bugün

dertleşiyorum.
kaşındı amk.
ya sadece kaşınmıştı valla lütfen yanlıi anlama.
Tabib sen elleme benim yarramı
Beni bu dertlere salanı getir.
musikiyi tutuyordum hoşgeldin aplam. *
- napyosunnnn sennnn?
+ çektiklerimi geri veriyorum.
bu bana çok çektirdi .
- sen benim geceleri uyuduğumu mu sanıyorsun abdülhey?
+ yok bilmiyodum da öğrenmiş oldum.
"çık dışarı kapıyı çal tekrar gir terbiyesiz!"
titreme sırasında hiçbir şey yapılamaz. *
- (bkz: utanarak boşaldım)
kime yakalandığınızla alakalı olarak değişebilir ama eğer arkadaşınıza falan yakalandıysanız piç gibi sırıtarak,

-hacı bir el atsana ben yoruldum.

derseniz sağlam bir dayak yiyebilirsiniz. demeyiniz.
yanlış numara.
merhaba bi el atıverir misin?
kapatır mısın şu kapıyı lütfen?
bize ayrılan sürenin sonuna yaklaşırken , yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkürü borç bilir, kapıyı kilitlemeyi unutan aklımıza teessüf ederiz. evet.
(bkz: Ben o antalyadaki yazlığı satıcam)
yakalanınca edicek laf olmuyor merak etmeyin.

edit: başıma geldi çünkü.
(bkz: tam da seni düşünüyordum)
o çatallı ergen sesiyle söylenen "insan bi kapıyı çalar ya! az düşünceli olun! ne biçim hayat bu? insanın hiç mi özeli olmaz?" sözleridir.

ergen dedim çünkü yakalanma işi ilk tecrübelerde olur. işin inceliklerini kapınca monitörün yerini değiştirmek, kapıdan yansıyan ışıkdan birinin yaklaştığını anlamak gibi önlemler alınır.
''kapıyı çalsana oç'' ya da ''am vardı da biz mi sikmedik!?''
kaşınıyor da o yüzden kaşıdım.
- ilk önce o başlattı.
erol evgin'den geliyor: "gel sen ne çektiğimi bir de bana sor"
fener görmüş tavşan gibi donup kalacağına üste çıkmaya çalışmak mantıklı olabilir.

+kapıyı neden çalmıyorsunuz acaba öğrenebilir miyim sevgili babacığım. özlük haklarıma saygısızlık yapıyorsunuz, rica ediciğim bir daha yapmayınız, kapıyı çeker misiniz lütfen.
-pardon kardeş. *