modern klasikler arasında olan bir kitap.
klasik sevmeyen insanları bile sıkmadan içine çekebilen öyküsü ve bolca güzel sözüyle sempatik okunması gereken bir kitap.
yıllarca nehrin karşısında belki "o" gelir diye eğlenceler düzenleyen bir aşığın öyküsü.
"birisini eleştirmeye kalktığında, şu dünyada her insanın senin sahip bulunduğun ayrıcalıklara sahip olmadıklarını hiç aklından çıkarma."
yeni başladığım bir kitap. güzel olacağını umut ediyorum.
"Bizler akıntıya karşı kürek çekip sularla boğuşurken aslında durmaksızın geriye, yani geçmişe doğru gitmiyor muyuz zaten."
ikonik bir film. Büyük Budapeşte oteli gibi.
Muhteşem film.
Kitabıda varmış kimin umrunda.
bizler akıntıya karşı kürek çekip sularla boğuşurken aslında durmaksızın geriye, yani geçmişe doğru gitmiyor muyuz zaten.
kitabını mutlaka okuyun. filmini izleyecekseniz, başrollerini Robert redford ve mia farrow'un oynadığı 1974 çekimini seçin derim.
görsel
“Toy çağımda bir öğüt vermişti babam, hala küpedir kulağıma. 'Ne zaman’ demişti, 'birini tenkide davranacak olsan, hatırdan çıkarma, herkes senin imkanlarında gelmemiştir dünyaya!”
Kitabı okuduktan hemen sonra filmini izledim. Kitaptaki metine birebir sadık kalmaları çok güzel olmuş. Kitapta dikkat çeken hususlardan bir kaçı her tarafta yükselen yeni binalar, zenginleşen bireyler gibi görünüyor. Ne var ki bu yeni amerikan rüyasının ruhu sakat, ırkçı eğilimler had safhada, burjuva ahlakı geçerli akçe konumunda. Aslında Fitzgerald, Muhteşem Gatsby ile müthiş bir eleştiri yapmış, belki de bu eser bu yüzden bu kadar kalıcı ve etkileyici.
Çok güzel bir filmdi. Leonardo gerçek bir beyefendiydi. Zaten gerçek beyfendileri hanımefendileri hep üzerler. Sonunda gatsby öldü deyzi de kocasıyla gitti.
bir inception değildir bence film olarak.
F. Scott Fitzgerald, şaheseri olarak kabul edilen bu kitabında Caz Çağı’nın Kayıp Kuşak’ını muazzam bir şeffaflıkla ve fevkalade nükteli bir dille tasvir ederken, aynı zamanda bu kuşağın kendini kaptırdığı malum Amerikan Rüyası’nı ustalıkla eleştirir.