bugün

üzerine düşeni yapan erkektir.
bunlar güzel yalanlardır, yapılması gereken de budur eee işin ucunda hatun var.
sözlerinin yalan olduğunu ilişkinin 2. ayından sonra anlayacağınız erkektir.
ileride durumu kurtarayım derken boka saracaktır. kendimden biliyorum.
evli olduğu halde bekar olduğunu söyleyen erkek olabilir. ayrıca zengin birisi gibi davrananlar da vardır.
yalanları ortaya çıktıkça gözden düşecek ve güvenilmez olarak yaftalanacak erkektir.
"tavlayana kadar her yok mübahtır" felsefesiyle hareket eden çapkın erkektir. 3 puana oynar. 3 puanı alınca ortada toparlaması gereken yalan kalmaz.
kendisi hakkında(statüsü, işi, medeni durumu, geliri, ailesi, çevresi vs) değil de (bu düpedüz aptallık ve onursuzluktur), tavlamaya çalıştığı kızla ilgili bazı ufak yalanlar, mübalağalar, çarpıtmalar yapmazsa ilişkiyi istediği hızda ilerletemez. bu yüzden zorunda kaldığını yapan erkektir. kızmayınız.
doğruların karşısındaki insanı etkilemeyeceğini düşünen erkektir. dolayısıyla ya özgüven sorunu yaşıyordur ya da yanlış insana oynamaktadır. söylediklerinin yalan olduğu ortaya çıktığında, kıvırma meziyeti gelişmemişse eğer, tekmeyi yer.
ufak tefek yalanlardan bir şey olmaz. amma ve lakin benim porchem var, şuyum ya da buyum var derse... her türk kızı facebook'ta dolaşan video daki rus kızı gibi değil.
biri bana versin, kim olursa olsun modundaki erkektir.
yatlarım, katlarım, atlarım var diyerek kızı tavlamaya çalışan, büyük ihtimalle bunu başaracak olan, ilk gece yatağa atıp mutlu sona ulaşan, işi bitince gerçeği söyleyerek kızı gönderip, yeni ufuklara yelken açan erkektir, abimizdir...*
(bkz: fakir ama gururlu vs kıroyum ama para bende)*
kimilerine göre akıllı, kimilerine göre şerefsiz olarak bilinen erkektir.

fakat bu arkadaşın kıçına bir etiket vurmadan önce düşünmek lazım. gerçekten aşık olması durumunda insan bazı yalanlar söyler. ve bunu şerefsizliğinden değil çoğu zaman gururundan yapar. ha yalan üzerine kurulan bir ilişki ne kadar sağlıklı olur bilinmez fakat bazı durumlarda aşk için yalan söylemek, insanı mutlu edecekse seçeceği yoldur.

neden mi? o hollywood filmlerinde para sıçılarak yapılan filmlerdeki senaryolar dönmüyor bu hayatta. ekonomik sınıf denen siktiğimin kavramı ne yazık ki varolmakta olan bir kavram ve bu ekonomik sınıf farkı ne aşklara, ne umutlara ve ne mutluluklara engel olup insanların hayatlarını anında boka çeviriyor bilemezsiniz. bu yüzden bir insanı direkt olarak şerefsiz olarak görmeden önce neden yaptığını anlamaya çalışınız. ha bu adam iki bacağın arası kaynaklı bir ilişki istediğinden anlık zevkler için böyle yapıyorsa ve bahsedildiği gibi arabalara, evlere, yatlara sahip olduğunu söylüyorsa birşey diyemem. ha o adam şerefsiz denmesini hak eder mi? belki. fakat yine de acımasız davranmamak gerekir.

bu arkadaşın aşık olması ve gerçekten hayatını o bahsedilen bayan merkezli kurmaya başlaması bu yalanları tetikler. belki sonrasında ayrılığın da sebebi olacaktır bunlar fakat o an onun istediği sadece hayatında huzur ve mutluluktur. ve bunu yaparken söyleyemez durumunu, düşük konumda olduğunu düşünerek ve aşağılanmayı kabul edemeyerek. ve eğer gerçekten bir aşk varsa ortada, bu da aşılır zamanla. aşk olduğu zaman tüm bu yalanların açıklanması durumunda da sorun olmaz bu yüzden. yani olacağı varsa işe yarayan ve güzel yalanlar olur o yalanlar. olacağı yoksa zaten herşey olması gerektiği gibi olmuştur kaybedilecek yoktur.

ha bana niye dokundu bu adamın aşağılanması? biraz sonra aşağıda anlatacaklarım bu konuyla direkt alakalı değil ama yakından ilgisi var. dolaylı olarak alakalı olması sebebi ise bu yalanların zamanı dostlar. kız tavlama aşamasında söylenen yalanlar değil de bir aşkın ortasında söylenen yalanlar söz konusu.

bir arkadaşım vardı. klişe anlamında herkesin kendisi anlatırken yaptığı gibi değil, gerçek ve varolan bir arkadaşım. o ve sevgilisi muhteşem bir aşk yaşıyorlardı. geçici bir anlaşma veya uyum söz konusu değildi, herşeyin üstesinden gelebiliyorlardı ve hiçbir şey büyük bir sorun haline gelmiyordu ilişkilerinde. fakat en başından beri umursamamalarına rağmen sonradan karşılarına çıkan bir gerçek vardı.

belki fakir ama gururlu başrol muhabbetine girecek gibi gelecek ama ne yazık ki gerçekti bu. kız ile arasında bayağı büyük bir maddi durum farkı vardı. örneklerle anlatmak gerekirse; dışarı çıktıklarında hesapları ortak öderlerdi mesela. ama arkadaşımın katabildiği para kızın verdiği paranın en fazla 1/10' u oluyordu. günlük ortalama bir hesap çıkarmak gerekirse, arkadaşım sigara parası olarak en fazla 10-15 lira ayırabilirdi günde ve günlük yiyecek içecek vesaire ile rutin bir günde 50 lira harcaması onun için sorun oluyordu. ama kızın arkadaşıyla geçirdiği, kafelerde oturup birkaç yer gezdiği günlerdeki harcaması 400-500 lira arasında değişiyordu. ve bu bahsettiğim meblağ onun için sıkıcı ve basit bir günün harcamasıydı.

ilk zamanlar bu sorun oldu ve arkadaşım yalana başvurmadı. anlattı herşeyi ve kız onu bunun için sevmediğini söylemişti. ilişkilerinde herşey düzene girmişti. ta ki yıldönümlerine kadar..

yıldönümünde ve birşey kutlanması gerektiğinde, bir hediye aldığında hep bir haklı tedirginlik oluyordu içinde onun. çünkü sevgilisi istediği herşeye her şekilde ulaşabilen ve bunu normal olarak sayan birisiydi. ha bu sorun olmuyordu kız için, çünkü onun elinden gelenin en iyisini yaptığını biliyordu. yani sorun kız açısından değildi, erkek açısındandı. alabildiği bir hediyenin tatmin etmeyeceği günden korkarak geçiyordu ilişkileri. hiçbir zaman öyle bir gün gelmedi belki ama ayrılığın sebebi oldu bu, bu yeterdi.

dışarı çıktıklarında erkek hep kendisi ödemek istiyordu. birkaç buluşma boyunca yetti parası ama bir süre sonra bitince buluşmalarının arasındaki süre uzamaya ve parasızlığın siniriyle morali bozulmaya başladı arkadaşımın. o tüm gün dükkanda uğraşıyordu sırf onun için birşeyler yapabilmek için. hiç olmadığı kadar canla başla çalışıyordu fazla para için. bir kola olsun fazladan içebilmek için. evet ortak hesap yapılabilirdi ama gururuna yediremedi.

ve hepimizin kullandığı klişeler çıkmaya başladı ortaya, ya da ufak yalanlar diyelim. cüzdanını evde unutmalar çoğaldı. cebinde 50-100 lira taşır oldu ama cüzdanını hep unutur oldu. kız farkındaydı. ama birşey diyemiyordu. kıyamıyordu da, karşı da koyamıyordu, üzmek istemiyordu. onun için sorun sadece sevgilisinin üzülmesiydi.

ve günler geçti, aylar geçti, yıllar geçti. bir gün artık bu durumun en son raddesine gelindiğinde ayrıldılar. ve herşeyi açık açık konuşarak. herşeyi anlatarak. kızın dediği 'gitme' oldu, 'bunlar bizden önemli şeyler değil dert etme' oldu ama hiçbirşey değişmedi. çünkü bu onların anlayabileceği şey değildi. bu gurur denen şeydi. evliliğe kadar gelmişken evliliği düşündükçe bir kez bile güzel umut olamıyordu çünkü, kendini kandırmaktan öte gitmiyordu mutlu bir evlilik hayalleri. en azından onun için. çünkü bir kızın parasını yemek durumuna girdiğini düşünüyor ve hissediyordu.

koca bir aşkın erimesine sebep oldu bu yalanlar. bu yalanlarla daha da sıkıntıya sokulmuş buluşmalar ve konular. şimdi hanginiz diyebilir ki bu adam şerefsizin teki diye? derse ben hiçbirşey diyemem. bunu gurursuzluk ve onursuzluk olarak görenlere hiçbirşey diyemem. belki hayatında hiç böyle bir aşkı yakalamamış ve yakalayamayacak olanların bok atacağı ve küfredeceği olacak belki ama durum buydu, sonu ayrılık oldu.

yani bir ilişki konusunda söylenen yalanları önyargıyla karşılamayın dostlar. biraz düşünün. ha benim için böyle somut bir örnek var belki ondan olabilir, doğrudur fakat aşkın harcanmasına gerek olmadığına da inansam, değmedi de desem yine de çok önemli bir etken olmuştu bu para denen bok.

sözün özü, küfretmeden ve etiket basmadan önce düşünelim. olabilecek olanları.

ha sırf zevk için, gerçekten para yemek veya bazı tatlar için bunu yapanlar mı? aşkı bilmeyen insanlara küfretsem de birşey değişmeyecek, o yüzden küfretmiyorum.

günün birinde hepinizin böyle bir aşkı, böyle bir engel olmadan bulması dileğiyle bu entry tarafımdan noktalanmıştır.
her ne kadar bu taktiği kullanmasam ve dürüst davransam da eninde sonunda çok mantıklı görünür. çoğu erkeğe bir an mantıklı görünür. ciddi ve uzun süreli düşünülmeyen ilişkilerde yapıldıkça, ciddi ve uzun süreli ilişki yaşama kabiliyetini unutturan/zorlaştırandır. bunu yapan erkekler kendilerinin birer erkek orospuya dönüştüğünü ilk başlarda göremez. ancak ve ancak hissizleştiklerini anlamaya başlayınca farkedebilirler ve aşk/sevgi gibi maneviyat içeren her şeyden uzaklaştıkça en başlarda yalanlarla sahip olmaya çalıştıkları şeylerden de zevk alamamaya başlarlar.

yalan söylemek bir hastalıktır, bitkisel bir mikrop gibi çok hızlı yayılır fakat tedavisi mümkün olmayabilir.
(bkz: hayatı yalan olmak)
bi resmi ben yaptım diye kandıranı bile vardır sanki kız sen o resmi yaptığın için çıkıyo seninle yalana ne gerek var.**
profesyonel olanı makbuldür. acemi olan kısmı erkeklerin adını kötüye çıkartır
(bkz: köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek)
uzun ilişki özürlü erkektir. özürlü sözcüğü ağır kaçabilir. uzun ilişki engelli erkektir. sonuçta erkektir işte.
şairin sözüne inanmış erkektir ..

'' yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim , incinirsin ...''
-bende bi yarak var na bu kadar
+hadi canım, gerçekten mi
-tabi ya ne sandın
uzun süreli bir ilişki beklentisi yoksa maksimum eğlence için zaten yapılması gerekeni yapan erkektir. sıkılan yalanlar ne kadar ilginçse o kadar eğlenceli bir anı kalacaktır geride.
yalanlarla başlayan ilişkide ki kıza aşık olup.. evlenilmek istenilirse ve sırf yalanlar yüzünden ayrılınırsa insanı dünyanın en dürüst insanı yapar bu durum..

(bkz: kişi kendinden bilir işi)
tamam toparlayabileceği yalanları söylesin zararı yok ama işkembeyi geniş tutarsa da fena halde ağzının payını alacak erkektir.
buarada ben şuna kanaat getirdim; tavlanması gereken kız ne kadar güzel ise yalan söyleme ihtiyacı o kadar fazla ve yalanların boyutu da o kadar büyük oluyor... herhalde güvensizlikten kaynaklanıyor olsa gerek
mecbur olan erkektir. kız zaten erkeğin yalan söylediğini biliyor ama erkek o yalanları söylemezse de tavlanmayacak * o kız. bunu da herkes biliyor.
ilerde yalanları ortaya çıkacak olan erkektir hatanın neresinden dönülse kârdır.