bugün

kutluğ ataman'ın senaryosunu yazıp yönettiği 1999 türk-alman ortak yapımı film. başrollerinde gandi mukli ve erdal yıldız'ın bulunduğu film, 17 yaşında, berlin'de doğup büyümüş murat isminde bir türk gencinin, yıllar önce evden kovulan bir abisinin olduğunu öğrenip yollara düşmesini konu etmektedir. murat sonunda abisini bulur ama abisinin ismi artık lola'dır. türkiye'de çok kısa bir süre vizyonda kalabilen film, bir çok festivalden ödülle dönmüştür. son dönem türk sinemasının en başarılı örneklerinden olan film, hararetle izlenesidir.
kutluğ ataman 'ın 2. uzun metrajlı filmi. ilk filmi, karanlık sular 'dan tarzı ve konusu çok farklı şüphesiz. son dönem özellikle fatih akın sinemasında gözlemlediğimiz almanya'daki türklerin yaşamlarına sosyo kültürel bir bakış atmaktan bir level daha yukarıya çıkarak ataman, almanya'daki türk travestilerin, homoseksüellerin yaşamlarına odaklanmamıza vesile oluyor. murat adlı gencin maço abisi tarafından rüştünü ispatlama gayesiyle gayet erkeksi bir dışavurumla cinsel ilişkiye zorlanması kadar murat'ın lola'yı aramaya başlaması ve lola'ya dair her konunun üzerini kapatan ailesinden bağımsız neyin ne olduğunu merak etmesiyle film anlam kazanıyor.

--spoiler--
bir sahne var mesela filme dair net bir özet niteliğinde. lola ve bili birlikte takılıyorlar. o sıra bili'yi bir arkadaşı görüyor iki yiğido efe vari bir tavırla birbirlerini selamlarken yiğido tavırlarının altında ne olursa olsun almanya'da ötekileştirilmiş iki insan olduklarının da altı çiziliyor. bir nevi yabancılaşma ve kültürel sinmişlik söz konusu. herif bili'ye bu ne idüğü belirsizlerle takılma diyerek lola'yı işaret ediyor. hani işin bu bağlamında filmin ana teması oluveren lola'nın bili'ye nutuk çektiği aşk temalı duygusal serenad akla geliyor. bili'nin zorlama evlilik eğilimine lola'nın insanı olduğu gibi sevmek argümanı cuk diye oturuyor.
--spoiler--

--spoiler--
bir sahne de murat'ın tuvalette oral seks esnasında elindeki sandiviçi yemeye kasması. baki davrak, yıllar sonra yaşamın kıyısında'da da hatrı sayılır bir oyunculuk çıkarmıştı.
--spoiler--

--spoiler--
murat'ın lola'ya kutunun içerisine koyduğu yıllar evvelden manidar bir kimlik taşıyan kırmızı peruğu vermesi aslında lola'yı anlayabilen cinsel eğilimlerle de ilişkili tavrından kaynaklı kuşkusuz. duygusal bir ortak zemin mevcut. abi-kardeşlikten öte.
--spoiler--


murat'ın annesi ve maço abisi ailesel mevzuların(lola'yla ilgili) üzerini kapatarak doğru bir şey yaptık edasında sınır tanımaması muhafazakarlığın resmi adeta. hani benim doğrularım var diyerek gayet sığ bir bakış açısıyla aslında kötü gidişe de önayak olarak sırlarla- gizlerle yaşamlarını idame ettiriyorlar. bir bakıyorsun evin maço reisi lola'yla cinsel ilişkiye girmiş. pislik diz boyu!ama layıkıyla üzeri kapatılmış.
filmdeki ötekileştirme 2 koldan ilerliyor. almanya'daki insanların türklere baskısı olduğu kadar, türk aile yapısı içinde (hatta gözden kaçırmayalım almanya'daki ailede o kadar keskin olmasa da öyle) eşcinsellere kendi aile içindeki mutlak baskıyla birlikte ilerliyor. bu dışlama-dışlanma argümanları ve aristokrat alman teyzenin 13 yaşındaki kedisine odaklı hayat yaşaması onu gayet konfor içinde yaşatırken çevredeki insanların bir sandiviçe muhtaç olmaları keskin zengin-fakir ayrımını körüklemiş. sevgi, para- pul, aristokrasi,yoksulluk, ötekileştirme, cinsel tercihler vs. olguları ortaya bir karışık tadında enfes bir film çıkarıyor.
sonuçta ibretle izlenilesi bir film. ben bu filmin fatih akın sinemasını derinden etkilediğini düşünüyorum. yanıldığımı sanmıyorum.
10 üzerinden 8!
edit:türk sinemasının son 15 yılda kotardığı en cesur filmlerden şüphesiz.