bugün

genelde 'üsküdaraaa gider iken aldı da bir yağmur....' tınısını kullanan eğitim yuvalarımızdan ayrı olark marjinalitesini okul ziline yansıtmış okullarda kullanımında olanlardır. benim müdürüm "mozart'tan, chopin'den banaane benim kendi topraklarımın öz melodilerini kullanmalıyım" kafasında olmalı. kullanmayanlar da zaten toplumsal baskıdan yılanlar aslında. ama olsun...

vakti zamanında, altunizade araba pazarının alttarafına taşınmıştı otobüs durakları. ve emektar 129 buradan start almaktaydı yorgun koşusuna. ucu bucağı olmayan yolcu kuyruklarının talebini karşılamak namına belediyemizin ne kadar körüklü ikarusu var ise bu hattan sabah mesai saatinde 3 dakikada bir kalkmaktaydı. genelde otobüste denk geldiğim, sanki servismişcesine aynı yolcular, aynı şoför ve durağın öbür yarısındaki ilk öğretim okulunun zili. dedimya yurdum topraklarının öz değerleri kullanılacak diye; okul melodisi son bahar boyunca 'seni gidi fındıkkıran'*daha sonralarında 'every way that i can' repertuarıyla devam etmesiydi bu fikri zikre döken.
bu inanç viyana'yı aşsaydık, belki de arap şükrünün permalı saçlarıyla tüm babagandiliğini gösterdiği portleri bilimum batı avrupa müzelerinde sergilenecek olamsının tetikleridiği bir paranormal aktivite olabilir. öbür taraftan sıradan olma zorunluluğuna karşı durmaktır, helal olsundur...
(bkz: hot for teacher)
yok artık.

oldu olacak

(bkz: angel of death)
(bkz: çav bella)
(bkz: school s out)

alice cooper saolsun.
(bkz: oğuz yılmaz) (bkz: gördün mü)

görrrdün müüü görrrdün müüü tatilde yan gelip yatmak neymiş görrrrdüüün müüü?
hasta ruhlu ulusalcı bir ilk öğretim müdürümüz vardı... haliyle onuncu yıl marşı.
hababam sınıfının melodisininde dahil olması gerektiği grup.