı anlama kapısını açan bir rasyonaliteden başkası değildir. bu rasyonalite, rasyonel dünya paradigması içinde işler. söz konusu paradigma içinde insan, rasyonel varlıktır ve tanrı'ya dair argümantasyon da bu rasyonalliğin tabii sonucu ve dünya da ilkece çözülmesi mümkün mantıksal bir problemler serisi olmasında dolayı kalıplaşmış fikri çıkarımların kaynağı bir yanılma sürecine girdi zannımca. yani; nihilist olan şey aslında tanrısal olan ruhanilikle aynı kapıya çıkar.
savunulması için henüz çok erken olan doktrindir. hayatın, evrenin -varoluşun diyelim hadi, anlamı yok diyebilmek için önce evrendeki bütün bilgiyi çözmeniz gerekir. evren hakkında kesin bir yargıya varabilmek için tümdengelmelisiniz, bilimin yöntemi tümevarımdır evet, ama bütünüyle tüme varıp tümden gelmektir nihai amacı da. bir kaç on yıl öncesine kadar böyle bir şey hayal dahi edilemezken, şimdi -gerçi evet şimdi de hayal edilebiliyor sadece- ama bu yeterli. demek istediğim genel olarak bilimin ilerleyişi, özelde ise yapay zeka çalışmaları; kendi zekamız yeterli olmayabilir ama daha iyisini yapabiliriz zekanın. amacı evrendeki bütün bilgiyi çözmek olan bir zeka, bir neden, amaç; "anlam" var mı, öğrenmek için. yani ancak bunu yapabildikten sonra "yokmuş anlamı, hay alla" diyip, nihilistler napıyosa ondan yaparız artık. ama şu an bunun için biraz erken.

edit: bahsettiğim bu nedenden ötürü de inanç kapsamına giriyor diye düşünüyorum. uzun süre karşı koymaya çabaladığım halde sahip olduğum bir inanç.
METAFiZiK VE AHLAKi GÜÇLERi YOK SAYAN , MEVCUT OLAN DEĞERLERE VE DÜZENE KARŞI ÇIKAN , HiÇBiR iRADEYE BOYUN EĞMEYEN GÖRÜŞLERiN GENEL ADIDIR.
'babalar ve oğullar' -Ivan Turgenyev-.
Cevizli baklavanın bile tat vermediği andır.
(bkz: anne ben nihilist oldum)
varlık var mıdır? yoktur gibi.
her yazarın en azından ilk dönemlerinde bir sefer üzerine yapışan tanımın bağlı bulunduğu akım...

(bkz: karma -6 (nihilist))
varlık yok değildir, varlığın "mana"sı yoktur.
nihilizm nedir?
cevap :
Ludwig Feverbach, Charles Darwin, Henry Buckle ve Herbert Spencer gibi düşünürlerin etkisi altında kalmıştır.
herkesin cümle içinde kullanmayı pek sevdiği, ergen entel modellerinin tanım kelimelerinden biridir.

yakında kanallarda kendilerine eş arayanlardan da duyacağımdan korkuyorum.

''bekarım ben niçe felan okuyorum. nihilistim de hiççi yane''

hıhı sözlük hıhı!
genel olarak tanrının var oluşunu, ruhun ölümsüzlüğünü, iradenin özerkliğini, aklın otoritesini, değerlerin nesnelliğini, bilginin imkanını, tarihin mutlu sonunu yad­sıma türünden bir reddiye dışında, bir de umutsuzluk, düş kırıklığı duygusu ihtiva eden görüş.
herhangi bir iradenin boyunduruğu altına girmeyi de reddeden, otorite tanımaz felsefi görüştür. bir bakıma şüpheciliğin üst versiyonudur, zira burada şüphe etmenin ötesinde yoksayma vardır.