bugün

Aslı erdoğan' ın isviçre' de geçen öykü kitabı.
--spoiler--
“Seni nasıl böylesine hırpaladılar? Aşk sözcüğünü duyar duymaz karmakarışık korkulara kapılıp gitmene, iki insanın birbirine en yakın olması gereken zamanlarda, uçuruma yuvarlanır gibi kendi içine dönmene; bakman, istemen ve sorman gerektiğinde başını öne eğmene; bedenin çırılçıplakken kafanı yastıkların altına gömmene kim neden oldu? Senden neyi esirgediler?”
--spoiler--
yeni bir yazar. hoşgelmiş.
--spoiler--
Bir insanı gerçekten sevmek, onun tuhaflıklarını başka hiç kimsenin kendisinin bile benimseyemediği hatta fark etmediği huylarını sevmektir.
--spoiler--
aslı erdoğan'a aşık olmamı sağlamış mükemmel öykü kitabı..altını çizmediğim satırı kalmadı kitabın..
''Benim cehennemim ne topraklarımda, ne de buradaymış.Onu kendi içimde taşıyormuşum,tıpkı cennet düşlerim gibi..
isviçre'de, gözünün tekini (hatırladığım kadarıyla) yitirmiş olan kadın karakterin hüzünlü yaşanmışlıklarını anlatan öykü kitabı. en çok da yabancı bir ülkede aşk ve daha sonra kaybetme üzerine söyledikleri vuruyor okuyucuyu.Ben de okuduğumdan beri, ne zaman kendimi yabancı bir şehirde falan bulsam, orada ki bir cümleyi tekrarlar dururum, "Bir şehir, ancak içinde sevdiğiniz biri olunca yaşamaya başlar".
aslı erdoğan'ın 1996'da yayınlanan öykü kitabı.
tek bir öykü, aynı kahramanlarla farklı farklı bölümlere bölünerek anlatılmıştır. öykü kitaplarında olan o basitlikten, yavanlıktan çok uzaktır.