bugün
- atatürkün mason localarını kapattırması15
- almanyada hilafet gösterisi10
- 99 098 146 tl satılan saat10
- magicovento28
- atatürk'ün kuran'ı kerim'i tercüme ettirmesi11
- son 22 yılın özeti20
- ahmet uğurlu8
- d varank21
- bir erkeğin bir kadına çicek alması12
- uzun entry giren erkek10
- ayak fotosu isteyen yazarlar9
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur13
- albay kemal18
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak20
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün12
- davaciyimbe8
- zalbert ramstein den alt dudak almak8
- atatürk'e iftira atmak8
- hiç aldatmayan erkekte sorun vardır17
- kadınların erkeklerden üstün olduğu konular20
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz24
- keyiflenmek için ne yapıyorsun11
- 122112as8
- israilin kurulmasına kimler öncülük etti16
- üçten fazla dövmesi olan kız9
- hoşlandığı erkek tezgahtar çıkınca ağlayan kız9
- sözlükteki cemaatçiler listesi9
- almanya türkiye emeklilik karşılaştırması12
- zenci erkekler neden ilgi görüyor9
- afganistana vizelerin kaldırılması17
- kadınlara vajinalı demek11
- fenerbahçe22
- japonya'nın yarısı kürtlerindir18
- türbanlıların açık kızlara çok öfkeli olması13
- akp döneminde kürtlerin asimile olması12
- kemalizm27
- kavga etmek isteyen kadın8
- müge anlı daki 18 yaşındaki lamia13
- icardi190512
- bu gece intihar edeceğim77
- siklememe sanatı8
- trt'nin osmanlı dizileri26
- her canlı şeyi sudan yarattık11
- bütün pitbullar uyutulmalı20
- rte'nin artık fenerbahçeli değilim açıklaması8
- 28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi19
- pipisine tapılan adam16
- kılıçdaroğlu'nun yeniden aday olacağım demesi24
- kemalistlerin islamcılara daima saplaması12
- allah neye benzer17
Döneri mc donalds ya da burger king gibi tekel olarak dünyada satabilir potansiyelimiz olmasına ragmen yapamamanın sebebidir. Acaba nedir?
Düzeltme: yada => ya da
Düzeltme: yada => ya da
dünya döner, dünya tantuni adamlar markalasmıs. Bizim haberimiz yok.
aba döner, hosta döner'i bilmeyen insanların kuruntusudur.
yarın öbür gün bir avrupa ülkesinin yapacağı döneri daha çok sevecek, benimseyecek bir topluma sahip olmaktan ötürüdür.
popüler kültür piyasasının amerikan tekelinde olmasıdır.
özellikle hollywood sayesinde, amerika kendi kültürünü dışarı pazarlama fırsatı yakalayabilmektedir. 3. dünya ülkelerinin orta direk gençleri henüz film çıkışında bir amerikalı gibi hissettiği kendisini diş kovuğuna gitmeyecek ekmek arası turşulu domates soslu köfteye ve 100 gram patatese mc. donalds veya burger king'de 15-20 lira ödeyerek adı geçen kültüre adapte eder.
film, bugün için en güzel propaganda ve pazarlama aracıdır. bir siyasetçinin saatlerce konuşup kabul ettiremediğini, bir filmin iki saniyelik repliksiz-diyalogsuz görüntüsüyle anında milyarlara kabul ettirebilir, ikna edebilirsiniz.
bu sadece amerikan yöntemi değildir. amerkan film piyasasında onlarca rum yapımcı vardır. bunlar yaptıkları filmlerde yunan kültürünü iyi satarlar ve ülkelerinin turizmine ciddi katkıda bulunurlar.
örneğin: madonna'nın "swapt away" filmi sözde italya sahillerinde geçiyor olmasına rağmen, film boyu rembetiko dinledik ve madonna bir sahnede teknenin arkasında yunan bayrağına sarılıp dans ederek kendi şarkısını söyledi.
itiraf etmeliyim ki, 1982 yapımı "rembetiko" (costas ferris yönetmenliğinde) ilk izlediğimde bir şişe uzo edinip iğrenç rakı-nane kombinasyonunu ben de denemiş, o hafta bir tavernada tabak kırmak için bugünün parasıyla 1.000 lira edecek parayı bir tavernaya gecelik hesap diye ödemiştim.
kıssadan hisse, film ile yapılan pazarlamanın şu anda eline su dökecek bir başka teknik yok. bu bakımdan yol belli: elimizde olan döner veya başka her neyse pazarlamak istediğimiz şeyleri dünyaya satmak istiyorsak, öncelikle ulusal film sektörünü uluslararası beğeni standartlarına ve hatta üzerine çıkarmalı, adam akıllı yetiştirdiğimiz yönetmen ve sanatçı kadrolarının çektiği filmlerin içine muska atar gibi yerleştirmeliyiz ulusal ürünlerimizi.
daha iyi bir teknik gelene kadar: "en iyi propaganda/pazarlama = en iyi film"
özellikle hollywood sayesinde, amerika kendi kültürünü dışarı pazarlama fırsatı yakalayabilmektedir. 3. dünya ülkelerinin orta direk gençleri henüz film çıkışında bir amerikalı gibi hissettiği kendisini diş kovuğuna gitmeyecek ekmek arası turşulu domates soslu köfteye ve 100 gram patatese mc. donalds veya burger king'de 15-20 lira ödeyerek adı geçen kültüre adapte eder.
film, bugün için en güzel propaganda ve pazarlama aracıdır. bir siyasetçinin saatlerce konuşup kabul ettiremediğini, bir filmin iki saniyelik repliksiz-diyalogsuz görüntüsüyle anında milyarlara kabul ettirebilir, ikna edebilirsiniz.
bu sadece amerikan yöntemi değildir. amerkan film piyasasında onlarca rum yapımcı vardır. bunlar yaptıkları filmlerde yunan kültürünü iyi satarlar ve ülkelerinin turizmine ciddi katkıda bulunurlar.
örneğin: madonna'nın "swapt away" filmi sözde italya sahillerinde geçiyor olmasına rağmen, film boyu rembetiko dinledik ve madonna bir sahnede teknenin arkasında yunan bayrağına sarılıp dans ederek kendi şarkısını söyledi.
itiraf etmeliyim ki, 1982 yapımı "rembetiko" (costas ferris yönetmenliğinde) ilk izlediğimde bir şişe uzo edinip iğrenç rakı-nane kombinasyonunu ben de denemiş, o hafta bir tavernada tabak kırmak için bugünün parasıyla 1.000 lira edecek parayı bir tavernaya gecelik hesap diye ödemiştim.
kıssadan hisse, film ile yapılan pazarlamanın şu anda eline su dökecek bir başka teknik yok. bu bakımdan yol belli: elimizde olan döner veya başka her neyse pazarlamak istediğimiz şeyleri dünyaya satmak istiyorsak, öncelikle ulusal film sektörünü uluslararası beğeni standartlarına ve hatta üzerine çıkarmalı, adam akıllı yetiştirdiğimiz yönetmen ve sanatçı kadrolarının çektiği filmlerin içine muska atar gibi yerleştirmeliyiz ulusal ürünlerimizi.
daha iyi bir teknik gelene kadar: "en iyi propaganda/pazarlama = en iyi film"
dönerciyim diyenlerim aslında döner yapmaktan anlamamasından kaynaklanır. bu durum döner nedir bilmeyenlerin yediklerini döner sandıklarından dolayı da devam eder.
gerçek döner bandırma, Balıkesir ve Bursa'da yapılır. istanbullu bunu bilmez. bunu bilen istanbullu esnaf da her bi boku döner diye istanbulluya yedirir. istanbulda iskenderin üzerine patates koyar amk malları. halk da bunu yer. dediğim gibi az önce ismini verdiğim illerde yiyin döneri bakalım dünyanız değişecek mi?
istanbulu neden örnek gösterdim, çünkü türkiyedeki toplam tüketimin önemli bir yüzdesi istanbul'dadır.
böyle kişiliksiz ürünlerle de marka falan yaratılmaz. git yerinden öğren. adres belli.
gerçek döner bandırma, Balıkesir ve Bursa'da yapılır. istanbullu bunu bilmez. bunu bilen istanbullu esnaf da her bi boku döner diye istanbulluya yedirir. istanbulda iskenderin üzerine patates koyar amk malları. halk da bunu yer. dediğim gibi az önce ismini verdiğim illerde yiyin döneri bakalım dünyanız değişecek mi?
istanbulu neden örnek gösterdim, çünkü türkiyedeki toplam tüketimin önemli bir yüzdesi istanbul'dadır.
böyle kişiliksiz ürünlerle de marka falan yaratılmaz. git yerinden öğren. adres belli.
bursadaki iskenderoğlu iskendercisinin ilk dükkanının kadıköy rıhtımda olduğunu bilmeyenleri de gösteren önermedir, marka döner yaratmak mesele değil, bu markayı kaça satabileceğindir.
Zira hamburger dedin 50 gr kıyma ekmekten ibaren ve biz buna ortalama bir menüde 8-10 TL veriyoruz, ancak senin döner dediğin şey etten oluşan bir durum ki bugün en az 100-200 gr et vermesi lazım ki bugün kaliteli bir dönerin porsiyonu 25 TL'dir, bide bunun marka süreci bayilik bilmem ne vs. çok büyük yatırımlar yapılmasını gerektirir ve tutmazsa şapa oturursun.
Tabi benim bahsettiğim mesele gerçek bir döner markası, yoksa piyasada dünya kadar marka var. ama şu gerçeği de unutmamak lazım markalaşma her zaman kaliteyi düşürmüştür.
Zira hamburger dedin 50 gr kıyma ekmekten ibaren ve biz buna ortalama bir menüde 8-10 TL veriyoruz, ancak senin döner dediğin şey etten oluşan bir durum ki bugün en az 100-200 gr et vermesi lazım ki bugün kaliteli bir dönerin porsiyonu 25 TL'dir, bide bunun marka süreci bayilik bilmem ne vs. çok büyük yatırımlar yapılmasını gerektirir ve tutmazsa şapa oturursun.
Tabi benim bahsettiğim mesele gerçek bir döner markası, yoksa piyasada dünya kadar marka var. ama şu gerçeği de unutmamak lazım markalaşma her zaman kaliteyi düşürmüştür.
keser döner sap döner, gün gelir hesap döner korkusu.
(bkz: bereket döner)
(bkz: Hosta)
güncel Önemli Başlıklar