bugün

Müjdat gezen ağzından dinlediğim muhteşem aşktır;

Öyle aşıkki eşine, büstünü yaptırıyor vera'nın eve.
vera imzaliyor ve altında " vera evde yokken"

görsel

Ve ölüyor nazım hikmet. Ev vera'ya sancı verdiği için eşyaların yerini değiştirmeye başlıyor..
Dolabı başka yere, koltuğu başka yere çekiyor. Birden yere hediyeler düşmeye basliyor..

Vera 50. Yaşın,
Vera 52. Yaşın,
Vera 55. Yaşın kutlu olsun..
Koltuğun arasında biri, dolabın köşesinden biri, sırasızca.

Böyle bir aşkın daha ne kadar guzel anısı vardır bilinmez.
http://www.youtube.com/watch?v=MummZBgO3Ek
görsel

Ne güzel insanlardınız siz.
"Senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım Piraye” diyen Nazım'ın saatinde, Verâ yazıyordu.
saatimin kayışına adını yazdım Piraye diyen nazımın kolunda Vera yazıyordu.
vera denilen hatun, sovyet politbürosunun nazım hikmetin koynuna soktuğu politik bir fahişedir. eminim ki nazım hikmetin koynuna girmediği vakitlerde, onun hakkında kgb'ye rapor sunmak ile meşgul olan, zavallının tekiydi.
şukufe nihal
nüzhet hanım
yelena yurcenko
piraye
semiha berksoy
suat derviş
cahit uçuk
münevver andaç
galina grigoryevna'dan sonra

bilmem kaçıncı sırada yaşadığı heyecandır.

sadece güzel cümlelerin çıkmasına sebep olmuştur.

bu kadar çok isim olması kimin nerede başladığı nerede bittiği belli olmayan duygusal kronolojiyi aşk çerçevesinde değerlendiremiyorum ne yazık ki.

tabi bu işlerden anlamıyor da olabilirim.