bugün

hayatın içinden merhaba diyorum sizlere,
yaşarken ölenler, yaşarken ölümle burun buruna gelenler ve yaşarken intihar edenler.
insanları o kadar çabuk değiştiriyorum ki, belki de aylarca üzerim de paralanan bir ceketten daha kısa sürüyor, ayrılık vakti o kadar acı oluyor ki, sessiz ve anlamsız bir hal alıyor.

birşeylerden bahsetmek, ben burdayım demek için yazılan, çizilen o kadar çok şey varki bunların üzerimizde ki etkileriyle insanlar bizleri tanıyorlar yada tanıdıklarını varsayıyorlar ama onlar sadece tanıdıklarını düşünüyorlar herşeyin anlatılan gibi olduğunu ve yaşandığını zannediyorlar.

herkes yaşamıştır, herkes zorlu yollardan geçmiştir, kimileri en yakın arkadaşlarını kaybetmiş, kimileri yokluk çekmiş bazılarıda hayatlarını kaybetmiştir.
kimse bilmez bunları, yalnız bildikleriyle yetinirler.
oysa her masada bir başka muhabbet döner. her masada bir aşk, entrika, yoksulluk vardır her sohbet nasıl başlarsa tersiyle biter, insanlar mutlulukla otururlar, tokuştururlar kadehlerini, bir bebektir yüzünü güldüren baba adayının, bir kadındır gözyaşların sebebi, bir erkektir, aldatmıştır, oysa aynı kadehleri içerler aynı zamanda aynı kadehleri tokuştururlar, farklı hayatlardır, sıra dışı hayatlar.

insanlara anlatıyorum, insan olanlara yada olduğunu düşündüklerime anlatıyorum bir türlü beceremiyorum yıllardır insanlara anatıyorum ama yapamıyorum, oysa diyemiyorum ki, hayatta herşey para ve sex ten ibaret değil, oysa diyemiyorum ki sen beni isterken ben bir başkasını istiyorum, yeni hayatlara geçmek istiyorum farlı hayatlar istiyorum yapamıyorum, nerden başlıyacağımı bilmeden, istediğim bir para, pul,bekaret değil yada güzellik, kendi yalnızlığımda huzuru istiyorum, yaşadığım hayata merhaba demek istiyorum, yapamıyorum.

insanlara güveniyorum paylaşıyorum, zaman zaman dalıyorum, dalgınlaşıyorum ama kimseye diyemiyorum ki bu aslında;
bu ben değilim,
ben, bende değilim,
bir meşhuldeyim.
kendimi istiyorum yıllardır,yıllardır.

bir gün biliyorum ki elbet huzur kapıyı çalıcak, elbet kendi yalnızlığım benim olucak, ve öyle bir zaman gelicek ki insanlar neden, neden bu dalgınlık diye sorduklarını, usulcana dudaklarına iki parmağımı götürüp, geç kaldınız diyebileceğim,
anlatıyorum yıllardır birşeyler anlatıyorum, susmuyorum, susmayı sevmiyorum, elbet bir gün susacağımı da biliyorum, korkuyorum, suskunluğumdan, korkuyorum ya birşey olursa, korkuyorum yine eski günler, yine o eski günler, yine beyaz önlükteki sahtekarlar yine aynı teraneler ve yine çarpık hayatlar, bıktım artık, usandım, diyorum, tek yol devrim diyorum, devrilen yine ben oluyorum,
ağlıyorum sessizce uzaklar da, bir göz yaşıydı akan ilk zamanlarda şimdi akmıyor, akacak göz yaşı yok, yanıyor, gözlerim çok yanıyor, üzülüyorum insanlara, üzülüyorum yanlışlara oysa bilmiyorlar ki, hayatta geri gelmeyen tek şeyin zaman olduğunu, akıp geçiyor zaman, yıllarımı aldılar elimden bir çırpıda , isyan diyorum olmuyor, devrim diyorum olmuyor, ağla diyorum göz yaşı akmıyor.
yoruluyorum her geçen gün biterken, bir günü daha noktalanırken, ellerim titrer bazen,kulağımda bir ses anlamsızca konuşurken, bedenim işaret verir usulcana, bir gün daha, ne olur bir gün daha yaşa..
(bkz: sana da merhaba feyzli insan)