bugün

Türkiye'de müebbet yok. En fazla 20 sene yatarı var.
Bir kişi müebbet alsa bile en fazla 20 sene yatar. Zaten zırt pırt af çıkardıkları için bir kaç seneye salınır.
müebbeti sarıyordur.

sohbet müebbet takılıyorlar işte içerde...
görsel
devletin avrupaya uyum sağlamak adına suçlunun canını alma hakkından vazgeçmesidir.
Insan su gibidir, bulunduğu yerin şeklini alır. Farketmeden oraya alışır, sever bile. Çaresiz kalmışsa bu duruma da alışır. Umut hep vardır . Belki bir gün çıkarım der. Zaten türkiye de af vs. Olabiliyor her an.
Dört duvar arasındada olda genede yaşamakdır işde.
Jean Paul Sartre'ın "Duvar"ını okuyarak belki bazı sorulara cevap bulunabilir.
Nazım Hikmet'in de yazdığı gibi: "umutsuz yaşanmıyor...“
Özgürlüğü sadece 4 duvar arasından görmemek gerekiyor. nefes aldığımız sürece umut var demektir. Davası hürriyet olana soğuk duvarlardan taşarmış gün ışığı.
intihar etmek en büyük günahlardan birisi olup büyü yapan ve intihar edenlerin asla cennete giremeyeceği bildirilmiştir.

Ayrıca nefes alıyorsak hala umut vardır.
En az yada en fazla dışarıdaki tutsakların yaşama nedeni kadardır.
Pete fark yoktur aralarında.
Tutsaklıktan başka.!!!
Her insan kendi dünyasında özgürdür. Dünya bazen çok büyük, bazense çok küçüktür.
Bir insan hürse, zincirlense de hürdür; fakat dünya, fiziken prangalanmamış, kendini hür zanneden bir sürü köleler ile doludur. Bundandır!
umut.

victor hugo'nun bir idam mahkumunun son günü adlı eseri okumanızı tavsiye ederim.

müebbet hapis almasından ziyade, insanın genel olarak yaşama motivasyonudur umut etmek.
genel af beklentisidir. başka türlü bir neden, bir daha gökyüzünü göremeyeceğini bilen bir insan için pek geçerli değildir kanımca.
Yoktur.

Belki de kaçma planı?
(bkz: şartlı tahliye)

(bkz: iyi halden beraat)

(bkz: Türkiyede yaşama nedenleri)
af beklemektir herhalde yoksa bi insan ölümü bu monoton hayatıyla nasıl bu kadar bekleyebilir. yaşayacak neyin kaldı ki dört duvar arasında neden neden sanırım müebbet yesem bir hafta içinde kendimi asardım beklemek bir sonucu yoksa eğer daha çok acı verir çünkü.
Nefes alıp vermesinden dolayı yaşanan durumdur.
Dostoyevski verir cevabını:

--spoiler--
eğer yüksek bir yerde, bir kayanın üzerinde, iki ayağımın sığacağı kadar bir yer verseler ve deseler ki "çevrende okyanuslar, altında uçurumlar, korkunç bir yalnızlık içinde, böylece dikilmeye razı mısın?". bütün samimiyetimle şu cevabı verirdim. "evet razıyım! yeter ki yaşayayım!... ömür boyunca, binlerce yıl ayakta ... dursam bile yaşamaya razıyım...". aman allah'ım! ne yaman bir gerçek!... yaşamak... her şeye rağmen yaşamak arzusu... insana bu yüzden alçak diyen, kendisi alçaktır!
--spoiler--
ülkemizde olsa 5 yıl sonra çıkacağı içindir.
Hayatta kalma içgudusudur.