bugün
- islamı tartışamamak22
- michy batshuayi29
- antalya daki engelli çocuğa toplu tecavüz21
- duşta işemek16
- gideon reid morgan jj32
- hangi şarkı seni ağlatıyor12
- çıkma teklifi etmek10
- anın görüntüsü15
- fransa bayrağını yakan sığınmacı9
- hiçbir erkeğin size laf atamaması12
- halkımızın asıl sorunu yeterince sikişmemesidir20
- diamond tema11
- herkesin bir anüsü olduğu gerçeği12
- küçükçekmece de öpüşen yaşlı amcalar22
- dünya kadar malın olacağına9
- erkeklerde meme ne işe yarıyor sorunsalı11
- atatürk kafir cumhuriyetini ilan etti12
- köpeğin su içtiği kabı tekmeleyene çift dalmak11
- 18 haziran 2024 türkiye gürcistan maçı36
- bik bik'in kurban etlerini buzdolabında saklaması11
- diamond tema hakkında soruşturma açılması10
- evin büyük çocuğu olmak8
- kıbrıs ismailağa cemaati sayesinde alındı13
- izmirli sude vs karslı rojda10
- bı erkeğin sevdiğini anlamanın yolları17
- cehaletle mücadele etmek16
- dekolte memeye bakan kişinin aklından geçen15
- manyak olmaya karar verdim17
- salda gölü'nün son hali13
- sağlığı etkileyen en temel faktör12
- sözlükteki en iyi 15 yazar9
- 10 ayda evlenen insanlar8
- çinliler her şeyi üretebiliyor türklerin neyi var9
- arda güler14
- nervionun kedisi9
- sözlüğün en iyi iki kadın yazarı17
- ups boobs beni favladı'ne yapmalıyım17
- geniş kalçalı kadın ahlaklıdır25
- karizma10
- sözlükteki elit yazarlar20
- türk mü türkiyeli mi sorunsalı9
- okula gitmeden yüzlük karne alan afgan ve suriler18
- rus sovyet düşmanı amerikancı kemalistler11
- kocam boşalacağı esnada geliyorum bacanak dedi16
- kimsenin saraca'nın doğum gününü kutlamaması20
- kabataş yalanı9
- içsel yolculuk enerji frekans 69 bin lira12
- vladimir putin11
- diamond tema için yakalama kararı17
- diamond tema'nın arnavutluğa kaçması9
Edip Cansever'in Verem konulu şiiridir..
"...
her yere yetişilir
hiç bir şeye geç kalınmaz
çocuğum beni bağışla
Ahmet abi sen de bağışla...
boynu bükük duruyorsam eğer
içimden böyle geldiği için değil
ama hiç değil
ah güzel Ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiceğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konya'nın beyaz
Antep'in kırmızı düzlüğüne benzer
göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
denizine benzer ki dalgalıdır bakışları
evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
öylesine benzer ki
ve avlularına
(bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
ve sözlerine
(yani bir cep aynası alım-satımına belki)
ve bir gün birinin bir adres sormasına benzer
sorarken sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne
camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
öyle bir cigara yakımına, birinin gazoz açmasına
minibüslerine, gecekondularına
hasretine, yalanına benzer
anısı işsizliktir
acısı bilincidir
bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet abi...
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
-- bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
cigara paketinde yazılar resimler
resimler: cezaevleri
resimler: özlem
resimler: eskiden beri
ve bir kaşın yukarı kalkık
sevmen acele
dostluğun çabuk
bakıyorum da şimdi
o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde...
ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet abi
biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
o zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
kil gibi ince istanbul yağmurunun altında
esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
kadının ütülü patiskalardan bir teni
upuzun boynu
kirpikleri
ve sana Ahmet abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
sofranı kurardı
elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
çocuklar doğururdu
ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar...
bilmezlikten gelme Ahmet abi
umudu dürt
umutsuzluğu yatıştır
diyeceğim şu ki
yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
çocuklar, kadınlar, erkekler
trenler tıklım tıklım
trenler cepheye giden trenler gibi
işçiler
Almanya yolcusu işçiler
kadınlar
kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
ellerinde bavullar, fileler
kolonyalar, su şişeleri, paketler
onlar ki, hepsi
bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
ah güzel Ahmet abim benim
gördün mü bak
dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket
gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk
o kadar kısa
işte o kadar...
Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Mendilimde kan sesleri...
"...
her yere yetişilir
hiç bir şeye geç kalınmaz
çocuğum beni bağışla
Ahmet abi sen de bağışla...
boynu bükük duruyorsam eğer
içimden böyle geldiği için değil
ama hiç değil
ah güzel Ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiceğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konya'nın beyaz
Antep'in kırmızı düzlüğüne benzer
göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
denizine benzer ki dalgalıdır bakışları
evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
öylesine benzer ki
ve avlularına
(bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
ve sözlerine
(yani bir cep aynası alım-satımına belki)
ve bir gün birinin bir adres sormasına benzer
sorarken sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne
camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
öyle bir cigara yakımına, birinin gazoz açmasına
minibüslerine, gecekondularına
hasretine, yalanına benzer
anısı işsizliktir
acısı bilincidir
bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet abi...
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
-- bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
cigara paketinde yazılar resimler
resimler: cezaevleri
resimler: özlem
resimler: eskiden beri
ve bir kaşın yukarı kalkık
sevmen acele
dostluğun çabuk
bakıyorum da şimdi
o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde...
ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet abi
biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
o zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
kil gibi ince istanbul yağmurunun altında
esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
kadının ütülü patiskalardan bir teni
upuzun boynu
kirpikleri
ve sana Ahmet abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
sofranı kurardı
elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
çocuklar doğururdu
ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar büyüyecek
o çocuklar...
bilmezlikten gelme Ahmet abi
umudu dürt
umutsuzluğu yatıştır
diyeceğim şu ki
yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
çocuklar, kadınlar, erkekler
trenler tıklım tıklım
trenler cepheye giden trenler gibi
işçiler
Almanya yolcusu işçiler
kadınlar
kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
ellerinde bavullar, fileler
kolonyalar, su şişeleri, paketler
onlar ki, hepsi
bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
ah güzel Ahmet abim benim
gördün mü bak
dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket
gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
o kadar çabuk
o kadar kısa
işte o kadar...
Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Mendilimde kan sesleri...
bir şiir ve bir mısra bir insanın içini ne kadar acıtabilirse tam olarak o kadar...
Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla
Boynu bükük duruyorsam eğer
içimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı işsizliktir
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
-- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
Cıgara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenberi
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da simdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince istanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
işçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
işte o kadar.
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.
Edip CANSEVER
Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla
Boynu bükük duruyorsam eğer
içimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı işsizliktir
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
-- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
Cıgara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenberi
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da simdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince istanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
işçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
işte o kadar.
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.
Edip CANSEVER
"gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün"
Gibi muazzam dizelere sahip edip cansever şiiri.
gelse de
öyle sürekli değil
bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün"
Gibi muazzam dizelere sahip edip cansever şiiri.
en güzel (ya da acı mı demeli?) 12 Eylül şiiridir.
"dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket"
"dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
ve dağılmış pazar yerlerine memleket"
gürdal tosun'un anısına...
gürdal'la konuştum
tam soruyordum:
"madem ölecektin
niçin bu kadar güzeldin?"
peçetedeki balığı gördüm
ağlıyordu
niçin ağlar peçetedeki balık diye sordum
bir mendil niye kanarsa ondan
dedi gürdal.
eylül 2000,beşiktaş
yılmaz erdoğan
gürdal'la konuştum
tam soruyordum:
"madem ölecektin
niçin bu kadar güzeldin?"
peçetedeki balığı gördüm
ağlıyordu
niçin ağlar peçetedeki balık diye sordum
bir mendil niye kanarsa ondan
dedi gürdal.
eylül 2000,beşiktaş
yılmaz erdoğan
sanılanın aksine Edip Cansever'in Ahmed Arif'e değil ayakkabı boyacısı Ahmet Abi ye yazdığı şiirdir. Ahmet abi darbe döneminde işçilere ''eğlenin'' demiş bir grup anti devrimcinin Ey! Lenin dediğini iddia etmesi dolayısıyla komünizm propagandası yapmak suçundan hapse atılmıştır. Ahmet abi 92 yaşindadır ve hala Malatyada ayakkabı boyacılığı yapmaktadır ..
"Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Mendilimde kan sesleri... "
böyle acaip sorularla yazınca mı böyle acaip bir hale sokuyor şiirler... sizin hiç babanız öldü mü
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Mendilimde kan sesleri... "
böyle acaip sorularla yazınca mı böyle acaip bir hale sokuyor şiirler... sizin hiç babanız öldü mü
bugüne kadar her seferinde aynı duygularla 10 kez(belki daha fazla) okuduğum, her okuyuşumda beni ve dinleyenleri alıp geçmişe götüren, bir nevi zaman makinesi olma özelliğine sahip şiirdir. edip cansever'i sevme nedenidir.
mendilimde kan sesleri
pıt...pıt...pıt...
dudağımdan damlıyor kimi
kelimeler kan(at)ıyor dilim(i),
çok düşünmüşümdür, bundan mıdır dudakların rengi
en kanayası yer midir dudak bedendeki.
alışmamış damak kolay kanar denir hani,
fırçalanmalı sürekli,
halbuki kelimelere alışamıyor dudaklar
onlardan arınmak kanatıyor sürekli be(de)nimin içini.
gözlerimden damlıyor kimi
en çok da unutmaya içtiğim (s)anma geceleri
hani kanlanır ya gözler
işte o kanlar tek kalınca güçlenir, bedenleşir, sesleşirler,
mendilimde kan sesleri
pıt...pıt...pıt...
ne kadar uğraşsam da içime çığlıklıklarımdan daha çabuk erişirler.
gözümde kanlar
hani yeşiline karasına dokunamazlar da bir tek beyazını kaplarlar
kanlar zaten hep en temizleri boyarlar.
gözümde kanlar,
şarabımdan değil benden-senden damlalar
şarap anca seni getirir de ben kanayacağını anlar.
(yan)aklarımdan damlıyor kimi
hani jilet kesiği gibi
önce hissetmiyorum
sonra tatlı bir yanma
ardından uzun, derin bir acı,
anlayacağın onlar keskin öpüşlerin kanları.
mendilimde kan sesleri
pıt...pıt...pıt...
tam sıkıştırılamamış bir musluk gibi,
aman ha denemeyin sıkmayı
bir anda fışkırıp kan yapabilir temiz elbiselerinizi.
pıt...pıt...pıt...
dudağımdan damlıyor kimi
kelimeler kan(at)ıyor dilim(i),
çok düşünmüşümdür, bundan mıdır dudakların rengi
en kanayası yer midir dudak bedendeki.
alışmamış damak kolay kanar denir hani,
fırçalanmalı sürekli,
halbuki kelimelere alışamıyor dudaklar
onlardan arınmak kanatıyor sürekli be(de)nimin içini.
gözlerimden damlıyor kimi
en çok da unutmaya içtiğim (s)anma geceleri
hani kanlanır ya gözler
işte o kanlar tek kalınca güçlenir, bedenleşir, sesleşirler,
mendilimde kan sesleri
pıt...pıt...pıt...
ne kadar uğraşsam da içime çığlıklıklarımdan daha çabuk erişirler.
gözümde kanlar
hani yeşiline karasına dokunamazlar da bir tek beyazını kaplarlar
kanlar zaten hep en temizleri boyarlar.
gözümde kanlar,
şarabımdan değil benden-senden damlalar
şarap anca seni getirir de ben kanayacağını anlar.
(yan)aklarımdan damlıyor kimi
hani jilet kesiği gibi
önce hissetmiyorum
sonra tatlı bir yanma
ardından uzun, derin bir acı,
anlayacağın onlar keskin öpüşlerin kanları.
mendilimde kan sesleri
pıt...pıt...pıt...
tam sıkıştırılamamış bir musluk gibi,
aman ha denemeyin sıkmayı
bir anda fışkırıp kan yapabilir temiz elbiselerinizi.
muazzam bir edip cansever şiiridir.
..Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince istanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri...
şöyle de enfes bir yorumu vardır.
http://www.youtube.com/watch?v=2CuFoIlrLuY
..Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince istanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri...
şöyle de enfes bir yorumu vardır.
http://www.youtube.com/watch?v=2CuFoIlrLuY
"...Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri."
(bkz: edip cansever)
(bkz: başyapıt)
Mendilimde kan sesleri."
(bkz: edip cansever)
(bkz: başyapıt)
Açık ara okuduğum, bildiğim en iyi şiirdir.
Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar?
diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
nazım hikmet'in (bkz: saman sarısı) ve edip cansever'in mendilimde kan sesleri şiirleri türk şiirinin zirvesidir denilebilir. şiirin, şiir ötesine geçtiği ses olduğu, görüntü olduğu, hıçkırık olduğu anlardadırlar.
mendilimde kan seslerinden
"
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet abi...
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
"
saman sarısı
"
ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağınla limonatamın arasında
onu oraya sen koydun
bir taş kuyunun dibindeki suydu
bakıyorum eğilip
bir koca kişi gülümsüyor bir buluta belli belirsiz
sesleniyorum
sesini yitirmiş geri dönüyor sesimin yankıları
ayrılık masanın üstündeydi cıgara paketinde
gözlüklü garson getirdi onu ama sen ısmarladın
kıvrılan bir dumandı gözlerinin içinde senin
cıgaranın ucunda senin
ve hoşça kal demeğe hazır olan avucunda
"
mendilimde kan seslerinden
"
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir
ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet abi...
bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
dirseğin iskemleye dayalı
"
saman sarısı
"
ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağınla limonatamın arasında
onu oraya sen koydun
bir taş kuyunun dibindeki suydu
bakıyorum eğilip
bir koca kişi gülümsüyor bir buluta belli belirsiz
sesleniyorum
sesini yitirmiş geri dönüyor sesimin yankıları
ayrılık masanın üstündeydi cıgara paketinde
gözlüklü garson getirdi onu ama sen ısmarladın
kıvrılan bir dumandı gözlerinin içinde senin
cıgaranın ucunda senin
ve hoşça kal demeğe hazır olan avucunda
"
evde kimse yokken yüksek sesle okumanın en çok keyif verdiği şiirlerden biri. müthiş.
"bilmezlikten gelme Ahmet abi"
"bilmezlikten gelme Ahmet abi"
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar