bugün

(bkz: acı tespit)
özlenir (bkz: yeri doldurulamayan şeyler).
efsanevi yıllar. hatta lise 2 dolaylarında birini diğeriyle aldatmıştım. sol elle daha iyi basket attığımı fark edince sağ eli aldatmak zorunda kaldım buda böyle bi anımdır.
Çok datlı olan duygudur.bidaha geri gelmeyen yaştır.kıymetini bilmek gerekir.
Sonra bu saçmalıklarla uğraştğınız için pişman olursunuz muhtemelen ama yine de en saf duyguları o zaman yaşarsınız. Ağır sonuçları olabilir hele ki aldatılırsanız insanda travma olarak kalıyor. Şahsen ben çok şişman bir kız ile aldatılmıştım. Kaç yaşına geldim. Hala şişman olan her kıza karşı önyargım var ve nefret boyutuna ulaşan cinsten. En büyük korkum da şişmanlamak yani. Siz düşünün.
En güzel zamanlardır. iki kişinin de hormonları tavandadır ve cinsellik üzerine kurulu bir aşktır. Yaşadım, yaşayın!
saf gelısmemıs halle yasanan ve genelde ız bırakan, ınsanı zayıfken yakalayan bır anı turudur.
Hiçbir şekilde uzun vadeli olmayan ve de olsa bile hiçbir zaman gelecek vadedemeyen aşklardır. Bence aşkta değil de.. Neyse..
Sözlükte beni en çok etkileyen bir şiiri paylaşacağım sizlerle. Lise aşklarından bahsediyor. Şiiri yazanın ellerine sağlık çok etkileyici cümleler kurmuş. paylaşıyorum (lütfen sonuna kadar okuyun)

-LiSE AŞKı-
unutulmayandır lise aşkları.
sıra olurduk bahçeye
ona bakardım .
ulan insan lisedeyken böyle sevebilir mi bir insanı?
kanım fıkır fıkır ,
istanbul hayallerimde bile yok
o var .
hala iki pantolonum
cebimde iki lira
onlar da delik cebimden düştü düşecek.

ama seviyordum onu .
ankara savaşı nın tarihini bilmiyordum ama
onun doğum gününü biliyordum .
tabi hediye falan alacak parada yok
çiçekleri şehrin parklarından kızarırdık.
üstelik insanda kaç kemik vardı,
bilemezdim ,
sayamazdım ,
ama onun saçının tellerini sayabilirdim bir ömür.

hışt ldya konuşma gel bakim sen buraya .
ne konuşması hocam ,
ben dilsiz olmuşum.
ne bileyim şimdi
amerika nın yerini, bana
aşkımın adresini sor tarif edeyim .

geceleri kestirme yolda biliyorum
ara sokaktaki apartmanın avlusundan geçin
geceleri daha kestirme oluyor.
ve o avluda güller var ,
gıyabında sevdiğimin evinin önüne çiçekler bırakıyorum .

ver hoca sıfırı ver bakim .
aman dur
hocam,
onun yerine de ben tahtaya kalkayım, bana sor
bak açtım ellerimi
cetvelle vur bana .
veliler toplantısı varmış
bana mecnun gelsin hocam o olsun benim velim

hocam ah hocam şimdi sırasımı what is your name diye sormanın
bana ı love you demeyi öğret
dünyanın bütün dillerinden aşk sözleri öğret

kızgun ve hırçın bir insanım ben
mahalenin kedilerine dokunmadım ama
bütün beni anlamayan erkeklere küfrettim
sonra okuldaki anlamayan erkek öğretmenlere
din kültürü hocam hariç
o severdi beni
bilirdide onu sevdiğimi

sıralara hiç yazı yazmadım
kazımadımda onları
rüyalarıma işlemiş
tahta bir masada olsa ne
hayaller kurardım
okulu teröristler basmış
onu rehin almışlar
kurtarmışım onu
bütün okulu
sonra bir ses
oğlum ne bakıyosun boş boş,
ben ne söyledim
en son
ha söyle bakalım beyefendi
şey eller yukarı teslim olun
git çöpü boşalt. ders bitene kadar oyalan
aman yapmayın hocam
dersin bitmesine daha çok var
ben onu görmeden yapamam

küçük ilçemizin
bir sahil kasabası olmasını isterdim
deniz görmemiştim henüz ama
onun zeytin karası gözlerini görmüştüm
denizde öyle bir şey olmalıydı
gizlice baktım
zaten hep gizlice bakardım
cesaretim yoktu karşılıklı birbirimizin gözlerinin içinde kaybolmaya

üniversiteye gitmem gerekiyordu
babam işçi maaşıyla okutuyordu bizi
annem
vali olmamı istiyordu
annem hep vali olmamı istiyordu
birde mühendislik
annem çok şey istiyordu
zengin bir gelin istiyordu
ama annem bunları benim için istiyordu
ve biliyorduki
benim sevdiğim kızı benden çok seveceğini

köpekler kovaladı beni
ben kovaladım iki aykalı köpekleri
çok disipline gittim
sanırım ben disipline üye oldum
aşık oldum
aşka dair şiirler ezberledim
sensizlik dedim
ölüm benim için dedim
okulun bahçesine sıra olurduk
bakardım
bakardım
saçlarına rüzgar değerdi
ben değemezdim

arkadaşlarım siz evlenirsiniz diyordu
oysa o düşünmüyordu ki böyle bişey
yoktu aklında evlilik falan

çalışkandım
ama sadece zeki olduğum için derslerim iyiydi
fazladan bir şey yapmıyordum
onu düşünüyordum...
gülüyorduk çok gülüyorduk
okula kurbağa sokup
ders kaynatıyorduk
sınıftakilere fıkralar anlatıyordum
ona anlatamıyordum
anlat diyordu
anlatamıyordum
espri de yapamıyordum
dilim tutuluyordu
oysa edebiyat derslerinde ki üniversitede böyleydi
hep şiir okuturdu öğretmen bana
sonra bayramlardada
okurdum
ama ona okuyamıyordum
küçük ilçemizin en güzel kafetaryasına gidiyorduk
kütüphaneye
elime bir kitap alıp tam karşısına oturup
ona bakıyordum
kütüphaneye başkada gitmedim
çok kitap okudum hala okurum ama
ondan beri hiç gitmedim
hatta birgün kütüphanede elime aldığım kitaba bakmadan okuyordum herkes bana
bakıyordu
baktım
kitabı ters tutuyorum
ben hayatı ters yaşıyorum abi
kitabı tutsam ne olur

ilk ve son kez ellerini tuttuğum o günü hiç unutmadım
sonra hangi kızla el sıkıştıysam beni sevip sevmediğini parmaklarından anlarım
bu kaldı ondan bana
aristo mantığı bulmuş ama
aşkın mantığını geliştirememiş diye düşünürdüm
yoksa yerler ıslaksa yağmur yağmıştır demek
mantıklı bir önermeyse
kalbim küt küt atıyorsa aşığım demek
daha mantıklı bence
sonra marks
ona görde herşey madde
öyleyse elimde tuttuğum el
onun bana verdiği
ki tarif edemem
o ne ?

ilçemiz büyüyordu
yaşımda
okul bitecekti
hatta liseye başlarken okulun avlusuna diktiğimiz çam ağaçları kocaman olmuştu
zaten biz liseden ayrılıncada
daha çabuk büyüdüler
öyleya az top oynamadık az sigara saklamadık dallarına ağaçların
oysa yaz tatillerinde babamın
hem işçilik hem aşçılık yaptığı
fabrikada
çalışırken gelirdi aklıma evlilik hayalleri
ama
ne kadar takdir etsem de
babam la gurur duysamda
bu işi yapmayacağımı
yapmak istemediğimi biliyordum
öğrenci olmalıydım
elimde kitaplar olmalıydı
sıra altında bırakıp onları sene sonunda almadan
okumalıyıdım
istanbul geldi gözlerimin önüne
ilçemiz büyüyordu ama
ama hayyaller küçülüyordu büyüdükçe
büyüdükçe yaklaşıyorduk
cami avlusunda oturan amcalara
oysa daha dün
abiler maç yaparken kaleye geçiyordum
ve hala milli takım
beş altı yiyordu
ama bu bizi
ülkemize daha çok yaklaştırıyordu

o gün ayrılırken şehirden. gaddarın kahvesinde yazdığım şiir hala
dost sohbetlerinde en çok istek alan
şiirdir
o gün giderken otobüsle
urfaya
şöyle bir manevra yaptı otobüs
eğildi dağlar
işte dedim geldi
ben ona gitmeden
ama gelmemişti askerlerdi yolumuzu kesen
asker kaçağı arıyorlardı
beni aramadılar oysa ben ondan kaçmıştım
ben annemin isteyeceği kızdan kaçmıştım

şehirler dolusu kızlar vardı etrafta
güzeli çoktu
lakin içlerinde sevdiğim yoktu
hiçbiri ona benzemiyordu
ben benzemiyordum bana
tebeşir tutan ellerim
limonata lekeli gömleğim yoktu artık
o yoktu
sırada olmuyorduk artık bahçeye
yirmi yaşını geçmiştim
sandımki artık büyüdüm
halbuki büyüdükçe küçülüyormuşum
şarkılar söyleyip şarkılar dinliyordum.
ve hergün
onsuz tükenip çürüyordum...
bi hayrı yoktur ancak hatırlayıp gülersiniz sonradan ben sap forever olduğum için arkadaşlarım anlatır gülerlerken ben mal gibi bakarım.
Ben burak merhaba sözlük.
güzeldir ama zaman kaybıdır.
Zaman kaybıymış... Pehhhh.

Lisedeyiz ulan zâten hangi zamanı kaybedeceksin? iş adamı değilsin ya kardeşim.

Gereklilik değildir. Kimse de gereklilik yazmamış zâten. Olmuşsa olmuştur, hoş bir iz bırakır geriye.
olmamışlar hiç üzülmesinler çünkü bu aşkların yüzde 90 ı hiçbir sonuca varmıyor ve sonunda açtığı yaralarla yarattığı pek çok duygu ile beraber yok olup gidiyor sizi de uzun bir süre etkisi altında bırakıyor en iyisi üniversite aşkıdır özgürlük ve hayatın tadını cikarirsiniz okulda hocalardan ve aileden köşe bucak kaçmadan dilediğiniz gibi yasarşınız ha bu köşe kapmaca olayı oynarken bayagi zorludur ancak olaylar bittikten sonra ne kadar da güzeldi be dedirtir.
Hayatımda ilk defa birinden hoşlanmıştım ilk defa birine karşı bir şeyler hissetmiştim onunla gülüp eğlenmeyi o kadar seviyordum ki hiç bitmesin istiyordum. ama bir süre sonra çocuk resmen beni kankası ilan etti. Böylece bitti. Benim için bitmemiş de olabilir efendim emin değilim.