bugün

26 ekim 1993 yılında 25 günlük genç bir öğretmenken pkk lı barbarlar tarafından şehit edilmiştir. allah rahmet eylesin.
utanarak söylüyorum ki ismini bu başlıkla beraber duydum

ama bir gün oğlum 'baba şehit ne demek?' diye soracak olursa 'neşe alten' diyeceğim.
idealleri olan gencecik bir öğretmendi. Devlet bize bakmıyor diyerek orada burada artistlik yapanların hakkımızı savunuyor düşüncesiyle savunduğu teröristler tarafından 1993 yılında tam da bugün şehit edildi. Yeri uçmağ, yurdu Tanrı dağları olsun.
Neşe öğretmen, 26 ekim günü öğretmenliğinin ilk haftalarında, ona refakat etmesi için tekirdağ'dan gelen babası hasan alten ile birlikte pkk tarafından suikaste uğramıştır. Geriye 29 ekim bayramı öncesi sınıfın camlarına astığı türk bayrakları kalmıştır. Mekanı cennet olsun.
26 Ekim 1993'te öğretmenlik yaptığı Diyarbakır'da teröristler tarafından katledildi, 21 yaşındaydı.
Bugün kahpe terör örgütü pkk tarafından şehit edilişinin yıl dönümü olan gencecik bir kız, pırıl pırıl bir öğretmen.

Unutmadık seni neşe öğretmenim.
şehit meslektaşım.
ülkemizde teröre lanet olsuncuların yüzde 90'ının bilmediği öğretmen!
öğretmenler gününü kutladığım şehit öğretmen..

neşe alten gibi başka şehit öğretmenlerin de öğretmenler gününü kutluyorum.
dünyanın en kötü hikayesi.
görsel
HAZiN BiR ÖĞRETMEN ”HiKAYESi”…(!)

“NEŞE ÖĞRETMEN, Tekirdağ Şarköy’de, 1972 yılında, Alten ailesinin en küçük kızı olarak dünyaya gelmişti. Öğretmen olmak istiyordu.

Eğitim Fakültesi’nden 1993 yılında mezun oldu.Ataması Diyarbakır’ın Bismil ilçesine yapıldı.

Bölücü örgüt, öğretmenleri “Türk asimilasyonunun” en önemli parçası sayarak,eylem yapma kararı almıştı.Emri, bugünlerde devlet yetkililerince “kanı durdurmak için herkesle görüşülür” denilerek müzakere yapılan Apo vermişti.

Neşe henüz 22 yaşındaydı.Çıtı pıtı,çocuk görünümlü bir kızcağızdı. “Bayrağımızın dalgalandığı her yere giderim” diyor, başka bir şey demiyordu.

Nokta tayininin çıktığı teröre müzahir bölge olan Çavuşlu Köyü’ne ulaşır ulaşmaz, görev yapacağı okula gitti.Hali içler acısıydı.

Köy muhtarı ve köyün ileri gelenleriyle konuşup, eksikleri gidermek için yardım istedi.Köylüler isteksizdi. Ancak “Parasını ben vereyim” deyince onarımı başlatabildi. ilk maaşının büyük bölümünü ustalara verdi, gerisini de borçlandı.

1993 yılının 26 Ekim’i…Neşe yorgun argın okuldan eve geldi.Program defterine ertesi günün derslerini yazdı.

Biraz dinlendikten sonra babasına “Tamirat işleri yüzünden açıldık. Evde sivri biberimiz var istersen onları kızartalım ekmek ve yoğurtla yeriz” dedi.

Henüz bir ocakları yoktu.Biberleri hazırladı,tavayı mavi piknik tüpüne koydu. Ekmek ve yoğurdu masaya bıraktı.

Hava iyice kararmış, köydeki köpekler sürekli havlıyor;onun ötesinde uluyordu.

Köpek ve rüzgar sesinden,önce kapının vurulduğunu duymadılar. Sertçe çalmaya devam edince, babası “Kim o” diye seslendi.

“Açın, hoca hanımla bir şey görüşeceğiz” dedi kapıyı çalanlar.

Açtılar. Karşılarında silahlı iki yarasa. “Dışarı çıkın” diye bağırdılar.

Türkçeyi düzgün konuşanı, “Biz faşist T.C.’nin hiçbir öğretmenini Kürdistan’a sokmayacağız, biletlerini iptal etsinler” demedik mi diyerek, Neşe’nin yaşlı babasını tokatlayarak yere yuvarladı.

Neşe, köylülerden yardım gelir umuduyla bağırmaya başladı.Avazı çıktığı kadar haykırdı ama köyden “yardıma gelen kimse” çıkmadı.

Doğrulan babası “Yapmayın” diye yalvarıyordu.

Yarasalardan biri silahın namlusunu Neşe’nin babasının kafasına dayadı ve tetiğe bastı.

Neşe donup kaldı.Tekrar bağırmak istedi ama sesi çıkmadı.
Kendini olduğu gibi yere bıraktı.

Neşe’yi saçından tutup tekme ve dipçik darbeleriyle köyün çıkışındaki tepeye kadar sürüklediler.

Genç kızın üstündeki elbise paramparça oldu.Bedeni sefil yaratıkların gözleri önündeydi.

Bu arada yarasaların sayısı beş olmuştu.

Neşe gözleri açık ve donuk, ölüme hazır bir huri gibi bakıyordu.

Biri kalaşnikofunu seriye aldı ve Neşe’nin sağ göğsünün üstüne dayayıp tetiği çekti.Beş mermi Neşe’nin göğsünü parçalamaya yetmişti.

Yarasalar tatmin olmadı. Diğer göğsünün de hakkını verelim dediler gülerek. Aynı işlemi cansız bedeninin diğer göğsünde de tekrarladı biri.

Ailesinin üzerine titreyip kıyamadığı Neşe’nin elbiseleriyle birlikte vücudu da lime lime oldu…”

“Neşenin ölümü insan hakları için mücadele ettiğini iddia eden hiçbir dernek tarafından kınanmadı.

AB komiserleri kimseye “ne yapıyorsunuz” demedi.

Sokak köpekleri için kıyameti koparanların sesi çıkmadı.

Azıcık nasırına basılsa bağıranlardan tek bir açıklama gelmedi.

Aydınlardan “bunu umursuyorum” diyen olmadı.

Neşe öğretmen ve babasının arkasından on binler yürümedi”
Bugün şehadetinin yıldönümüdür.

Kimse hatırlamaz, hatırlasa da ilgi çekmez deyip hatırlatmaz...

Kutlu tini şad olsun.
2014 yılında mezarını ve evini ziyaret etmiştik sözlük olarak. Unutmadık. Allah rahmet eylesin. Bugün babasının ve kendisinin şehit edilişinin yıl dönümüdür.
bugün ölüm yıl dönümü.
biliyorum, söylenecek çok şey var. yarım saattir şuraya ağlamaklı çok şey yazıp, sildim.ama her zaman olduğu gibi yine hiçbir şey ifade etmeyecek yazılanlar, söylenenler..
mekanın cennet olsun benim güzel öğretmenim.
liboşların sessiz kaldığı öğretmendir. kaçakçılık sırasında ölen bir kürt olsaydı yazılmayan kalmazdı.
adına pkk denilen vicdansız allahsız köpeklerin katlettiği öğretmenimiz.
8 mart emekçi kadınlar günün kutlu olsun ablam.

inandığın uğruna emek verdiğin çocukların kalbi seninle.

Huzur içinde uyu neşe abla.

Kanın yerde kaldı biliyorum ama senin yüreğin çok büyük çok yüce sen affedersin bizleri.
tekirdağ şarköy'ün cumhuriyete ebedi emaneti olan şehit öğretmen...

diyarbakır'ın bismil ilçesinin çavuşlu köyü ilkokulunda kutsal öğretmenlik görevine başladığında sadece 21 yaşındaydı.

annesi, babası, akrabaları, komşuları hepsi gurur duyuyordu neşe alten ile.
lakin bir yandan da endişelilerdi kızları için.

"bayrağımın dalgalandığı her yerde görev yaparım" diyerek gitti neşe öğretmen tayin yerine.

gurur ile görevine başladı.
fakat görev yeri bir okuldan ziyade ahıra benziyordu.

köylülerden yardım istedi. yardım etmediler.
kendi parasıyla okulu boyattı, usta tutarak tamir ettirdi, köyün okulunu çiçek gibi yaptı. borçlanmıştı, ama değmişti.
okullar açılıp öğrencileri ile derse başlayınca keyfine diyecek yoktu.

babası en büyük yardımcısıydı öğretmen neşe'nin.
biricik kızını yalnız bırakmamış, o da kızı ile birlikte gelmişti çavuşlu köyüne.

öğretmenliğinin 25. gününde gece evlerinde otururlarken kapı çalındı.
teröristler neşe alten ve babasını silah zoruyla ve darp ederek evden çıkarıp köy dışına doğru götürmeye başladılar.

baba direndi...
direnen babayı darp ederek yere indirdiler.
şakağına silah dayadılar ve orada neşe alten'in babasını şehit ettiler.

gözlerinin önünde katledilen babasını görünce neşe öğretmen de teröristlere direnmeye çalıştı. onu da darp ettiler, yerlerde sürükleyerek götürdüler.
dayaktan ve darptan ayağa kalkamayacak hale gelen neşe öğretmeni bir ağaca dayadılar, ayağa kaldırdılar. önce sol göğsüne 5 mermi, sonra sağ göğsüne 5 mermi sıkarak şehit ettiler.

cumhuriyetin parıldayan kızı ve babası...
sizlerin de 24 kasım öğretmenler gününüz kutlu olsun.

görsel

görsel: neşe alten'in annesinin evinin duvarında şehit öğretmen neşe alten ve şehit babası hasan alten...
Neşe öğretmen aydınlık meşalesi olarak hafızalara kazınmıştır.

Hain şerefsizler tarafından şehit edilmiştir.
Neşe alten unutulmayacak unutmayacağız.
ilk değil , son da olmayacak ....

allah rahmet eylesin .....

türk uyuyor , uyandırmayınız ....
görsel

NEŞE ALTEN ... (26 Ekim 1993)

Daha 22 yaşındaydı,
Eğitim fakültesinden yeni mezun olmuş ve aynı yıl Diyarbakır'ın, Bismil ilçesi, Çavuşlu Köyü ilkokuluna ataması yapılmıştı.

Ailesi onu göndermek istemiyordu, Ama Neşe öğretmen ısrar etti ve "BAYRAĞIMIN DALGALANDIĞI HER YERE GiDERiM" dedi. Ailesi vazgeçiremeyeceğini anlayınca babası onunla beraber yola çıktı. Okul harabe, sıralar kırık dökük, duvarlar yıllardır boyanmamıştı.

Neşe öğretmen Köy muhtarını ve köyün ileri gelenlerini topladı, yardım istedi, Baktı ki yanaşmıyorlar, Masrafları ben maaşımdan karşılayacam, siz sadece bana duvarcı, boyacı, camcı, marangozcu ustalar bulun" dedi. 10 gün gece gündüz çalıştı ve okulu açtı. Masraflar 3 maaşına mal olacaktı.

Tarih 26 Ekim 1993'ü gösteriyordu, Öğretmenliğinin 25. günüydü, Daha 22 yaşındaydı, Akşam eve gelmiş, yorgundu. Babasına sofrayı hazıladı, Sofrada sadece yoğurt, ekmek ve sivri biber vardı. Aniden kapı çaldı. Babası, kim o der ve dışarıdan "Açın, köydeniz. Neşe Öğretmene bir şey soracağız der." Kapı açılır ve karşılarında silahlı teröristler. içlerinden Türkçe konuşan biri babasına sertçe bir tokat atar ve "Baskıcı T.C.'nin hiç bir öğretmenini Kürdistana sokmayız" der.

Babası ayağa kalkar araya girer, "Beni öldürün kızımın bir suçu yok o daha çok genç der", Arkadaki teröristlerden biri silahını çeker Neşe öğretmenin yanında babasını oracıkta öldürür.

Teröristler Neşe Alten öğretmeni saçlarından sürükleyerek köyün içinden çıkışına kadar sürükleye sürükleye götürürler. Neşe öğretmenin feryadına yardım çığlığına hiç kimse gelmez. Sol göğsüne 5, sağ göğsüne 5 mermi sıkıp orada ŞEHiT EDERLER...

ilçe Jandarma Komutanı olayı Duyar duymaz olay yerine hareket eder. Olay yerine ulaştığında gördüğü manzara dayanılacak gibi değildir. Olayı anlatırken; “Masadaki ekmek ve yoğurtla, piknik tüpünün üstündeki kızartılmamış bibere takıldım. Öylece duruyorlardı. Akşam yemeklerini bile yiyememişlerdi. içim acıdı. Ben bile gözyaşlarıma hâkim olamadım. Bunca olay gördüm, bundan etkilendiğim kadar hiç birinden etkilenmedim” diyecekti...

Mekanları cennet olsun.

https://www.facebook.com/...6/posts/3679849285392860/
öğretmen öldürmenin cezası büyük olmalıdır.
yapan, sebep olan, ve izleyen eşit ve ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
yardıma gelmeyen o köylüler ağır şekilde ceza görseydi en azından aybüke öğretmen hayatta olurdu.
macron da oyun oynayacağına öğretmeninin başını kesen kesimi en ağır cezalarla cezalandırsa bir daha düşünce özgürlüğüne el uzatamazlardı.
21 yaşında, kürt teröristler tarafından şehit edilen, gencecik, masum öğretmenimiz. pkk'lı kürtler tarafından şehit edilen 200 öğretmenden sadece bir tanesi. doğuda insanlar eziliyor yaav denilince, hep şehit edilen askerlerimiz, doktorlarımız, mühendislerimiz, polislerimiz gelir aklıma. bizim yöce dövletimiz ne de olsa bu kekolar için batıdan vasıflı insanlar yolluyor ama yine mağdurlar, yine mağdurlar... ben böyle feleğin çarkına çomak sokayım.
evet . güneydoğu da şehit edilen 200 den fazla öğretmenden bir tanesi .
unutuldu gitti .....
güncel Önemli Başlıklar