bugün

bu gün okulda 10 kasım atatürk'ü anma töreni vardı. bütün öğrenciler dışarıda sırada iken, emekliliği çoktan dolmuş, oldukça kıdemli bir kadın öğretmenimiz dördüncü sınıfta okuyan bir kız öğrencinin kafasına taktığı bandana tarzı bir başörtüsünü hışımla çekip alarak "bu gün takma bari şunu" diyerek çocuğa çıkıştı. çocuk oracıkta ağladı, sonra sınıfına görürdüler falan...
çocuğun ailesi ile ilkokullarda başın örtülemeyeceği ile ilgili okul idaresince konuşulmuş olmasına rağmen çocuk yine de takmıştı işte...

tamam yanlıştı, kanunen uygun değildi. o hatanın düzeltilmesi öyle mi olmalıydı? yüzlerce arkadaşının içinde o çocuğun o şekilde rencide edilmesi mi gerekiyordu? ya da acaba o tecrübeli öğretmenimiz usulüne uygun şekilde kanunun gereğini yerine mi getiriyordu, yoksa içindeki nefretin dışa yansıması mıydı o öfkeli hareket?...

modernleşmeyi, çağdaşlaşmayı yanlış yorumlayıp, yanlış uygulayarak, çağdaşlaşmadan anladığı sadece ve sadece sekülerleşme olan o yaşlı öğretmenimiz gibi tahammülsüz, dışlayıcı, nefret dolu nesillerin yetişmesine neden olduğu için bir öğretmen olarak mustafa kemal'i sevmiyorum.

evet ülkenin kurtulması adına çok büyük emekler sarf etti. ama sonraki hataları affedilir gibi değil. yaptığı devrimler kurtuluş savaşını anlamsız kılmıştır. yenilseydik belki de sömürgecilerin bize zorla uygulatacağı her şeyi onun devrimleri ile kendi elimiz ile yine zorla, cebren uygulamış olduk. biz, o zaman, kurtuluş savaşını neden yaptık? neden o kadar insan heba oldu? ezan yasaklansın, radyolarda tükçe müzik dahi çalınmasın, insanlar kendi öz kıyafetlerini giyemeyip savaştığı sömürgecileri sakilce taklide zorlansın diye mi yapıldı kurtuluş savaşı?

kimse maval okumasın. mustafa kemal'i taparcasına sevenler, ülkenin kurtulmasına yaptığı katkılardan değil, daha çok seküler ve sefihçe bir yaşam biçimini empoze ettiği için, sefihçe yaşayan kimseleri yanlış yaptığının psikolojik baskısından kurtarıp boğazına kadar günahlar içindeki bir hayat tarzına meşruiyet kazandırdığı için seviyor/tapıyor. dinden uzak, bedensel arzuları kıble edinerek yaşayanlar, kendini onunla özdeşleştirerek suçluluk hissinden kurtulup, hafifleme adına sarıldıkları, taptıkları can simidi gibi adeta o...

eğer öyle olmasaydı bu topraklarda yaşamamıza daha büyük emeği geçen, asıl öncüler olan Alparslan'ı, Fatih'i, savaştığı düşmanları olan avrupalıların bile muhteşem diye nitelediği Kanuni'yi de aynı oranda sevmeleri gerekirdi. ama onlar müslüman... ya da mustafa kemal'den bir ay önce, istiklal Savaşı'nı başlatan komutanların arasında ilk Anadolu'ya geçen, 19 Nisan 1919'da Trabzon'a varan kazım karabekir'i de az çok sevmeleri gerekirdi... karabekir de müslüman... sorsan kimse mezar yerini bilmez. eğer öyle olmasaydı; türkiye'de inancını içselleştirmiş, şekilci yaşamayan müslümanlar, mustafa kemal'i içten severdi. tüm dindarlar, ülkenin kurtulmasına vesile olmuş bu insanı iyiliklerini görmezden gelecek kadar alçalmadı ya...

bir insan ülkenin lideri de olsa, kendi bireysel inancını/inançsızlığını, ideolojisini devlet gücünü kullanarak halkına zorla uygulatma hakkına sahip değildir. en önemli hatası budur.

yaptığı savaşlarla ülkeye sağladığı yararlılığı kabul ederim, sevenlerine de saygı duyarım ama kimse zekamla alay edercesine onu sevmemi, ona tapmamı beklemesin...
tekrar 40 lı yaşlarında olarak ülkeye gelse de yeniden temin etse ülkede birliği beraberliği. nasıl ki dini anlamda bu ülkenin çoğunluğunun kutsalı hz. muhammeddir, siyasi ve insani anlamda da kutsalımız önderimizdir atatürk. binanın 7. katında 09:05 te tüm vatandaşlar ile birlikte şahsına duyduğum saygıyı bir kez daha eyleme dökmekten onur duyduğum nadide adam. ülken seni hiçbir zaman unutmayacak.
kimi cahilin yaptıklarını "efendim, kurtuluş savaşı'nı kazanmasaydık, yabancılar zaten bunları yapacaktı" diye karalamaya çalıştığı ulu önderimizdir. iddia sahibi bir de "zekasından" bahsediyor ki içler acısı bir hal...

ey cahil, öyle cahilsin ki, imparatorlukların halkların gelenekleriyle uğraşmak gibi bir derdi olmadığını bilmiyorsun. hele ki söz konusu gelenekler halkı kontrol altında tutmaya yarıyorsa!... istiklal harbini kazandığımız yıllarda yeryüzündeki müslümanların tamamına yakını ingiliz, fransız egemenliği altındaydı. bunlar sömürgelerinin hangisinde reform yaptılar? hangi ülkede din anlayışını değiştirmeye çalıştılar? hiçbirinde... aynen zamanında osmanlı'nın ve moğol imparatorluğunun yaptığı gibi... osmanlı rumları kontrol altında tutmak için dini özgürlüklerine dokunmaz ve papazlarına türlü ayrıcalıklar tanırdı. eğer ülkemiz ingilizlerin egemenliği altında kalırsa olacak olan yine aynısıydı. her yerde yaptıkları gibi, halkı işbirlikçi yobazlar aracılığıyla kontrol altında tutacaklardı uzun süre...

ne var ki ülkemizin en geniş kesimlerini işgal edenler yunanlılardı. bir imparatorluk gelenekleri olmadığı, hınç duydukları ve işgal bölgesindeki rum azınlığı çoğunluk haline getirmeyi planladıkları için katliam yapmaları kaçınılmazdı ve nitekim yaptılar da...
koç.

10 kasım 2013.
olmasaydın olmazdık.
10 kasım 2014.
Kalbin yolu birdir.
65. bin askerimizi esir düşürüp filistin hezimeti sonrası ülkenin mondros gibi bir işgal antlaşmasına yol açan yunanı sakaryaya kadar getirip anca onu yenebilen lider. bir musul türkmeni olarak lozan'ı imzalayan o dinsizleri bir müslüman olarak sevmem mümkün değildir.
o olmasaydı koç holding de olmazdı.
deha , düşünce , zeka , başarı , medeniyet , özgürlük laiklik cumhuriyet.
musul türkmeni olduğunu iddia eden bir şerefsizin olmayan aklınca hakaret etmeye çalıştığı ulu önderimizdir.

ey şerefsiz, madem musul'un bırakılmasına bu kadar gocunuyorsun, şu anda geri alınmamasına neden gocunmuyorsun? o zamanki türkiye'nin karşısında gücünün doruğundaki britanya imparatorluğu vardı. bugün musul'da kim var? ışid adlı bir çete.. arada peşmergeler filan... türkiye de öyle 15 yıllık savaşlardan harap bitap çıkmış bir ülke değil. madem o kadar gönül koyuyorsun, muhtemelen desteklediğin akp'ye neden gücenmiyorsun a ikiyüzlü?
--spoiler--
iki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… ikinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!

m.k. atatürk
--spoiler--
Saygi ile aniyoruz atam izindeyiz her ne kadar buna mani olmaya calisanlar olsa da unutmadik unutmayacagiz senin bizlere emanet ettigin bu vatani hainlerin ellerine birakmayacagiz.
saygı ve sevgi ile anıyoruz. atam izindeyiz.

https://fbcdn-sphotos-a-a...de98debf21bc1abac123acffe
'Dini alet ederek, ecnebilerle işbirliği yapan yobazlara mürteci denir' Bir : Gazi Mustafa Kemâl Atatürk sözüdür.

O mürteciler ki her daim, Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'e iftiralar atmaktan da geri durmamışlardır. Tarihi anekdotlarda Gazi Mustafa Kemâl'in son sözlerinin : 'Ve aleykûm selâm' olduğu yanında bulunanlar ve bu sözleri duyanlar tarafından aktarılarak kayıtlara geçmiştir.
Vâkıa Ayet 91 : Ölen kişiye melekler kitabını sağdan vererek selâmla karşılarlar. 'Fe selâmun leke min ashâbil yemîn (yemîni)'.
'O zaman selâm sana yemin sahiplerinden, yeminlerini yerine getirenlerden'.
Kur'an-ı Kerim Vâkıa 91 / Ahmet Tekin meali : Sağduyulu hareket ederek, Allah’ın kitabına iman edip hayata geçiren, birbirlerine sabrederek mücadeleyi, merhametli davranmayı tavsiye eden, hayırlı sonuca ulaşan herkesten sana selâm olsun, selâmette ol, selâmettesin' denir.

Mürteciler ve mürteci kılıklılar, vicdan yoksunu nankörler bunu bilin ve bir daha okuyun istedim...
güzel ve yalnız ülkemizin itibarını binalarla ve uçaklarla ölçen, döneminin uygulamalarını günümüzle kıyaslayarak seçmenlerini aptal yerine koymaya devam eden ve cumhuriyetle, kazanımlarıyla kavgalı olan zihniyetin kafalarının asla ama asla alamayacağı askeri ve siyasi deha.

esaret prangasını altın bilezik zanneden ve muktediri eleştirirken bile el pençe divan duran ahmaklara ve binayla, uçakla devletin itibarını ölçen şahısa inat; bugün bir kez daha minnetle ve şükranla anıyoruz kendisini. kraldan çok kralcı olup hala 28 şubat benzeri uygulamaların hayallerini kuran ve onun fikirlerini kendi düşmanlıklarına, hazımsızlıklarına perde ederek bu ülkenin başına akp'yi bela edenlerin de alayının canı cehenneme.
ölümü en unutulmaz olan dünya lideridir. Mustafa Kemal Atatürk, Türk siyasetçi, asker ve devlet adamı aynı zamanda medeni türk gençliğinin hayranı olduğu 100 yılın lideridir.
cumhuriyetimizin kurucusu ve türk gençliğinin örnek alması gereken kişi. yüz yıl öncesinden bile çağımıza ışık tutan görüşleri ile aydınlanıyoruz.
bugün, 76 sene önce tam da bugün gitti o... bir daha hiç gelmemek üzere ayrıldı aramızdan...

izindeyiz atam.
seni asla unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız!
olmasaydı da bizler olurduk. evet.
türkiye tarihinin gelmiş geçmiş en büyük lideridir. öyle büyük bi liderdir ki, bu liderin düşmanları sokağa çıkıp atatürk'ün düşmanıyım deme cesaretini bulamaz bile. kimse çıkıpta -ben mustafa kemal atatürk'ü sevmiyorum- diyecek cesareti kendinde bulamaz bile. öyle büyük bir lider.

emin olun ki, mustafa kemal atatürk'ü hiç tanımayan bir insana herhangi birkaç tane fotoğrafını gösterecek olsanız o kişi -eminim bu kişi ne büyük işler yapmıştır- cümlesini kurabilir. bakışından, duruşundan, asilliğinden.. fotoğraflarına baktığınızda ne kadar asil biri olduğunu göremiyor musunuz? nasıl keskin baktığını. ilk görüşte nasıl bir zekaya sahip olduğunu göremiyor musunuz? kandırmayın kendinizi. atamın duruşu bile sizleri korkutmuyor mu? aradan 76 sene geçmesine rağmen..
fikri ve vicdanı hür yılmaz bir savaşçı, derin bir ruh, koşullara boyun eğmeksizin tüm başardıklarını düşününce kelimenin tam anlamıyla emsalsiz bir deha. Atatürk’ün yaşamını dolduran temel değerlerden kitapların yeri çok büyük çünkü Mustafa Kemal Atatürk kendisini sürekli geliştirmek, yenilemek ve tümlemek uğraşı içindeki bir insan. Okuduğu kitap sayısı Çankaya kayıtlarına göre 3997. Atatürk, okumayı çok seven, hemen hemen her konuda bilgi sahibi olan bir lider. Kitaplığında bulunan eserlere bakıldığında, Türkçe ile alakalı konular ile tarih konularına büyük önem verdiği, bunun yanısıra yabancı eserlere de ilgi duyduğu anlaşılmakta. Yapılan her devrim öncesi derin ve yoğun bir araştırma yapmakta. Tarihe, Türk tarihine ve diline verdiği önemin yanısıra o kadar geniş bir perspektife sahip bir insan ki henüz yeni basılmış kitapları da takip edip, çevirisini yaptırmakta. Mu Kıtası ile ilgili yaptırdığı araştırmalar da hayranlık verici. Atatürk 1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 130. toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türklerin kökeni hakkında şöyle diyordu. Tesadüfi bir konuşma değildi ve onun Türklerin kökenine ilgisinin devamı da gelecekti. ''Efendiler, bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh’un oğlu Yasef’in oğlu olan kişidir. '' Okuduğumuz geometri kitabını ilk yazan da Atatürk; üçgen, dörtgen ve niceleri Atatürk'ün bulduğu kelimeler. Mustafa Kemal Atatürk'e; savaş meydanlarında yenilgiye uğrattığı düşmanlarının gözünde bile deha olan böylesi bir lidere sahip olan bir millet olarak onun varoluşundan, başardıklarından ve bizlere bıraktıklarından ilham alarak; daha çok okuyalım, düşünelim, sorgulayalım ve her şeye karşı yılmaz bir kararlılıkla mücadele edelim ...
osmanlı arşivlerindeki belgeye göre 1881 de değil 1877 de doğdu.
sözlükte bile bir numara ulan ulu önder.
Allah rahmandır, rahmet etsin.
Son sözü aleyküm selam olan lider.
Bu vatanın ekmeğini yiyip, suyunu içen ve kendisine küfür eden orospu çocuklarının bile , herşeyini borçlu olduğu büyük liderdir.
Hatta bu orospu çocukları, en tepede olabilirler.
Sen ölmedin atam. Öldüremeyecekler.
Mustafa Kemal Atatürk, Türk siyasetçi, asker ve devlet adamı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına önderlik yapmış ve TBMM tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçilmiştir. Osmanlı mirlivası ve Türkiye'nin iki mareşalinden biridir. 1919 yılında başlattığı Kurtuluş Savaşı'na lider olmuş; daha sonra, modern Türkiye'yi oluşturan devrim ve reformları gerçekleştirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı ordusunda subay olarak görev yapmış; Türk Orduları Başkomutanı olarak Sakarya Meydan Muharebesi'ndeki başarısından dolayı 19 Eylül 1921 tarihinde, "Gazi" unvanını almış ve mareşalliğe yükselmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi'ni kurmuş ve ilk genel başkanı olmuştur. 1938 yılındaki vefatına kadar arka arkaya 4 kez cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten cumhurbaşkanı olmuştur.
kutlu türk hakanı.
türk ordularının başbuğu, vefatının yıl dönümünde hasretle, saygıyla yad ettiğimiz ulu önder.
and olsun ki seni unutturmayacağız