bugün

ülkemizden binlerce kilometre uzakta milli bir mücadele uğruna kobralarla boğuşan, ayılarla dövüşen ulusal halk kahramanımız nihat doğan'ın, ülkemizden ayrı kaldığı günlerde özlediği şeylerdir.

şu ana kadar kendi ağzından duyduklarımız; ezan sesleri ve tulum peyniridir.

ülkeyi bizlere emanet etmiştin nihat reyiz, merak etme onu bıraktığın gibi sana iade edeceğiz. yeter ki bizim boynumuzu bükme. dominik'in amına koy ve gel deli oğlan.

in nihat we trust!
-ülkesini
-ezanların sesini
-insanlarını
-ülkesindeki bağrışma ve çağrışmalar
-
tam olarak bunları söylemişti. başka var mı bilmiyorum.
70 milyon un merak ettiği listedir. hiç umurumuzda değil zaten ygs skandalı, seçim, saldırılar filan. hayatınız olmuş survivor.
ülkesinin koyunlarını da özlemiştir. anguslardan yana pek bi dertliydi.
yeminederim ki sabahları koşa koşa gittiğim kahvaltıları özlemedim.allahtan özlememeiş...
korno sesleri.
kezbanlar.
oralet, meybuz, marul.
metroda koşuşan insanları da özlediğini söylemiştir. new york lu galiba arkadaş sanki ülke de her taraf metro amk.
ülkesinin koyununu kesin özlemiştir. amma ada koşullarından ötürü yaşanan açlıktan dolayı kaburga dolması şeklinde mi ister orasını bilemem.
(bkz: tulum peyniri)
o ülkemizi özledi de bakalım ülkemiz ve biz onu özledik mi?
(bkz: kırmızı bandana)

"ben kırmızı bandanamı bile almadım yanıma ühühühü!!!"