bugün

istiklal marşı bittikten sonra rahat emri vermeden öğrencilerin dağılmasına izin vermeyen ve ibneliğine birkaç dakika bekledikten sonra rahat emri veren egoist önlüklü gereksizler.
müdürün ciddi bir konu hakkında konuşması esnasında gülen bir çocuğu görüp:

"ne gülüyosun? sokarım ağzına bu mikrofonu" demesi bunlardan biridir.

edit: dediğim çocuk sıra arkadaşım olurdu. baya da cool takılmaya çalışan bir çocuktu bu arada.
Hafta sonu tatiline girmenin verdiği mutluluktan dolayı götü başı ayrı oynayan yüzlerce öğrenciye söz geçiremeyip sinir krizleri geçiren müdür.
Iyi tatiller akadaslar sozudur suphesiz.
müdür yardımcılarının "aranızda bazı kendini bilmezler var, onlar kendilerini biliyorlar" lafları.
Saç renginiz sarı ise nereye giderseniz gidin, sırayı bozuyorsanız uyarıyı yersiniz. Sırf bu yüzden koyu bere ile dolaşırdım o sıcakta.
Müdürün mikrofonu eline alıp okulun icraatlerini tek tek anlatması, ellerinde telefonla oynayıp sohbet eden tipler, müdürün de mikrofonla bağırarak sarı çantalı,gözlüklü,yeşil montlu diye bu kişileri ifşa etmesi.
yağmur yağmaya başlayınca sınıfın abazasının bağırarak: "bulutlar attırıyor" demesi.
müdür törenden sonra inadına konusur konusuuur. bütün okulun aynı anda alkışlamaya baslamaiyla tezahüratlarla artık pes eder.
Müdür yardimcisinin efsane fıkraları.
o güneş altında müdürün iki kelimeyi bir araya getirmesini beklemek.
"Okul acilali bi ay olmuş sen hala okul formasiz altında daraltilmis kotla geziyosun.(yüz kıpkırmızı oluyor bu arada) la bebe daha yeni geliyosun ağzın daha süt kokuyor havan kime" diye birinci sınıfları azarlayan müdür yardımcısı. Zaten tam bi gülme havasinda iken yarildigimiz andı.
Istiklal marşına kalmamak için zil çalmaya yarım saat kala gizli gizli kaçmak. Başka heyecan yoktu o zamanlar.
(#25177907) şu entrymde bahsettiğim kız kişisi yüzünden yediğim temiz dayaklardan birini hatirlatti bana.
artik lise 3 öğrencisiyiz ve herkesin kendince kamyonla! adam getirebildiği, memleketin azılı suçlularinin yiyeni! olduklari dönem yani 2 sene sıkıntısız pür-i pak giden ilişkiye diğer şahısların müdahale etmeye başladığı dönem ayrica; işte o şahısların yalnızca biri olan dönemin BBP gençlik kolları (sanirim alperenler diye anılıyorla) başkanının kardeşi ve okulun mevzu bahis oluşumunun reisi (öyle ahım şahım biri değil teke tek de dersini vermişliğim çokça oldu) herneyse bu reisil küttab okula gelir gelmez iki yıldır aşık olduğum kızı cariyesi olarak almak niyetiyle beni her gördüğü yerde sıkıştırır çok kez dersini alır lakin bu sevdadan vazgeçmez. ve bir cuma günü o ve arkadaşları tören zamanında beni arka kapidan sıvışırken tek yakalarlar, kütahya lisesini bilenler bilir eski yapinin daracik bir dış arka kapisi vardır oraya pusu atmişlar (abartmiyorum bildiğin sopali davul tokmakli pusu) herneyse kapidan çıkar çıkmaz nolduğunu anlamadan kafama çuval gibi bişey geçti ve o destansi dayak başladi patt pat pat ......... yığıldım kaldım orda. kaç kişiydiler beni aslen neyle dövdüler ve şahsen kimdiler insanin bilmiyorum ve yukarda zikrettiğim davul tokmağı ve sopa sadece bana vurarlarken verdikleri acı nedeniyle tespit ettim yoksa bambaşka şeylerle de dövmüş olabilirler. gözümü hastanede açtım deyimini bizzat yaşadım (varmış böyle bişey yani).
sonra intikamim aci oldu ama o konumuzla ilgili değil
her tören çıkışı veya bu tören bahsi açılsa bu dayak aklima gelir.
gür şekilde okunmayan istiklal marşının 3 kere okutulmasıdır.
25 yasindaki bayan muzik hocasinin koltuk altindaki terler.
beden ögretmenlerinin rahat hazır ol dedikten sonra topu müzik hocasına atmaktır.
"ses veriyorum: Korkmaaaaa..." diyen müzik öğretmeni.
Okuldan ilk çıkan olmak için sıranın en arkasına geçmek. Marş bitince kalabalığa karışmadan kolayca servise ulaşılırdı.
okulun dik merdiveninden tören sonrası çıkarken kızların altına bakma töreni.
artık hatırada olmayan anılardır.
Uzunca bir vaaz öncesi; "Konuşma, yorum yapma!" Diyen mario kılıklı herif.*
Birtakım komikliklerdir.

Sürekli konuşan öğrencilere sinirlenen ve öğrencileri susturmak için "aykadaşlay az susun yaa" diye isyan edip bi beş dakika azar çeken müzikçimiz vardı. Anlattıklarından etkilenmiştik ama o an dalga geçtiğimiz için fark edememiştik. Ulan ne şerefsizmişiz. Hem susmayıp adamı bekletiyoruz orda hem de konuşmasıyla dalga geçiyoruz.

Özüy dileyim abidin hocam. Herkesin adına...
"Ses ses, ses kontrol 1-2".
bırakın jöle kullanmayı, saçı şampuanla yıkamayı bile yasak eden bir müdiremiz vardı. hacı şakir kokacak saçınız diye bas bas bağırırdı.

dışarıda kar yağarken düşünün arkadaşların jöleli saçlarını temizlemek için kafalarını buz gibi suyun altına sokardı.